Çölaşan, "Salgınla ilgili açıklamaları yapan sadece Sağlık Bakanlığı değil. Bir de Bilim Kurulu var. Değerli hocalardan oluşan bilimsel bir kurul. Ancak bir şeye dikkat ediyorum. Mutlaka sizin de dikkatinizi çekmiş olması gerekiyor. Bu değerli hocalar fikirlerini, görüşlerini ve beklentilerini bireysel olarak açıklama yolunu tercih ediyor.
Yazılı ve görsel medya sayfalarını ve görüntülerini onlara, hem de sonuna kadar açtı… Ve bu durum, sanırım hocalarımızın hoşuna gitti!..- Zira şu son üç aylık salgın sürecinde onlar popüler oldu. İsimlerini bilmezdik, öğrendik. Hepsi çıkıyor ortaya, konuşuyor, öneriler getiriyor, fikirlerini açıklıyor ama hep bireysel olarak!" düşüncesini dile getirdi.
Çölaşan, "Karşılıklı sözlerinde bazen çelişkiler ortaya çıkıyor… Son örneğini birkaç gün önce yaşadık. Bazı kurul üyeleri 'Eldiven gerekli' derken bazıları 'Mikrop yuvasıdır, sakın ola ki takmayın' dedi. Bu Kurul eldeki resmi rakamlara göre 31 kişiden oluşuyor. Her biri kendi alanında otorite olan değerli hekimler.
Ama gelin görün ki, bugüne kadar 'Bilim Kurulu' adı altında topluca, imzaları ile yapılan herhangi bir bilimsel açıklamaya, ya da uyarıya tanık olmadık. Hep bireysel, her şey bireysel. Bilim Kurulu ne zaman ve nasıl toplanır, fikirler ve görüşler ne zaman ve nasıl alınır, bilinmiyor." görüşübü savundu.
Çölaşan, "Ancak ortada bir gerçek var: Kurul üyesi bazı hocalarımız bireysel açıklama yapma işini çok sevdiler. Bu yolla popüler oldular. Bazıları geri planda dursa bile bir bölümü son derece atak! Her birinin sözlerinde elbette ki bazı gerçekler var… Ve onları okuyup dinledikçe bizim de vatandaş olarak kafalarımız karışıyor, salgın konusunda hangi koşullarda neler olacağını bilemiyoruz.
Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan rakamlar son derece iyimser! Bazı tıp otoriteleri o rakamların üzerinde oynandığını, örneğin ölüm rakamlarının az gösterildiğini ve iyimser tablolar oluşturulmak istendiğini iddia ediyor. Bilim Kurulu üyelerinden bu konuda ses yok!" ifadesini kullandı.
Çölaşan, "Belli konularda neden suskun kaldıklarını anlayabilmek mümkün değil. İnsanın aklına ister istemez bazı sorular geliyor: 'Acaba onlar da Bakanlığın dümen suyuna mı girmiş oldular!' Aynı durum 65 yaş üzeri kesim için karşımıza çıkıyor. Bu konuda yaşananları artık sadece 65 yaş üzeri olanlar değil, hepimiz biliyoruz. Yüz binlerce belki milyonlarca insan manevi işkenceye tabii tutuluyor.
Haftalarca evde hapis kalmanın sonucu olarak sadece beden sağlıkları değil, psikolojileri, ruhsal durumları da bozuldu.Yani ruhsal çöküntü, bedensel durumdan bile önemli. Üstelik yasağa rağmen sokağa çıkan tam 496 bin yurttaşımıza para cezası kesildi. Bu olay bile iktidarın parasal çıkarlarına alet edildi. 496 bin'i çarpın kişi başına üç bin lira ile ve tutarını siz bulun!" değerlendirmesini yaptı.
Çölaşan yazısında şunları kaydetti:
Bilim Kurulu 31 üyeden oluşuyor… Ama gelin görün ki bu 31 uzman hekim toplumu ilgilendiren bu gibi konularda bir araya gelip bir şey diyemiyor. Ama hemen hepsi her gün medyada karşımızda!
O kadar ki, bazıları magazin söyleşilerinde bile yer almaya başladı… Çünkü tanınmış olmayı, popüler olmayı sevdiler ve benimsediler. Aman dikkat!.. Bizim medyaya pek güvenmesinler. O medya bugün onları zirveye taşır, yarın ilk fırsatta çukura gömmeye çalışır.
Yazının devamı için TIKLAYIN