Abone Ol

Emin Çölaşan: Fethullah ötmeye başlarsa Türkiye'de kıyamet kopar, ben olsam susarım

Sözcü yazarı Emin Çölaşan, 15 Temmuz'da gerçekleştirilen darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'le ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Fethullah Gülen ötmeye başlarsa kıyamet kopar

Sözcü yazarı Emin Çölaşan, 15 Temmuz'da gerçekleştirilen darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iade edilmesi yolundaki taleple ilgili olarak "Fetullah karar değiştirip ağzını açar ve ötmeye başlarsa; ABD'de, iade öncesinde veya Türkiye'de savcılık sorgusunda ve sonrasında mahkemede ifade verirken öterse vallahi de billahi de kıyamet kopar, Türkiye'de yer yerinden oynar" dedi.

Çölaşan, "Ben olsam bu olasılıkları dikkate alır ve Fetullah'ın iade edilmesi isteğimi bir kez daha düşünürüm" görüşünü dile getirdi.

Emin Çölaşan'ın "İlk golü ABD attı!" başlığıyla yayımlanan (11 Mayıs 2017) yazısı şöyle:

Sevgili okurlarım, bir ülke düşünün ki dünyanın hiçbir yerinde saygınlığı kalmamış... Ve o ülkede birileri her gün bağırıp çağırıyor!..

Eyy Putin, eyy Merkel, eyy ABD ve Rusya, eyy AB... Sizinle uğraşmayı biz iyi biliriz, kim takar sizi!..
Emirlerinde devletin ve milletin uçakları, her gün bir yerlere gidiyorlar. Düzenlenen dış gezilerin haddi hesabı yok.
Bir de, Afrika ülkelerinin kabile reisleri dahil herkesi Türkiye'ye çağırıp ağırlıyorlar.
Son bir gezi var ki, çok ilginç...
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'dan oluşan bir heyet şimdi ABD'de. Niye gittiler, orada ne anlatacaklar, ne isteyecekler tam bilinmiyor.
Gidiş nedeni Fetullah'ı istemek mi ya da ABD'nin sınırımızda kurulmak üzere olan yeni Kürt devletine desteği önlemek mi, belli değil.
Sadece onlar değil Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da şimdi ABD'de.
Onun amacı ABD yetkilileriyle görüşüp Fetullah'ın Türkiye'ye iadesini sağlamak!

***

Üstelik pek sayın ve muhterem dünya liderimiz Recep Bey de önümüzdeki günlerde ABD yolcusu. Trump'la görüşecek ve o da bazı isteklerde bulunacak:
– Suriye sınırımızda PKK'nın yan kuruluşu olan PYD'ye destek vermeyin, silah göndermeyin. – Fetullah'ı bize iade edin.

Bizim ricacı heyet ilk nasihati önceki gün aldı.

Trump PYD'ye ağır silahlar verilmesini öngören kararı imzaladı. Bu durum Türkiye açısından tam bir hezimettir.

***

Sen oraya Genelkurmay Başkanı'nı, MİT Müsteşarı'nı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nü büyük tantanalarla gönderip bir takım isteklerde bulunacaksın ve hele Recep Bey ziyaretinin hemen öncesinde ABD tam tersini yapıp seni bozguna uğratacak.


Bunlar hep boşa konuşup sağa sola posta koymanın acı sonuçlarıdır.
Eyy ABD falan filan!..
Sen böylesine yıpranmışken, elinde hiçbir güç olmadan böyle bağırıp çağırırsan, elin oğlu sana bu kazığı atıverir... Ve sana da Ankara'da açıklama yaptırıp “Bu haksız ve yanlış kararı şiddetle kınıyoruz” diye ağlaşmak düşer. Bunları dünyaya posta koyarken düşüneceksin sevgili kardeşim!

***

Bu arada, aklımın almadığı bir husus var. Bunu diplomatlara da sordum, kimse yanıt veremedi.
O heyette Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nün ne işi var?
Acaba Amerikalılara “Bakın haa, Recep'in sözcüsü İbrahim Bey'i de gönderiyoruz, ona göre” mesajı mı verilmek istendi?
Eğer öyle ise, o mesajı dünyada hiç kimse ciddiye almaz.
Nitekim almadı da!..
Trump o kararı şakır şakır imzaladı ve sınırımız boyunca yerleşen PYD'ye ağır silahlar verilmesini onaylamış oldu.
O silahlar en kısa süre içerisinde bize dönecek.
Bunları Esad'ı devirmek (!) amacıyla Suriye macerasına
girerken düşünmeleri gerekirdi. Geç kaldılar.
Şimdi bizim Recep Bey Washington ziyaretinde ABD yönetimine herhalde şöyle demek zorunda kalacak:
“Eyy ABD, benim gelişimi bile bekleme zahmetine katlanmadın ve çok ayıp ettin!”
Şimdi uluslararası alanda uğradığımız bu hezimet, Türkiye'yi hangi kafaların nasıl sorumsuzca yönettiğinin en güzel örneğidir ve ders almalarını dilerim.

Ve Fetullah

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da bazı savcılarla birlikte bilmem kaçıncı kez ABD gezisinde... Bir sürü dosyalarla gitti.
O dosyaları ABD savcılarına ve ilgili makamlarına sundu ve aynı istekte bulundu: “Fetullah'ı bize verin!..”

Verirler mi?

Bence vermezler.
Verecek olsalardı bunu çoktaaan yaparlardı.

***

ABD yönetiminin yaptığı tek şey, Fetullah'a verilen kesin talimattır:
“Burada ekibinle birlikte adam gibi otur, sakın ola ki ağzını açıp konuşmaya kalkışma.”
Bakınız, kendisine ve örgütüne karşı yapılan bunca suçlama karşısında Fetullah ağzını bile açamıyor. Bir kelime bile söylemesi mümkün olmuyor.

***

Varsayalım bu çekişmeyi bizimkiler kazandı ve ABD yönetimi Fetullah'ı Türkiye'ye iade etmeye karar verdi. O takdirde şu süreç işleyecek:
– Fetullah gerekli yasal itirazlarını yapacak.
– Reddedilirse Türkiye'den giden özel bir polis ekibine teslim edilip buraya gönderilecek.

– Hakkında derhal tutuklama kararı verilecek ve cezaevine sokulacak.

– İddianamenin hazırlanması en az bir yıl sürecek, sonra yargılama başlayacak.

***

Şimdi kafalarda şu soru var ve çok önemli:

Bütün bunlar olurken Fetullah karar değiştirip ağzını açar ve ötmeye başlarsa!..
ABD'de, iade öncesinde veya Türkiye'de savcılık sorgusunda ve sonrasında mahkemede ifade verirken öterse!..
Ya bildiklerini ve yaşadıklarını anlatırsa!..
AKP iktidarının ve bu iktidarı temsil eden en üst düzey kişilerin bile kendisine nasıl destek olduğunu, nasıl teşvik ettiğini, devleti onların yardımıyla nasıl ele geçirdiğini anlatmaya başlarsa!..
Kendisine ve ekibine geçmişte her konuda arka
çıkan AKP'li siyaset kadrolarının, bakanların, milletvekilleri ve belediye başkanlarının isimlerini açıklarsa!..
Vallahi de billahi de kıyamet kopar, Türkiye'de yer yerinden oynar.
Ben olsam bu olasılıkları dikkate alır ve Fetullah'ın iade edilmesi isteğimi bir kez daha düşünürüm.