İşte Emin Çölaşan'ın o yazısı
“Sayın Hulusi Akar. Genelkurmay Başkanı-Ankara.
Hulusi Bey, sizi bu mektubumla rahatsız ettiğim takdirde, yüce kişiliğinizden çok özür dilerim.
Bazen içimden geliyor, bu gibi mektupları yazmak gerekiyor.
Benzerlerini sizden önce o makamda oturan Hilmi Bey, Necdet Bey gibilere de yazmak zorunda kalmıştım.
Beyefendi, siz Türk ordusunun başındaki kişisiniz.
O ordunun değişmez başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk'tür, herhalde bilirsiniz!
Dolayısıyla siz, başkomutanınızı her türlü sözlü ve yazılı saldırıdan korumakla, bazı pislik heriflere karşı tavır koymakla yükümlüsünüz.
Bunun bilincinde olduğunuzu düşünmek isterim!
İçinizden öyle gelse bile “Bana ne Atatürk'ten, kim ne söylerse söylesin” deme lüksüne sahip değilsiniz.
* * *
Geçenlerde medyada geçmiş yıllarda çektirmiş olduğunuz fotoğraflar yayınlandı. Genç bir Kayseri lisesi öğrencisi iken Necip Fazıl Kısakürek adında birinin hemen yanında, Abdullah Gül'le birlikte oturuyordunuz.
Burada Necip Fazıl'ın kişiliğine girmek istemem.
Kumarhanelerde baskına uğrayan, Demokrat Parti döneminde Adnan Menderes'in örtülü ödenek paralarından beslenen, Atatürk düşmanlığı yapan bir edebiyatçı…
Atatürk için “Allah'ın ve peygamberin en büyük düşmanı idi” diye yazabilen bir şahıs.
Demek ki geçmiş yıllardan beri çizginiz hiç değişmemiş, maşallah sağlam durmuşsunuz!
* * *
Beyefendi, üç zavallı ve acayip adam birkaç gün önce gerici bir televizyon kanalına çıkıp Atatürk'e açıkça küfrettiler.
Anacığı Zübeyde Hanım da bu küfürlerden nasibini aldı.
Bu ağır hakaretler sonrasında Türkiye bütün kesimleriyle ayağa kalktı.
Böylesine iğrenç bir saldırıya tepki vermeyen iki önemli kişi vardı.
İlki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
İkincisi ise siz!
* * *
Anayasanın 104. maddesi cumhurbaşkanını şöyle tanımlıyor:
“Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder.”
Bu açık hükme karşın Recep Bey, bu üç şahsın hakaretleri konusunda ağzını açma, iki cümleyle bile olsa o yalan ve hakaretleri kınama zahmetine girmedi.
Diyelim ki normaldir, kendinden bekleneni yaptı.
Atatürk'ü savunacak değildi ya!
* * *
Şimdi gelelim size Hulusi Bey, bu ordunun Genelkurmay Başkanına…En üst düzey rütbeli komutanına…
Siz niçin suskun
kalıyorsunuz?
Açık söyleyeyim, biz yakın geçmişe kadar ordumuza güvenirdik.
O ordu ki Cumhuriyet ordusudur. Onu kuran ve ilk başkomutanı olan Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Beklerdik ki bu alçak heriflerin sözlerine siz de birkaç satırla tavır koysaydınız.
Bunu siz yapmayacaksınız da kim yapacak?
Siz ve benzerleriniz, Türk ordusunun komuta kademesi bu gibi olaylar karşısında sessizliğe büründükçe bu herifler daha beter şımarıyor.
Geçmişinizden yola çıkıp “Hulusi Bey zaten bize
yakındır. Necip Fazıl'ın bile bu kadar hayranı olan bir Genelkurmay Başkanından bize zarar ve eleştiri gelmez” dediklerini şimdi duyar gibi oluyorum.
* * *
Hulusi Bey, bu iktidar güvendiğimiz Atatürkçü ordumuzun kolunu kanadını önce Ergenekon, Balyoz davalarıyla kırdı ve TSK'yı topal ördek durumuna getirdi.
Sonra 15 temmuzda FETÖ vaziyetleri ortaya çıktı.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Genelkurmay Başkanı o gece bağlanıp rehin alındı.
(Esir alındı demeye elim varmıyor!)
Rehin alınırken darbecilerden izin isteyip makam odanızda namaza durduğunuz da
basına yansıdı. Allah kabul etsin ama siz bu durumlara düşürüldünüz.
* * *
Sizden beklenen, birkaç kendini bilmez sahtekârın Atatürk için söylediği bu sözlere şu veya bu biçimde karşı çıkmaktı.
Bunu bile yapamadınız.
15 Temmuz sonrasında A'dan Z'ye, orgeneralden erlere ve askeri öğrencilere kadar ordumuzun binlerce mensubu tutuklandı.
Harp okulları, askeri liseler, GATA bile kapatıldı, jandarma gücü elinizden alındı.
Hep seyirci kaldınız. Hiçbirine ses çıkarmanız, tepki vermeniz mümkün olmadı.
* * *
Beyefendi, sizin sessizliğiniz ve tepkisizliğiniz aslında hiç önemli değil.
Zira şunu iyi biliniz ki bu ülkede Mustafa Kemal Atatürk'ün aydın izinden yürüyen milyonlarca yurtsever insanımız var…
Ve yurdun dört bir yanında şu veya bu nedenle her gün, her vesile ile ve gururla, bundan sonra da o slogan atılmaya devam edilecek:
“Mustafa Kemal'in askerleriyiz.”
Ne acıdır ki Mustafa Kemal Atatürk'ün her cinsten ve
yaştan milyonlarca üniformasız askeri böyle haykırırken, sizin gibi üniformalı askerlerden tık yok!
Nerede bizim geçmişteki Atatürkçü ordumuz ve onun Atatürkçü komutanları,
nerede?
Rahatsız ettiysem özür dilerim Hulusi Bey, saygılarımla!”
Emin Çölaşan /Sözcü