Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Topal Osman Ağa için “iade-i itibar” (saygınlığının geri verilmesini) talebine destek verdi.
Bugünkü yazısında Topal Osman’ın hikayesini anlatan Emin Çölaşan, “Bu teklif MHP'nin bu iktidar dönemindeki en olumlu adımlarından biridir” ifadelerini kullandı.
“Devlet Bey'in bunu niçin yaptığını anlamış olmadığımı itiraf ediyorum ama iyi bir iş yaptığı kesin” diyen Emin Çölaşan, Topal Osman’ın hikayesini ise şöyle aktardı:
Sevgili okurlarım, biz yakın tarihini bile yeterince bilmeyen bir toplumuz… Geçmişimizle ilişkimiz kopuk.
Nice kahramanlar vardır, onları tanımayız. İsimlerini bile duymamışızdır.
Nice hainler vardır, onları da bilmeyiz. Çoğunun isimleri bize yabancıdır.
İsmi çoğumuz tarafından hiç bilinmeyenlerden biri de, özellikle Karadeniz'de halk arasında “Topal Osman Ağa” diye bilinen bir kahramandır.
Kahraman diyorum çünkü gerçekten öyledir.
Ama bazılarına sorarsanız o bir haindir. Nice masum insanların canına kıyan bir çete reisi, katil ve eşkıyadır.
***
1883 yılında doğmuş…
Karadenizli…
Giresun uşağı.
Okur yazar bile olmadığı söylenir.
1912 yılında Balkan Savaşı patlayınca, elinin altında olan ve sözünün geçtiği kim varsa toplayıp topluca cepheye geliyorlar.
Bulgar ordusuyla kıran kırana kapışıyor, büyük yararlık gösteriyor.
Birkaç metre ötesinde patlayan bir bombadan sıçrayan şarapnel parçaları bacağına saplanıyor, diz kapağı parçalanıyor.
O günlerin koşullarında diz kapağının düzeltilmesi mümkün olmayınca sakat kalıyor…
Karadeniz ve Giresun dolaylarında zaten tanınmış biri olduğundan, adına bu olaydan sonra bir ekleme yapılıyor ve “Topal Osman” oluyor.
***
Milli Mücadele sürerken Topal Osman'ı çetesiyle birlikte bu kez 22 gün süren kanlı Sakarya meydan savaşlarında izliyoruz.
Yine büyük kahramanlıklar sergiliyor.
Topal Osman bir süre sonra memleketi Giresun'a dönüyor. Ama dönüşünde gördüğü manzara korkunçtur.
Sadece Giresun'da değil, Samsun, Trabzon ve her yerde Yunan bayrakları asılıdır. Dağlar dahil Karadeniz'in her bölgesinde Pontus Rum Devletinin sözü geçmektedir.
Topal Osman fedaileriyle birlikte silahlanır ve Rum çetecileri perişan eder.
Her yeri yakar yıkar, Rum ve Ermeni köylerini dağıtır, kentlerde yaşayanlara korku salar, bazılarını haraca bağlar ve önüne gelen Pontus'cuyu keser.
Geri kalanlar kaçar…
Karadeniz'de bir Rum devleti kurulması hayalini böyle şiddetle sona erdirmeyi başarır.
***
O sırada Ankara'da Meclis açılmıştır ama Mustafa Kemal Paşa neredeyse yalnızdır.
Elinde, gerektiğinde kendisini ve Meclis'i koruyacak küçük bir askeri birlik bile yoktur.
Paşa ile Topal Osman arasındaki bağlantının nasıl kurulduğu, eğer varsa kimlerin aracılık ettiği bilinmiyor.
O mu başvurdu, yoksa Paşa mı çağırdı, o da bilinmiyor.
***
Ama Osman Ağa emri altındaki Giresun uşaklarıyla birlikte Ankara'ya geliyor… Her biri çakı gibi leventler…
Ve Topal Osman tamamı o kahraman uşaklardan oluşan birliği ile Paşa'ın muhafız gücü komutanı olarak görev yapmaya başlıyor.
Yaklaşık 150 kişi…
Ana karargâhları o zamanki mütevazı Çankaya Köşkü'ne çok yakın bir yerde.
***
Meclis açık…Her milletvekili kürsüye istediği gibi çıkıp konuşuyor, özellikle de Paşa'yı eleştiriyor.
Onlardan biri de Trabzon ‘mebusu' olarak görev yapmakta olan Ali Şükrü Bey. Kürsüye her çıktığında çok sert ve bazen de haksız eleştiriler getiriyor, Mustafa Kemal Paşa'yı amansızca suçluyor.
Topal Osman o milletvekiline çok kızgın.
***
Yıl 1923 nisan ayı…Günün birinde Ali Şükrü'yü evine çağırıyor.
Ne konuştukları bilinmiyor…
Ve Topal Osman'ın adamları Ali Şükrü'yü o evde boğarak öldürüyor.
Milletvekili kayıp… Meclis'te büyük olaylar çıkıyor, milletvekilleri hükümeti suçluyor, açıklama istiyor…
Birkaç gün sonra gerçekler ortaya çıkıyor.
Teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren Topal Osman jandarmalar tarafından öldürülüyor.
Bir söylentiye göre cesedi Meclis'in önünde bir ağaca baş aşağı asılıp teşhir ediliyor. Milletvekilinin aranan cesedi ise Ankara'da bugün Ayrancı olarak bilinen semtte bulunuyor.
***
Aradan yıllar geçiyor ve Topal Osman'ın cenazesi Atatürk'ün emriyle memleketi Giresun'da hazırlanan anıt mezara yeniden gömülüyor. Demek ki Atatürk en zor zamanlarında bile kendisinin yanında yer alan ve göğsünde İstiklal Madalyası taşıyan Topal Osman'ı unutmamış, vefa borcunu yerine getirmiştir.