İşte Tempo Dergisi'nde yer alan o röportaj:
Monica Bellucci’ye “Bugüne kadar seçilen en yaşlı Bond kızı” demek, saygısızlık olur. Belki 50 yaşında ama tartışmasız dünyadaki en seksi ve şehvetli kadınlardan. Tam da bu yüzden yeni Bond filmi ‘Spectre’de rol alması, büyük heyecan ve merak uyandırıyor. Bellucci’nin canlandırdığı karakter Lucia Sciarra’nın Bond’u yatağa atıp atmadığını henüz bilmesek de, aralarında cinsel bir gerilimin olacağına hiç şüphemiz yok.
‘Spectre’ bu günlerde Roma’da çekiliyor. Bu, Bellucci’yle rolü daha da bağdaştırıyor. Çünkü güzel İtalyan oyuncu, gençken Sophia Loren, Gina Lollobrigida, Monica Vitti gibi göz alıcı İtalyan oyuncularının veliahtı olarak görülüyordu.
Kariyerine model olarak başladı, sonra İtalyan filmlerinde rol alarak oyunculuğa kaydı. Sektöre adım atar atmaz seks sembolü ve ‘femme fatale’ ilan edildi. Ancak sürekli görünümünün kullanıldığı, yeteneğini gölgeleyen rollere seçilmekten çabuk sıkıldı. Kendi yolunu, Oscar adayı olduğu ‘Malena’, Mel Gibson’un ‘Tutku - İsa Mesih'in Çilesi’, Terry Gilman’ın ‘Grimm Kardeşler’ ve ‘Matrix’ gibi önemli Hollywood filmlerinde buldu. Fakat belki de en iyi oyunculuklarını, Fransızca oynadığı ilk film ‘Apartman’, sonra ‘Dönüş Yok’, eski eşi Vincent Cassel ile rol aldığı ‘Gizli Ajanlar’, ‘Combien tu m'aimes?’ (Beni Ne Kadar Çok Seviyorsun?) gibi çok bilinen Fransız filmlerinde sergiledi.
Fransa'ya ve Fransız kültürüne aşkı, sinema izleyicilerinin ‘Siyah Kuğu’, ‘Şark Vaatleri’ ve ‘Trans’ filmleriyle tanıdığı Vincent Cassel ile evlendiğinde cisimleşti. 2012 yılındaki boşanmalarından önce Deva (10) ve Leonie (5) isimli iki kızının babası Vincent Cassel ile zaman zaman Paris, zaman zaman Londra’da yaşıyordu. Bugünlerde Bellucci, Paris’teki evini kullansa da, sık sık Londra ve Roma’da kalıyor.
Olgun bir Bond kadınını canlandıracağınız için fark yaratacağınızı düşünüyor musunuz?
50’lerindeki bir kadının 30’larındaki bir kadın kadar ilgi çekici ve etkileyici olabildiğini göstermek önemli. Kadınlar yalnızca standartlaşmış bir güzellik anlayışı üzerinden yargılanmamalı. Yaşlı kadınlara da en az genç kadınlar kadar -hatta belki de daha fazla- ilgi çekici ve şehvetli olabildikleri için saygı duyulmalı. Toplum, güzellik üzerine basmakalıp fikirler üretmemeli. Kadınlar sadece yaşları ilerlediği için çekicilik ve güzelliklerini kaybetmezler.Eylül ayında 50’inci yaşınızı kutladınız. Hayatınızdaki bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Profesyonel açıdan zengin ve güzel bir dönemdeyim. Kişisel açıdan ise iki kız annesiyim ve dinlenmeye pek zamanım olmuyor (gülüyor). Düzenli ve planlı olmaya çalışıyorum. Kızlarımla mümkün olduğunca çok vakit geçirmek için bir senede iki filmden fazlasında rol almıyorum. Fakat şu sıra kendimi çok güçlü hissediyorum. Bunca yıl kazandığım deneyimle hayattaki küçük ve güzel şeylerin de değerini biliyorum.
İki sene önce evliliğinizi sonlandırdınız. Tekrar yalnız olmanın üstesinden nasıl gelebildiniz?
Yalnız olmak daha önce deneyimlemediğim bir şeydi. Hayatım boyunca hep bir ilişkiden çıkıp bir yenisine başladım ve sonra 18 yıl evli kaldım. Evliliğim “Başka bir ilişki istiyorum” diye bitmedi ama bir sona gelmişti. Kabullenme aşaması, daha önce böyle bir şey yaşamadığım için beni zorladı. Fakat şimdi bu yeni özgürlüğümün tadını çıkarıyorum. Hayat dolu ve sağlıklı olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Hayatımı neşeyle dolduran, bakmakla yükümlü olduğum muhteşem iki kızım var.
Oyunculuk kariyerinizden bağımsız olarak, anne olmak sizin için ne ifade ediyor?
Anne olmak, hayatımın doğru zamanında başıma gelen, beni tamamlayan ve mutlu eden bir şey. 20’lerimin sonlarında, 30’larımın başlarında anne olmaya hazır değildim. Tek çocuktum ve bencildim. O zamanlar kendimi bir bebeğe adamak, zamanımın çoğunu ona ayırmak bana yalnızca endişe veriyordu. Fakat Deva doğduğunda 39 yaşındaydım ve hayatımı her anlamda değiştirmek, aile kurmak için çok doğru bir zamandı. Deva doğar doğmaz, mümkün olan en kısa sürede ikinci çocuğu dünyaya getirmeyi düşünüyordum. Çünkü çocuk doğurma dönemi kısıtlı olduğundan endişeleniyordum. Fakat sonra onu iyice büyütüp anne olmanın ne demek olduğunu anlamaya karar verdim. İkinci çocuğumu anne olmanın biraz daha şans olduğu bir yaşta, 45 yaşında dünyaya getirdim. Bunun her kadın için aynı olmadığını biliyorum. Çocuk sahibi olmak istemeyen ve bundan gayet memnun birçok arkadaşım var. Bu son derece kişisel bir seçim. Fakat benim için bu gerekliydi ve çocuklarımı büyütmek mucize gibi.
Onlara ne öğüt verirsiniz?
Kalplerini dinlemelerini. Kendilerini üzgün hissettiklerinde, zor bir durumda olduklarında bunu konuşmalarını isterim. Hayatlarında olan biteni bana gelip anlatmalarını söylerim. Duygularınızı dışa vurup konuşmak çok önemlidir.
Bir anne olarak günlük rutininiz nasıl?
Tek düşündüğüm, onların güzel bir kahvaltıyla güne başlamaları, dışarısı soğuksa kalın giyinmeleri ve derslerine önem vermeleri. Çocuklarını koruyan ve onların mutluluğunu her şeyin üzerinde tutan bir anne olmak istiyorum.
Güzelliğiniz, kariyerinizin başlıca konusu ve size korkuyla karışık bir saygıyla yaklaşılmasına sebep oldu. Fakat hiçbir zaman güzel ve zayıf bir vücuda sahip olma takıntınız olmadı.
(Gülüyor) Çok tembelim. Spora gitmem. Arkadaşlarımla restorana gidip makarna yemeye, çikolataya bayılıyorum. Çok zayıf olanları güzel bulmuyorum. Kadınım ve yuvarlak hatlarım var. Tabii bu, vücudunuzun doğal yapısıyla da alakalı. Çok zayıf bir yapıya sahipseniz, öyle olduğunuzda güzel görünürsünüz ama hafif dolgun hatlı bir yapınız varsa, zayıf olmak için doğal halinizi değiştirmenize gerek olduğunu düşünmüyorum. Özellikle çocuğum olduğu zamanlarda tabii ki yemeklerime dikkat etim, yoga yaptım. Görünüşüme özen gösteriyorum ama bunu stres haline getirmiyorum.
Röportajın tümünü Tempo dergisinin Nisan sayısında okuyabilirsiniz.