Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye böyle tarihi bir dönemin içinde geçerken, öyle birileri var ki edepsizlikleri ve pişkinlikleriyle adeta milletimizle alay ediyorlar. Ben bu meseleleri konuşmaktan, bu tür tartışmaların içinde olmaktan inanın hiç duyuyorum. Ama gözümüzün önünde insanlara, son olayda bir hanımefendiye böylesine hareket edilmesi, böylesine alçakça saldırılması karşısında susamayız. Bu bize yakışmaz. Çünkü biz haksızlık karşısında susanın dilsiz şeytan olduğuna inanıyoruz. Bu meselenin Cumhurbaşkanlığı makamıyla, Cumhurbaşkanının tarafsızlığıyla bir ilgisi yoktur. Bu bir insanlık sorunudur. Fakat karşımızdaki zat, öylesine seviyesiz, öylesine rüsva ki, bir noktadan sonra onu muhatap almak millet adına bizi de insanlığımızı da sorgulayacak noktaya getirebilir. Onların sınırları olmayabilir. Ancak bizim var. Tamam siyaset nispeten esneklik gerektiren bir uğraştır. Ama bu da bir yere kadar. Biz eşref-i mahlukat ile bel hum edal arasındaki çizgiyi gözetmek mecburiyetindeyiz. Bu anlayışla şu kararımı sizlerle ve milletimle paylaşmak istiyorum" dedi.
"GENEL BAŞKANLIK KOLTUĞU BOŞTUR"
Erdoğan, "Tüm arkadaşlarımdan da bundan sonra aynı şekilde davranmalarını rica ediyorum. Artık bizim için ana muhalefet partisinin genel başkanlık koltuğu boştur, sakıttır. Bizim için bu zat yok hükmündedir. Burada da şu anda bir seçmen, bir vatandaş Erdoğan olarak konuşuyorum, kendisi cezai ehliyet sahibi olmaktan çıktığı için, ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın bizim açımızdan mazurdur. Bu şahsın durumu siyasetin konusu olmaktan çıkmış, tıbbın konusu olmuştur. Dedim ya 'siyasi sapık'. Hani milletimiz böyle durumlar için 'kendi haline' bırakın' der ya. Artık biz de malum zat için aynısını söyleyeceğiz. Ana muhalefet partisi ne zaman o koltuğu siyasi ve insani temsil kabiliyetine haiz birisine temsil ederse işte o zaman yeniden bir muhataba iktidar partisi de kavuşmuş olur. O güne kadar bu zatı kendi haline bırakalım. Varsın içinde bulunduğu çukurda debelenip dursun" diye konuştu.