Abone Ol

Erdoğan: Paralel yapı Amerika'yı söğüşlüyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özel bir televizyon kanalında açıklamalarda bulunuyor.

Erdoğan: Paralel yapı Amerika'yı söğüşlüyor

AKP'nin 4,5 aylık aranın ardından yeniden başlayan yeni Anayasa ve başkanlık tartışmalarını değerlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben şuna inanıyorum, eğer Meclis'ten geçerse milletimiz referandumda bunu onaylayacaktır. Giderse bile ben milletime güveniyorum, onaylayacaktır" dedi.

Başkanlık tartışmasını gündeme getirmeye devam edeceğini belirten Erdoğan, "Bunu bırakalım milletimiz tartışsın, akademisyenler tartışsın. Bundan çekinmeye gerek yok. Sorunların altında aslında bir sistem problemi var. Sanki bu "Erdoğan'ın şahsi meselesi" diye görüyorlar. Bu benim şahsi meselem değil, bu milletimin meselesidir. Milletimin önüne götürelim, ne derse millet "baş göz üstüne" diyelim" diye konuştu.


"Koalisyon dönemlerinde Türkiye hep geriye gitti"
A Haber canlı yayınında gündeme dair soruları yanıtlayan Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları şöyle:

"7 Haziran'la 1 Kasım arasındaki farkı iyi analiz etmek lazım. 7 Haziran'da koalisyon sonucu çıkıyor ama bu koalisyon nasıl olacak. Koalisyon bir kültürdür. Batıdaki bu kültür dışarıya olumsuz yansımıyor ama yaptığımız görüşmelerde liderler "siz iyi bir ivme yakalandınız" diyorlar. Bunlarda koalisyon kültürü olduğu halde bunu böyle ifade ediyorlar. Koalisyon dönemlerinde Türkiye hep geriye gitti. Bizimle tek partili iktidar dönemini yakaladık. 3 Kasım 2002'deki bütün parametlereleri masaya yatırın. Türkiye neredeydi, şimdi nere ye geldi? Koalisyon görüntüsü bir anda ülkemizde bir duraksama havası estirdi.

Yapılan koalisyon görüşmelerinde de belli ki bazı dayatmalar çıktı ki bir neteiceye ulaşmadı. Demek ki parlemento bu işi kendi içerisinde çözemedi, biz de bu işi en iyi çözecek yere gittik. Milletin tercihi yeniden güven ve istikrar oldu. Ben de partimizi bıraktığımda yüzde 49 civarındaydı, milletimiz yine böyle bir tabloyla istikrar güven ortamını seçti. Milletimiz ve ülkemiz için hayırklı olsun diyorum. Dünya ülkelerinin Türkiye'ye bakışı değişti. Bunu G20'de de gördük.

"Cumhurbaşkanı başka telden çalarsa, başbakan başka telden çalarsa biz bir netice alamayız"

(Yeni hükümet) Sayın Başbakan çalışmalarını yapar. Bize de çalışmalarını sunar. Burada bir Cumhurbaşkanı olarak benim de tek derdim geleceğe yönelik başarılı bir kabine oluşmasıdır. Cumhurbaşkanı başka telden çalarsa, başbakan başka telden çalarsa biz bir netice alamayız. Şu anda kendileri çalışmalarını yapacaklar, kendileri de ifade ettiler. Kısa zamanda kabine oluşacaktır. Pazartesi Meclis Başkanlığı seçimi de yapıldıktan sonra yürütmenin çalışmaları hızlanacaktır.

"Yeni anayasayı millete sunma zamanı gelmiştir"
(Yeni Anayasa ve Başkanlık) Ben şuna inanıyorum, eğer Meclis'ten geçerse milletimiz referandumda bunu onaylayacaktır. Sadece ana muhalefet partisinin vereceği destekle bile milli iradenin temsilcileriyle bu iş parlementoda çözülür. Giderse bile ben milletime güveniyorum, onaylayacaktır. Ben başkanlık konusunu gündeme getiriyorum, getireceğim de. Bunu bırakalım milletimiz tartışsın, akademisyenler tartışsın. Bundan çekinmeye gerek yok. Sorunların altında aslında bir sistem problemi var. Sanki bu "Erdoğan'ın şahsi meselesi" diye görüyorlar. Bu benim şahsi meselem değil, bu milletimin meselesidir. Milletimin önüne götürelim, ne derse millet "baş göz üstüne" diyelim. Dünya istikrara giden yol nerededen geçiyorsa, bunlara bakıyor. Yeni anayasayı millete sunma zamanı gelmiştir.

Viyana Zirveleri süresi içerisinde buraya doğru yönlendirildi. Suriyelilerin önüne sandık getirilmesi konusunda mutabakata varıldı. Seçimlerde de Esed'in katılmaması konusunda mutabakata varıldı. Suriye halkı "ben sandığa gidiyorum, kendi irademle oyumu kullanıyorum" diyecek. Temennimiz odur ki içeride ve dışarıda bütün Suriye'lilerin oyunu kullanması, bunlar da Türkiye, Lübnan, Ürdün'de ağırlıklı olarak var.

DAEŞ şuanda ülkemiz için bir tehdit unsurudur, her adım atılır. Buna karşı bizim de koalisyon güçleriyle bir operasyon yapmamız söz konusu. "Uçuşa yasak bölge", "güvenli bölge", "eğit-donat" bunların temelinin atılması lazım.

"Dünya ülkelerinin Türkiye'ye bakışındaki hava farklılaştı"
(G 20 zirvesi) Bütün personelimize teşekkür ediyorum, adeta yorulmak bilmediler. G20'de bunu gördüğüm için çok mutlu oldum. Bir defa dünya ülkelerinin Türkiye'ye bakışındaki hava farklılaştı. Bir tarafta o G20'deki başarıyı gördüler, o organizasyondaki başarıyı gördüler. Bundan dolayı hem tebriklerini yaparken bir taraftan da bu seçim neticesiyle ilgili olarak bunu bütünleştirdiler. Bir tebrik yaptılar ve Türkiye'nin dünyadaki belirleyici rolü G20'de çok daha öne çıkmış oldu. Bütünüyle ele aldığımız zaman 40 bin civarında hizmet veren insan vardı. Bunları yapmak kolay değildi. Dünyayı dolaştığımız için nerede ne var bunları iyi biliyoruz. Bizim hizmet sektörümüz bu işte çok çok iyi. Biz Azerbaycan'ı ev sahibi olarak daver ettik, kendilerinin de katkıları oldu. 17 ülkenin liderleriyle baş başa görüşmelerim oldu. Bu toplantıları sağlıklı bir şekilde geçirdik.

"Ankara'dan sonra "Katil Beştepe" dediler, Paris'ten sonra böyle bir şey duydunuz mu?"
Tamam Fransa'daki kınandı eyvallah da Ankara'da aynı şekilde kınanıyor mu acaba? Ankara'da patlama olduğu zaman "Katil Beştepe" dediler, Paris'ten sonra böyle bir şey duydunuz mu? Ben o gün Antalya'dan hemen sayın Hollande'ı aradım, kendisine geçmiş olsun dedim. Teröre karşı dayanışma içinde olmalıyız.

Fransız vatandaşı sokağa çıkma yasağıyla ilgili "devlet benim güvenliğim için bu yasağı aldı" diyor, ama bizimkiler maalesef. Bugün Nusaybin'de kanallara yerleştirilen bombalar patlatıldı. Kesinlikle terörün estirildi bölgelerde devletimiz sonuç alana kadar devam edecek. Hangi ilçe olursa olsun sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerde sonuç alınana kadar ara verilmeyecek. Bunların üzerine acıyarak giderseniz vatandaş devlete güvenmez. Bu güveni vatandaşımıza vermemiz lazım.

"Birkaç yüz kendini bilmez..."
(Milli maçta yaşananlar) Birkaç yüz kendini bilmez ıslıklamaya başlıyor. Biz bir milletin milli marşının ıslıklanmasına tahammül edilemeyecek bir millet değiliz. Kaldı ki bir dostluk maçı yapıyoruz ve onlar misafir. Bu tür şeylerde asla duygusallığa yer olamaz. Bunları yanlış buluyorum, bunları yapanlar da sadece nefislerini tatmin etmiştir.