Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Erdoğan "CHP'nin takoz siyasetine rağmen, ülkemizi sanayiden üretime, sağlıktan milli teknolojiye kadar her alanda hayalleriyle buluşturduk. Biz iman varsa, imkan da vardır şiarıyla hareket ediyoruz. Hamdolsun milletimiz de bu projede olduğu gibi bizim bu samimi mücadelemizi görüyor, destekliyor. 27 Aralık'ta kamuoyunun beğenisine sunduğumuz araçlar milletimizden beğeni topladı. Anketler, milletimizin projeyi destekleme oranının yüzde 95'in üzerinde olduğunu gösteriyor." dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Türkiye'nin otomobili sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok yerinde ses getirdi. Milletimiz on yıllardır hasretini çektiği bu projeye büyük bir ilgi gösterdi. Ülkemizin büyümesinden, güçlenmesinden, özgüveninin artmasından rahatsızlık duyanlar hemen yoğun bir karalama kampanyası başlattılar. Hayatlarında ülke ve millet hayrına bir tek çivi dahi çakmamış olanlar, koro halinde iftira üretme yarışına koyuldular. 83 milyonun sevincine ortak olmak yerine, menüsünden başlatma tuşuna kadar komik gerekçelerle projede açık aramaya çıktılar. Otomobilin kaputu da, farı da vardır. Manşetleriyle aslında kendi seviyelerini, kendi cahilliklerini, aşağılık komplekslerini ortaya koydular.
"Tüm çabalarına, tüm araştırmalarına rağmen projede hiçbir kusur bulamadılar. Dalga geçmek niyetiyle attıkları manşetlerin hepsi atanların eline yüzüne bulaştı. 7'den 70'e 83 milyonun tamamı, genci yaşlısıyla milletimizin her bir ferdi, ülkemizin gücünü ve üretim kapasitesini temsil eden bu projeyi sahiplendi. Yıllardır içerden ve dışardan sabotajlara maruz kalmış bir hayalin gerçeğe dönüşmesi karşısında, milyonlarca yürek yeniden heyecana kapıldı.
"Biz de milletimizin beklentilerini boşa çıkarmamak için gece gündüz çalıştık. Tüm dünyanın yatırımlarını durdurduğu veya askıya aldığı dönemde, Türkiye olarak sağlıktan ulaşıma, tarımdan sanayiye her alanda projelerimize hız verdik. Hizmete aldığımız hastaneler, barajlar, sulama tesisleri, millet bahçeleri, ulaşım yatırımları, eser ve hizmet siyasetimizin yeni nişaneleri olarak yükselmiştir. Türkiye'nin otomobili fabrikası ise bu yatırım zincirimizin altın halkasıdır. Otomobili tanıttığımızda bunlar nerede üretilecek diye soranlara, daha tasarım aşamasında bu güzel eseri öldürmeye çalışanlara hep birlikte en güzel cevabı veriyoruz. Bugün inşaatına başlayacağımız sadece bir fabrika değildir, burası insanların zihnindeki fabrika algısını kökten değiştirecek, içinde farklı tesislerin olduğu devasa bir üretim kompleksi.
"Unutmayalım, başarıya giden yol çoğu zaman engellerle, mayınlarla, sabotajlarla hatta ihanetlerle doludur. Türkiye'nin bir asra yaklaşan kalkınma mücadelesinde bunların hepsi fazlasıyla yaşanmıştır. Ülkemizin özellikle ekonomide, üretimde, sanayide, dış politika ve güvenlikte bağımsızlığını sağlamaya dönük tüm hamleleri gizli bir elin müdahalesiyle engellenmiştir. Otomotiv sanayinde ülkemizin önünde yeni bir yol açacak Devrim otomobili girişimi son derece basit sebeplerle rafa kaldırılmıştır. Türkiye'nin şeftali yerine motor üretmek istemesi daima birilerini endişelendirmiştir. Tasarlayan, geliştiren, üreten ve ürettiğini ihraç eden ülke idealimiz bir türlü gerçeğe dönüşememiştir. Korku lobisi, Türkiye'yi dışa bağımlı kılmak için her seferinde harekete geçmiştir.
"Devrim'in fizibilitesinin tartışıldığı kongreden bir anektodu paylaşmak istiyorum: Amacı Türkiye'de otomobil yapılamaz düşüncesini çürüterek yerli imkanlarla ilk otomobili üretmek olan kongreye pek çok iş adamı, bürokrat, mühendis ve akademisyen katıldı. Kongre Başkanı Şükrü Er, karşılaştıkları zorlukları şu şekilde anlatıyor; "Tartışmanın bir tarafında yaparız diyenler, diğer tarafında yapamazsınız diyen birkaç ithalatçı ve politikacı yer almış durumdaydı. Birinciler üniversiteye sığınıyorlar, ikinciler paraya sığınıyorlardı. İthalatçılar telaş içinde, yılda 1 milyar liralık satış mevzu bahis. Belli başlı gazeteler onların organı halinde ve konuya karşı amansız bir savaş açtılar." Şükrü Er'in dediği gibi Devrim arabaları en başından itibaren öksüz kalmış, ithalatçı lobi tarafından basit gerekçelerle devre dışı bırakılmıştır. Bizi eleştiren gazetelerin hemen hepsi 60 yıl önce de Devrim arabalarına aynen bu şekil saldırıyorlardı. Bu iftira furyasının o zamanlar başını çekenler, tıpkı bugün olduğu gibi yine CHP medyası olmuştur. Daha kablo üretemiyoruz, memleketimizde otomobil fabrikası kesinlikle kurulamaz diyen CHP'li yazarları görürsünüz. Bunlar gibi daha birçok yazı, makale ve manşet birer utanç vesikası olarak arşivlerimizde halen durmaktadır.
"Denizin dibinden inci çıkarmak isteyen vurgun yemeyi göze almalıdır. Öyle derler. Ülkemizin bekası, milletimizin huzuru için kefenimizi giyerek çıktığımız bu yolda, biz de vurgun yemeyi göze aldık, alacağız. Neleri başardıysak, sabotajlara, engelleme girişimlerine, tehditlere rağmen başardık. Attığımız her adımda paradan para kazanmaya alışanların, krizden kaostan beslenen asalakların direnişleriyle karşılaştık. 80 senedir Türkiye'nin başına musallat olan 'istemezükçü' lobiyle de mücadele ettik. Kendi dönemimizde Bayraktar insansız hava araçlarının hangi zorluklardan geçerek bugüne geldiğinin bizzat şahidiyiz. Terörle mücadeledeki başarılarına rağmen İHA'larımız halen CHP ve ortaklarının hedefi oluyor. İnsanımıza tepeden bakan, ona 'makarnacı, göbeğini kaşıyan adam' diyen anlayışla çarpışarak bugünlere geldik. Son 18 yılda tabiri caizse hem şeytan taşladık, hem tavaf yaptık. Sorunların, sıkıntıların, eksikliklerin büyüklüğü karşısında geri adım atmadık, umutsuzluğa kapılmadık.
"İnsanımıza tepeden bakan, ona 'makarnacı, göbeğini kaşıyan adam' diyen anlayışla çarpışarak bugünlere geldik; son 18 yılda tabiri caizse hem şeytan taşladık, hem tavaf yaptık. CHP'nin takoz siyasetine rağmen, ülkemizi sanayiden üretime, sağlıktan milli teknolojiye kadar her alanda hayalleriyle buluşturduk. Çünkü biz bu ülkeye, bu millete güveniyoruz. Biz Türkiye'nin potansiyeline, Türk milletinin zorluklar karşısındaki azmine inanıyoruz. Biz fırsat verildiğinde insanımızın neleri başaracağını biliyoruz. Biz iman varsa, imkan da vardır şiarıyla hareket ediyoruz. Hamdolsun milletimiz de bu projede olduğu gibi bizim bu samimi mücadelemizi görüyor, destekliyor. 27 Aralık'ta kamuoyunun beğenisine sunduğumuz araçlar milletimizden beğeni topladı. Anketler, milletimizin projeyi destekleme oranının yüzde 95'in üzerinde olduğunu gösteriyor. Bu tablo hem bizim, hem de bu işe gönül veren ekibin motivasyonunu artırıyor.
"Aracımızı 2022 yılının son çeyreğinde banttan indirmeyi planlıyoruz. Böylece Avrupa'nın elektrikli ilk modeli yola çıkacak. Üretime geçtikten 3 yıl sonra binek otomobillerde en çok üretilen tek marka TOGG olacak. Fabrika alanında 4 binin üzerinde vatandaşımız istihdam edilecek. Dolaylı istihdamı da düşündüğümüzde bu sayı çok daha fazla olacaktır. Bölgedeki üniversitelerle iş birliği halinde sanayi kuruluşlarına nitelikli iş güçü kazandıracağız. Yeni girişimlerin ve yenilikçi fikirlerin önünü açacağız. Kendini TOGG'la ispat edecek şirketler, küresel tedarikçi olma imkanına sahipler.
"Lityum, elektrikli bataryaların hızlı şarj olmasını, ömrünün ve kullanım mesafesinin uzamasını sağlar. ETİ Maden işletmemiz lityum üretilmesi için 2-3 yıldır AR-GE faaliyetleri yürütüyor. Pilot üretim tesisinin projesini tamamladık. İnşallah haftaya montaja, yıl sonunda ise üretime başlıyoruz. Durmak yok, yola devam. Türkiye'nin ETİ Maden ile gereken lityumu üretebilecek potansiyeli var. Dünyada en iyiler liginde oyuncu olmaya hazırız. Sanayi ve teknolojinin altın üçgeni olarak gördüğüm Gemlik Bilişim Vadisi ve İstanbul'a büyük iş düşüyor. TOGG projesinden de hep birlikte alnımızın akıyla çıkacağız. Bu hayali gerçekleştirmek için yola çıktığımızda, özel sektörün koordinasyonu sağlama işini TOBB'a vermiştik. Bir araya gelen babayiğitler işi bu noktaya kadar getirdi. Kendilerini bir daha tebrik ediyor, gerisini de aynı azim ve kararlılıkla yürüteceklerine inanıyorum.
"Bugüne kadar dünya genelinde 600 bin insanın hayatına mal olan Koronavirüs salgınının yaralarını sarmaya başladık. Ekonomimiz çok hızlı toparlanma sürecine girdi, mayıs ayında sanayi üretimi nisana göre yüzde 17,4 arttı. Küresel ölçekte en hızlı toparlanan ilk üç ülkeden birisi olduk. ABD, Çin, Almanya, Güney Kore ve Rusya gibi ülkeleri de geride bıraktık. Sahadan bire bir aldığımız bilgilerde ekonomideki canlanmayı güçlü bir şekilde teyit ediyoruz. İlk 6 ayda sanayi siciline yaklaşık 7 bin işletme kaydoldu. İstanbul, Bursa, Ankara, Konya ve İzmir başta olmak üzere yurdun dört bir yanında yeni işletmeler faaliyete geçti. Sadece haziranda 1471 yeni sanayi işletmesi kuruldu. Bu sayı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 91'lik artışa tekabül ediyor. Sadece OSB'lerde 606 tesisimiz faaliyete geçti. Haziranda düzenlediğimiz 859 yatırım teşvik belgesiyle, teşvik tarihimizdeki aylık belge rekorunu kırdık. Toparlanma sürecinin temmuz ayında daha da hızlandığını görüyoruz. Yatırımı, üretimi, yenilikçiliği, girişimi ve istihdamı çok farklı teşvik mekanizmalarıyla destekliyoruz. Canlanmanın kalıcı hale gelmesi için devletimizin katkıları yanında firmalarımıza görevler düşüyor. Günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan ürünler üretmenin yanı sıra geleceğin taleplerini belirleyen yenilikçi taleplere yoğunlaşmanızı bekliyorum. Yapamayız, üretmeyiz diyerek azminizi kırmaya çalışanlara asla prim vermeyin. Siyaset kürsüsünü iftira kürsüsüne çevirenleri, bu ülkeye dair hedefi, hayali olmayanları dikkate almayın. Unutmayın ki inanmak başarmanın yarısı. Başarı ise zahmet sabır ve cesaretin en tatlı meyvesi. Mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz bu millet, mazisi mücadele ve zaferlerle dolu necip bir millettir. Biz çalışırsak, gayret gösterirsek, aşamayacağımız hiçbir zorluk yoktur. Gerçeğe dönüştürdüğümüz başarı hikâyesi bunun en güzel örneğidir."