Erdoğan burada yaptığı konuşmada, "Şehir hastaneleri benim 14 yıllık hayalim. Hiç de kolay bir süreç olmadı, inanmayanlar da oldu. Sonunda yoluna girdi. Şu anda Türkiye'nin farklı bölgelerinde 21 şehir hastanesi ihalesi yapıldı ya da sözleşmesi imzalandı" dedi.
İşte Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmadan satır başları:
Ben temel atmaya pek gitmem. Gitmeyişimin sebebi, ne zaman açılacaksa oraya katılacağım derim. Çünkü milletimle aramdaki bu bağı hiçbir zaman zedelemek istemiyorum.
Yine söylüyorum, sipariş üzerine kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'ye not vermeye kalkıyorlar. Kusur bakmasınlar bunların hiçbiri Türkiye için geçerli değil.
Şehir hastaneleri, kendisine yapılan yatırımları ziyadesiyle hak eden bir projedir. Sağlık endüstrisinin ülkemizde gelişmesini temin edecektir. Böylece geleceğin en önemli sektörlerinden biri olan sağlık alanında Türkiye, bölgesinde ve dünyada söz sahibi ülke konumuna yükselecektir.
Nüfus artış hızımızın çok üzerinde artan doktor sayımız, sağlık alanındaki atılımlarımızın yeterli insan kaynağıyla desteklendiğini gösteriyor. Şu anda 141 bin doktorumuz varken, tıp fakültesinde eğitim alan gençlerimizin sayısı 71 bindir. Bunlar içinde farklı uygulamaları getirmek suretiyle, doktor yetiştirme konusunda çok daha gayretli olacağız. Yardımcı sağlık personeli olmak için eğitim görenlerin sayısı 100 binin üzerindedir. Türkiye sağlık alanında da 2023 hedeflerine ulaşmak için kararlı adımlarla yürümeye devam etmektedir.
Bütün bunları söylerken elbette ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyanın sorunlarını, sıkıntıları göz ardı ediyor değilim. Özellikle batıdaki bazı kesimlerin anlamadıkları, anlamak istemedikleri husus şudur. Türkiye bu zorluklar rağmen, gündemindeki projeleri hayata geçirecek bir ülkedir. Dört bir yanımızda savaş da kriz de olsa biz yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz. Elbette bu potansiyele kolay ulaşmadık. Geçmişte tökezleyerek, krizler yaşayarak kendimize bir yol açıktı.
2015 yılında ekonomimiz, orta vadeli programımıza paralel olarak yüzde 4 büyüdü. Geçtiğimiz yıl Çin ve Hindistan hariç, iki katı büyüme performansı gösterdik. Bu yılın ilk yarısında ise büyüme oranımız yüzde 3,9 oranında gerçekleşti. İstihdam oranımız yüzde 46’ya yükseldi. 6,7 milyon kişiye yeni istihdam sağladık. İşgücüne katılım oranı, geçen yılın aynı döneminde göre 0,3 puan artarak yüzde 52,3’e yükseldi. İşsizlik oranının yüzde 10,7’ye yükselmesindeki sebep, istihdamdaki daralma değil işgücündeki artıştır.
Benim biliyorsunuz faizle muhabbetim yoktur. Faize düşmanım. Onu sömürü aracı olarak görüyorum. Göreve geldiğimizde faiz harcamalarının vergi gelirine oranı yüzde 85,7 seviyesinden, yüzde 13’e düştü. Peki bu yeterli mi? Bu bile yeterli değil. Bu yılın ilk 9 aylık dönemi itibariyle merkezi yönetim bütçe açığı, 1,5 milyar lira iyileşerek 12 milyar lira olarak gerçekleşti. TÜFE 2015 yılı döviz kuru gelişmeleri ve gıda fiyatlarının etkisiyle yüzde 8,8 seviyesine ulaştı. Eylül ayı itibariyle yıllık 7,3 seviyesine geriledi.
Görüldüğü gibi Türkiye çevresindeki tüm krizlere ve çatışma ortamlarına rağmen kendi yolunda kararlılıkla güvenle yürümeyi sürdürüyor. Her zaman söylediğim gibi bu ülke kendisine itimat eden kimseyi mahcup etmemiştir.
Uluslararası yatırımcıların işlerini kolaylaştırmak, kendilerine her türlü desteği sağlamak bizim çok önem verdiğimiz bir husustur. Bunun için yatırım destek ve tanıtım ajansını kurduk ve bu direkt olarak başbakana bağlıdır. Ki bizzat güvenini oradan alsın ve takip edilecek bütün uluslararası kuruluşlara da güven versin.
Yatırım destek ve tanıtım ajansımız başta olmak üzere tüm kurumlarımız uluslararası yatırımcılara yardımcı olmaya hazırdır. Önümüzdeki ay, yatırım destek ve tanıtım ajansımız, Amerikalı şirketlerin CEO’larını, ABD medyasıyla bir araya gelerek ülkemiz gerçeklerini paylaşmasını sağlayacaktır. İmzalanacak olan finansman anlaşmasının taraflar için hayırlı olmasını diliyorum.