Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobil TOGG ile alakalı ortaya atılan iddialar hakkında, ''İtalya'da üretiliyor diyecek kadar ahlaksızlar.''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Londra'da yaptığı ''Temiz para getireceğim'' açıklamasını eleştirerek ''Sen kimsin? Buradan getireceğin parayı kime getireceksin? Senin yanında böyle bir para talebinde bulunan birileri mi var?''
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "uyuşturucu parasıyla cari açığın kapatıldığı" iddiasına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Bir belge varsa çıkar belgeni göster.'' Varlık Barışı'nın gerekirse bittikten sonra yine uzatılabileceğini söyledi.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İngiltere'nin başkenti Londra’dan seslenerek, “Gençler sözüm var size. Temiz parayı size mutlaka ama mutlaka getireceğim.
Görüştüklerim arasında tefeci yok, borç yok. Hepsi yatırımcı” sözlerine dair olarak, "Şimdi 'temiz para getireceğim' diyor. Sen kimsin? Hani Londra’ya gidişi eleştiriyordun? Buradan getireceğin parayı kime getireceksin? Sen iş adamı mısın? Senin yanında böyle bir para talebinde bulunan birileri mi var? Parayı kime getiriyorsun? Yani afedersiniz İngiltere’de bu kadar enayi var mı; sana kalkacaklar bu paraları verecekler; 'Al Bay Kemal bunu Türkiye'de nerede kullanırsan kullan' diyecekler."
Kuru sıkı atıyor
Erdoğan, bir gazetecinin "Belki CHP belediyelerinin projeleri içindir" diye karşılık vermesi üzerine şunları söyledi:
"Bir defa ben belediye başkanlığı yaptım. İstanbul’da yaptım. Kendi İstanbul belediye başkanına şunu sorması lazım, ‘Erdoğan, belediye başkanlığı yaptığı dönemde hangi ülkeden ne kadar kredi çekti? Bir bak bakalım.’
Şu anda kendi belediye başkanlarına gerek Ankara gerek İstanbul gerek İzmir acaba bu tür dış kredide Bay Kemal mi onlara bu parayı, bu krediyi buluyor? Bulduğu zaman da bu krediye teminatı kim veriyor? Teminatı veren kişi benim.
Eğer teminat verirsek adamlar kredi veriyor. Aksi takdirde vermez. Yani bu adamı anlamak mümkün değil. Bilmiyor ve öyle rakamlar söylüyor ki ve bu rakamları ne İngiliz bankaları verir ne Deutsche Bank verir ne bir başka yer verir. Vermez. Ama dedim ya kuru sıkı atıyor. Böyle bir şey olmaz. Mümkün değil."
Kemal Kılıçdaroğlu'na uyuşturucu yanıtı
Erdoğan, "Uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığının finansmanında kullandılar" iddiasında bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında şunları söyledi:
"Şimdi bu varlık barışından gelen para nereden geldi diye gösteriyor; 'Esrar, eroin, uyuşturucu kaçakçılığından' diyor.
Hakaret ettiği bakanım çıktı ve kendisine ağır bir ifadeyle 'sen bunu ispat edemezsen namertsin' dedi. Hadi çık ispat et.
Var mı elinde bir delilin? Neye göre bunu söylüyorsun? Ya sen bu ülkenin evladı değil misin? Bu ülkenin evladı olarak bu ülkenin yönetimi, devleti nasıl olur da uyuşturucu işi yapar diyebilirsin.
Bir belge varsa çıkar belgeni göster. Elinde bir belge yoksa nasıl oluyor da kalkıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne 'uyuşturucu kaçakçılığı yaparak bütçesini dengeliyor' dersin.
Daha ileri konuşmayayım. Zor sabrediyoruz. Diyor ki 'varlık barışı şu kadar yenilenmiş.' Yenilenir. Zerre kadar sende ekonomi anlayışı varsa sor, sağına soluna sor.
9 kere yapar, 19 kere yapar, 99 kere yapar. Bu mesele ülkenin ekonomisini yönetenlerin bu noktadaki tavrıdır. Kalem bizim elimizde. Bilgisayar bizim elimizde. Hesap bizim elimizde.
Hesaba göre nasıl bunu daha iyi yönetiyorsak, daha ileri taşıyabiliyorsak ona göre de adımlarını atarız. Onun için bunların ipiyle kuyuya inilmez.
Benim milletim de inşallah 2023 yılında bunların ipiyle kuyuya inmeyeceği gibi bunları kuyuda da bırakır."
Merkez Bankası rezervlerinde sıkıntı yok
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya diplomasisinde Türkiye'nin geleceği hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
"Son 20 yılda dünyadaki ve çevremizdeki krizler karşısında gerçekçi, girişimci, insani ve milli bir dış politika izledik.
Hak ve menfaatlerimizi müdafaa ettik küresel ve bölgesel barış ve istikrar için ciddi bir gayret ortaya koyduk.
Hamdolsun çabalarımızla Türkiye artık küresel konularda sözü dinlenen, saygın ve vazgeçilmez bir aktör haline geldi. Bu, dünya kamuoyu tarafından teslim ediliyor.
Çevremizde bir barış ve refah kuşağı oluşturmak için durmaksızın çalışıyoruz. Bu amaç doğrultusunda, terör belasını milletimizin gündeminden topyekûn silmek konusunda kararlıyız.
Dış politikamızı ülkemizin çıkarlarını merkeze alarak belirlemeye, milli menfaatlerimiz çerçevesinde kendi eksenimizi tahkim etmeye devam edeceğiz.
Cumhuriyetimizin ikinci asrını teşkil edecek olan Türkiye Yüzyılında ülkemizin bu etkin ve saygın küresel aktör rolünü milletimizin layık olduğu şekilde pekiştireceğiz.
Ekonomi tarafında Türkiye’nin dünyada ilk 10 içerisinde yer alması konusunda önümüzdeki engeller ciddi manada şu anda yavaş yavaş kayboluyor.
Başbakanlığım döneminde özellikle Merkez Bankası’nda döviz rezervi bir ara 135-136 milyar dolara kadar çıktı.
Şu anda 115-120 milyar dolar arasında dolaşıyor döviz rezervi. Merkez Bankamızın döviz rezervi konusunda öyle Bay Kemal’in ifade ettiği gibi sıkıntılar söz konusu değil.
Biz şu anda hamdolsun iyi bir konumdayız. Ama tabii adamın akıl hocaları kimlerdir bilemem. Yani ne yaptığı belli değil. Kuru sıkı atıyor. Her şey ortada. Hesap kitap ortada. Adamın ekonomiden hiç haberi yok."
Diyor ki 'varlık barışı dokuz kez yenilendi' 19 kez de yenilenir. Ülkeyi kim yönetiyorsa varlık barışının ömrünü uzatmak veya kısaltmak onun elindedir.
Biz şu anda bunu dokuz kez uzattıysak, süre bittikten sonra gene uzatmak gerekirse gene uzatırız. Ama anlamıyor adam; bilmiyor. Akıl hocası kimdir? Malum.
Hakan Şükür açıklaması
Erdoğan, hakkında FETÖ suçlaması bulunan Hakan Şükür'ün TV5'te yayına katılması hakkında şunları söyledi: "Onu değerlendirmeye gerek yok. Demek ki masada altı kişi yetmiyor. Yedi, sekiz falan arıyor olabilirler."
TOGG iddiasına tepki
"Her şeyden önce TOGG fabrikasındaki üretim bütünüyle robotik. Araçların bütünü o robotik sistemle üretiliyor.
O gün biz bunları gördük. Ben de eşimle fabrikaya girene kadar olayı çok daha farklı tahayyül ediyordum ama girdikten sonra çok daha farklı yaşamaya başladım.
Tabii bunlar ne demeye başladılar? 'Bunlar İtalya’da üretiliyor' dediler. Yani bu kadar da ahlaksızlar. Biz bu robotik sistemi yurt dışından alamaz mıyız? Bunun yanında bu robotik sistemler belki kısa bir süre sonra ülkemde üretilir hale gelecek.
Bizim yerli ve milli noktasında olay sadece bununla kalmayacak tabii. İHA, SİHA, Akıncı üretimi de görülmeli. Bay Kemal de bir kere gitmiş oraya galiba ama buna rağmen adam hala yalan söylüyor.
Temel efendi de gitmiş o da yalan söylüyor; yeterli değil filan diyor. Yani bunları anlamak mümkün değil. Bizim işimiz tabii sadece bunlar da değil.
BMC’nin zırhlı araçları var. Şu anda buna benzer birçok alanda, ağır sanayide, ileri teknolojide fabrikalarımız var. Bunlarla beraber gümbür gümbür inşallah yola devam ediyoruz."
Kimyasal silah iddiası
Erdoğan, TSK'nın PKK'ya kimyasal silah kullandığı iddiasını dile getiren milletvekilleri hakkında şöyle konuştu:
"Yasal süreç başladı onlarla ilgili olarak. Şu anda yasal süreç devam ediyor. Tabii gereğini yargı yapacaktır. Üç tanesinin dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik adımlar da şu anda atıldı. Bu işin peşini bırakmayacağız."
Sıradan bir süreç yaşamıyoruz
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in gelecek hafta Endonezya'da yapılacak G20 Zirvesi'ne katılmayacağını açıkladığı hatırlatılarak "Rus heyetine Sergey Lavrov'un başkanlık edeceğini biliyoruz.
Rusya'nın şubat ayında Ukrayna'ya başlattığı savaştan sonra Biden ve Putin'in ilk kez bu zirvede bir araya gelmesi bekleniyordu.
Putin'in zirveye katılmamasını nasıl yorumlarsınız? Siz Rusya Ukrayna liderleriyle yakinen görüşüyorsunuz. Zirve öncesinde bir telefon görüşmeniz olacak mı kendisiyle? Bir de bu kapsamda savaşın sona erme ihtimalini nasıl görüyorsunuz?" soruları üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Doğrusu kendisiyle son görüşmemde Endonezya'ya gelmesinin isabetli olabileceği kanaatinde olduğumu söylemiştim. Fakat kendisi de 'Ben bir değerlendirmemi yapayım, ona göre haber veririm' demişti.
Sonra Dışişleri Bakanının Endonezya'ya gelmesine karar vermişler. Bu 2-3 gün içerisinde eğer kendisiyle bir irtibatım olabilirse neler düşündüğünü, ne gibi adımlar atacaklarını, özellikle de bu sürecin, yani diyaloğun barışa dönüştürülmesi noktasında adımlarının ne olabileceğini kendisiyle konuşma imkanı bulabilirim.
Zirveye katılmama konusunda Sayın Putin demek ki kendi ekibiyle bunun istişaresini yapmış, sonunda da böyle bir karara varmıştır.
Bu konuda bir değerlendirmeye girmek kendisine saygısızlık olur ekibine saygısızlık olur. Bu tabii kendilerinin bileceği bir iştir. Çünkü sıradan bir süreç yaşamıyoruz
Başta Amerika olmak üzere Batı, Rusya'ya adeta sınırsız saldırıyor
Rusya'nın sıradan bir devlet olmadığını, güçlü bir devlet olduğunu dile getiren Erdoğan, "Tabii başta Amerika olmak üzere Batı, Rusya'ya adeta sınırsız saldırıyor.
Bütün bunların karşısında tabii şu anda Rusya bir direnç ortaya koyuyor. Biz de acaba nasıl olur da işte bir tahıl koridoru olayı gerçekleşti buradan bir barış koridorunu açabiliriz, bunun gayreti içerisindeyiz. Bunun için de en güzel yol, diyalogdan barışa giden bir yol olabilir diye düşünüyoruz."
Burada sadece Putin'in kanaatlerinin yetmeyeceğini, Zelenski ile de görüşerek burada onların düşündükleri nedir, onlar böyle bir şeye nasıl bakarlar, onların da kanaatini alacaklarını ifade eden Erdoğan, "Ve bu arabuluculuk acaba bizi bir barışa taşır mı, bunu da görmenin yollarını arayacağız.
Ama şimdilik bizim için en önemlisi bu tahıl koridorunu ciddi manada işletmek. Amonyak aynı şekilde, gübre aynı şekilde.
Burada tabii Sayın Putin'in de hedefi özellikle fakir Afrika ülkelerini öne çıkaralım; Mali gibi, Somali gibi, Sudan gibi ülkeleri öne çıkaralım yönünde.
Ve biz ücretsiz olarak onlara tahılı gönderebiliriz teklifini bana yaptı. Böyle bir adım atıldığı anda biz de aynı hassasiyeti gösterebiliriz."
Tahıl koridoru açıklaması: Süre tahdidi koymak bana göre yanlış olur
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Kasım'da tahıl koridoru anlaşmasının sona ereceği hatırlatılarak "Uzatılması için görüşmelerin devam ettiğini biliyoruz.
Acaba siz taraflara yine 4 ay mı, yoksa daha uzun süreli bir anlaşma mı önereceksiniz? Bir tavsiyeniz olacak mı?" sorularını şöyle yanıtladı:
"Orada süre tahdidi koymak bana göre yanlış olur. Biz kendilerine bu işi ne kadar uzun tutarlarsa o kadar isabetli olacağını belirttik.
Öte yandan bana göre bizim daha çok bu işin sınırını iyi çizmemiz, bunun üzerinde iyi çalışmamız lazım.
Putin'in söylediği gibi, Afrika ülkeleri adıyla bu adım atılabilir. Çünkü şu anda fakir fukara, garip gureba hep Afrika ülkelerinde. Afrika'yı bir tarafa koyup Avrupa'ya göndermek adil bir yaklaşım olmaz.
Zira 'Biz böyle yapacaktık ama böyle olmadı, Avrupa ülkelerine gidiyor.' dedi. Ve Avrupa ülkelerine gidiş de onun bu konudaki yaklaşımını olumsuz etkiledi.
Şimdi tekrar görüşmemizde özellikle Afrika ülkelerine yani bu zikrettiğim ülkelerin adedini çok daha artırabiliriz garip gureba, fakir fukara ülkelere yoğun bir şekilde tahıl koridorundan tahıl, gübre, amonyak akışı sağlarsak oradaki halkları da rahatlatmış oluruz."
Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi'ne dair konuştu
Türk Devletleri Teşkilatının 9. Zirvesi'ni başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, görüşmelerde Türk dünyasına dair güncel meseleleri etraflıca ele aldıklarını, gelecek dönemde iş birliği yapılacak alanları belirlediklerini söyledi.
Geçen sene İstanbul'daki tarihi zirvede Türk dünyası vizyon belgesinin kabul edildiğini, belgeyle gelecek 20 yıla dair hedeflerin ortaya konulduğunu anımsatan Erdoğan, bu zirvede de ilk 5 yıllık uygulama kılavuzu niteliğindeki strateji belgesinin kabul edildiğini aktardı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ticaretten ekonomiye, kültürel konulardan çevre sorunlarına kadar geniş bir yelpazede iş birliğimizin alt yapısını oluşturacak bir dizi anlaşmaya imza attık.
Türk Konseyimizin Teşkilata dönüştürülmesiyle Nahçıvan Anlaşması'nda ortaya çıkan değişiklik ihtiyacını akdettiğimiz bir protokolle giderdik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bu çerçevede gözlemci üye olmasını kabul ettik.
Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkü'nün yalnız olmadığını gösterdik. Alınan bu tarihi kararın başta Kıbrıs Türkleri olmak üzere hepimize hayırlı olmasını diliyorum. Kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirdikleri için tüm liderlere teşekkür ediyorum
Zirvede ayrıca ulaştırma, medya, kültür, turizm projelerinde atılabilecek ortak adımların görüşüldüğünü ifade eden Erdoğan, "Özellikle finans alanında dayanışmamızı güçlendirmek maksadıyla Türk Yatırım Fonu'nu kurduk.
Fonun sağlayacağı imkanların iş birliğimizi daha da kuvvetlendireceğine ve faaliyetlerimize ivme kazandıracağına inanıyorum diye konuştu.
Erdoğan, zirvede güncel küresel meselelere dair ortak yaklaşımların ve Türk dünyasında iş birliğinin geliştirilmesi hususundaki kararlılığın Semerkant Bildirisi'yle somutlaştırıldığını söyledi.
Gelecek zirvenin, 2023 yılında Kazakistan'da gerçekleştirileceğini belirten Erdoğan, "Zirveye katılan devlet ve hükümet başkanlarıyla samimi görüşmelerimiz oldu. Temaslarımızda ikili ilişkilerimize ilaveten güncel küresel konuları ele aldık."
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in, şahsına Türkiye-Özbekistan ilişkilerine katkıları dolayısıyla Yüksek Düzeyli İmam Buhari Nişanı'nı tevcih ettiğini, Türk Devletleri Teşkilatına ve Türk dünyasına olan hizmetleri nedeniyle de teşkilatın Türk Dünyası Ali Nişanı'yla taltif edildiğini aktaran Erdoğan, "Bu nişanları milletimiz adına almaktan mütehassis oldum.
Erdoğan, Türk Dünyası Ali Nişanı'nın, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ve Türkmenistan eski Devlet Başkanı Kurbankulu Berdimuhammedov'a da tevcih edildiğini anımsattı.
Zirvede ayrıca Semerkant'ı Türk Dünyası Medeniyet Başkenti olarak ilan ettiklerini belirten Erdoğan, "Mevkidaşlarımla beraberce diktiğimiz fidanlarla birlikteliğimizi güçlendirdik 11 Kasım Ağaçlandırma Günü'müzü kutladık.
Gerek zirvemizin gerekse Özbekistan'da yaptığımız diğer görüşmelerin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Dönem başkanlığını devrettiğimiz Özbekistan'a ev sahiplikleri için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.
Türk Devletleri Teşkilatı kendisini başarılı bir iş birliği platformu olarak ispatlamış bulunuyor
"Uzun süre Sovyet esareti altında kalmış Türk devletlerinin, Türk halklarının bağımsızlık sonrası ayağa kalkmaya çalıştığı bir dönem oldu.
Yüzyıllar sonra Türk halklarını, devletlerini aynı çatı altında toplamada, üstelik bunu kurumsal bir yapıda gerçekleştirmede siz öncü bir rol oynadınız.
Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan'a Türkiye'nin verdiği destek burada Türk dünyasına çok büyük cesaret ve özgüven verdi.
Türk Devletleri Teşkilatı gibi ileride çok gelecek vadeden bir ulus ötesi yapılanmanın kuruluşunda rol oynamış, öncülük yapmış bir insan olarak duygularınız neler? Türk Devletleri Teşkilatının geleceğini nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, Türk devletleri arasındaki iş birliğinin, gücünü tarihsel kardeşlik bağlarından, ortak kültür, dayanışma, dil ve geleneklerden aldığını söyledi.
Türk dünyasının ne yazık ki bugüne kadar çok darbeler yediğini ve bu yediği darbeler sebebiyle de arzu edilen hedeflere ulaşamadığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kendi aralarında ne yazık ki belli bir güç devşiremedi, oluşamadı. Geçtiğimiz dönem başkanlığını devraldığımız İstanbul Zirvesi, Türk devletleri için aslında bir dönüm niteliği taşıyordu.
Biz bu zirveyle Türk Konseyini, Türk Devletleri Teşkilatı adıyla uluslararası bir teşkilata dönüştürdük. O zirveyi gerçekleştirdiğimiz Demokrasi ve Özgürlükler Adası bu noktada ciddi bir sıçrama merkezi oldu.
Ev sahipliğini yaptığımız İstanbul Zirvesi'nde ayrıca iş birliğimizin uluslararası hedeflerini ortaya koyan 2040 vizyonunu da kabul ettik. Bütün bu süreci Türk devletleri arasındaki karşılıklı sevgiye, saygıya dayalı olarak yürüttük.
Sağ olsunlar kardeşlerimiz de bu süreç içerisinde belirlediğimiz istikametten sapmadılar ve yere sağlam bastılar. İşte bugün de atılan adımların neticesi olarak şahsıma Türk Dünyası Ali Nişanı'nı takdim ettiler.
Türk Devletleri Teşkilatı kendisini başarılı bir iş birliği platformu olarak ispatlamış bulunuyor; bölgesinde ve dünyada ağırlığı artıyor.
Burada ayrıca Yüksek Düzeyli İmam Buhari Nişanı'yla taltif olmak bizim için çok çok farklı, çok çok anlamlıydı.
Özellikle de Şevket Mirziyoyev'in bu konuda hassasiyeti, Buhara'yı bu konuda bir merkez haline getirme gayretleri var.
Belki de önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde Türkiye-Özbekistan ortak üniversitesini kurmak suretiyle İmam Buhari Fakültesi veya enstitüsü gibi bir adımı da inşallah burada birlikte atacağız.
Birkaç gün önce buraya arkadaşlarımız geldiler, birlikte Buhara'da, Taşkent'te çalışmalar yaptılar ve bu çalışmaların neticesini de çok kısa zamanda görmek istiyoruz. Bununla birlikte bu ilk çeyrekte de imzaları atarak Türkiye-Özbekistan Üniversitesi'ni inşallah Taşkent'te kurmuş olacağız."
FETÖ açıklaması: Yunanistan sahip çıkıyor, Amerika saklıyor
Bu coğrafyanın en önemli belalarından birisinin FETÖ yapılanması olduğu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bazı temizlemeler yapıldığı belirtilerek "Ama bu coğrafyanın kendi içinde dengeler var ve hala bu yapıyı Amerika ile aralarındaki yumuşak güç olarak görenler de var.
Özellikle Orta Asya'daki bazı ülkelerde hala varlıklarını sürdürdüklerine dair izlenimler var. Türk Devletleri Teşkilatının geleceğinde bu yapının tamamen silinmemesi halinde sorunlar çıkacağı açıktır.
Bu yapı burada tamamen nasıl biter? Umudunuz var mı? Türkiye olarak bu liderleri ikna edebildik mi?" soruları üzerine Erdoğan, liderlerle her bir araya gelişinde terörle mücadele konusunu; PKK/PYD/YPG, FETÖ, DEAŞ, bütün bunları kendilerine hatırlattığını söyledi.
Zaman yarışında isabet ettirebilseydiler bugün belki ben de olmayacaktım
Liderlerin, FETÖ konusunda "Bizde var" demediğini, "Biz bunları temizledik, temizliyoruz" dediğini aktaran Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Bugün de aynı şeyi gerek Kırgızistan gerek Özbekistan gerek Kazakistan'la yine konuştuk. Dedik ki 'Bu konudaki mücadeleniz hangi safhada? FETÖ ile mücadelede belli bir mesafe kaydedebildiniz mi? Sizler yok diyorsunuz ama bizdeki istihbarat bilgilerinde ne yazık ki hala sizin devlet kademelerinde bile bunların olduğunun bilgileri bize geliyor.
O zaman benim size söyleyeceğim tek şey var; istihbarat dairenizi bizim istihbarat başkanlığımızla bir araya getirelim, müşterek olarak çalışsınlar, eğer hakikaten temizlenmişse mesele yok, siz de rahat edersiniz biz de rahat ederiz. Ama bilin ki bunlar sizin için büyük tehlike ve tehdittir.'
Mesela liderlerden bir tanesi bugün bana şunu söyledi; 'Ben, siz bu işin üzerinde bu kadar dururken bu FETÖ'nün ne olduğunu hala bilmiyordum' dedi. 'İşte sizin bu noktadaki bilgi kaynaklarınız maalesef size yanlış bilgi aktarıyor.
Yanlış bilgi aktardığı için de bu alçakların, bu namussuzların ne olduğunu anlayamıyorsunuz. Bunların 160'a yakın ülkede okulları vardı ve bu okullarda bunlar güya iyi niyetle eğitim öğretim yaptırdıklarını söylüyorlardı.
Oranın yöneticileri de 'Bunlar kötü bir şey yapmıyor, bunlar eğitim öğretim yaptırıyor.' diyorlardı. Ama o eğitim öğretim yaptırıyor dediğiniz yerde oraların zeki çocuklarını alıyorlar, onları zehirliyorlar ve onları da ondan sonra kendi ülkeleri Türkiye aleyhine birçok çalışmaların içerisine sokuyorlar.
Bakın işte bizde 15 Temmuz hadisesinde her şey patlak verdi ve bizim 252 canımız maalesef şehit oldu. Bunun yanında askeriydi, siviliydi 2 bini aşkın vatandaşımız yaralandı, gazi oldu.
Bütün bunları biz yaşadık. Gelen başbakanlara, başkanlara Meclisimizi gösteriyoruz. İşte demokrasinin merkezi olan Meclisimizi bunlar bombaladılar. Neyle? Bu ülkenin, bu devletin, bu ordunun uçaklarıyla bombaladılar.
Helikopterlerle geldiler vurdular. Eğer zaman yarışında isabet ettirebilseydiler bugün belki ben de olmayacaktım.
Benim iki tane korumam şehit oldu. Bunların hepsi yaşanmış hadiseler. Benim canım yandığı için ben size bunları anlatıyorum.'
Şu anda bunlara kim sahip çıkıyor? Başta Yunanistan. Kaçıp Yunanistan'a gidiyorlar, kaçıp Avrupa'ya gidiyorlar.
Hep buralara kaçtılar; Almanya'da, Fransa'da, Hollanda, Danimarka, İngiltere, ve Amerika'da yaşıyorlar.
Bu adamı Amerika saklıyor. Kim saklıyor? Biden saklıyor. Kendilerine Pensilvanya'da devasa bir kaşane verdiler, orada bu adam yaşıyor. Bana terörün merkezi neresi diye sorarsanız; işte ben size şu anda bunu söylerim."