Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada gerçekleştirdiği konuşmasında ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, Ekonominin başındaki damadı Berat Albayrak'ın istifasına girmedi.
Erdoğan, "Hiçbir vatandaşımızın işinin aşının alın terinin hakkının zahir olmasına bugüne kadar müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Bizim kalkınma politikalarımızın merkezinde daima istihdam yer almıştır. İşte bakın işsizlik azalmaya devam ediyor.
Medyanın utanç gecesi: Sözde haber kanalları istifaya istifa bile diyemedi
Ülkenin zenginliğini istihdamı güçlendirerek ve refahı yaygınlaştırarak halkına dağıtamayan devletin varlığını sağlıklı bir biçimde ve uzun süre sürdürmesi mümkün değildir. Bunun için ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomi arasına sokma hedefimizi 83 milyonun tamamına teşmil ederek planlıyoruz" dedi.
Erdoğan sözlerinin devamında da, "İnşallah bugüne kadar pek çok alanda ülkemizi hedefimize ulaştırdığımız gibi ekonomide de dünyanın ilk 10'a girmeyi de başaracağız. Bunun Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e en büyük armağan olacağına inanıyorum" diye konuştu.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun bugün açıkladığı ağustos ayı işsizlik verilerine göre, işsizlik oranı, ağustosta geçen yılın aynı ayına göre 0,8 puanlık azalışla yüzde 13,2'ye geriledi. Rakamlara göre Türkiye'de, 4 milyon 194 bin işsiz varken, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 26,1 seviyesinde.
Damat Berat Albayrak o hareketiyle Erdoğan'ı çok kızdırmış
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Yıllarca bu ülkeyi bir avuç elit eliyle adeta babalarının malı gibi kullanmaya alışmış olanlar, her yolu deneyerek üzerimize geldiler. Kendilerini devletin sahibi, Batı'nın kölesi olarak gören vesayetçi anlayışla çarpışa çarpışa ülkemizi cihanşümul hedefleriyle buluşturduk."
"Milletimize verdiğimiz her sözü yürekten inanarak ifade ettik"
"Milletimize verdiğimiz her sözü yürekten inanarak ifade ettik. Bu sözleri yerine getirmek için bütün gücümüzle gece gündüz çalıştık, çabaladık. Bugün Türkiye sadece sınırları içinde değil sınırları dışında da güç ve umut kaynağı ise bunu milletimizle verdiğimiz mücadeleye borçluyuz. Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki Türkiye'den bugünkü temel göstergelere baktığımızda nasıl büyük bir mesafe kastettiğimizi daha iyi anlıyoruz.
Ülkemizin nüfusu 13 milyondan 83 milyona çıktı. İlk-orta- lise öğrenimindeki toplam okul sayımız 5 binden 88 bine çıktı. Cumhuriyeti kurduğumuzda ülkemizde 10 ve üzeri çalıştıran 560 imalathane 100 kişiden fazla istihdamı olan 53 işletme bulunuyordu. Bugün hamdolsun 10 ve üzeri istihdamı olan küçük işletme sayısı 185 bin 840'a, 150 ve üzeri istihdamı olan kobi sayısı 26 bin 450'ye, 50 üstü istihdamı olan büyük işletme sayımız ise 5 bin 60'a ulaştı.
İstiklal Harbi’nin hemen ardından yaptığımız gibi son 18 yılda da üzerinde en çok durduğumuz konuların başında ekonomi gelir. Uğradığımız gizli açık saldırıların bir tarafında mutlaka ekonomi var. Siyasi ve ekonomik hiçbir göstergesi ülkemizle mukayese edilmeyecek pek çok devletin önümüze geçirilmesi tamamen bu mücadelenin bir parçasıdır. AB tam üyelik süreci başta olmak üzere uluslararası tüm siyasi ve ekonomik platformlarda bunu yaşadık yaşıyoruz.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarının objektif verildiğini söyleyebilecek kimse çıkamaz. Batı basınında ülkemize yönelik eleştirilerin gerçek ve tarafsız temellere dayandığını söyleyebilecek kimse çıkamaz. Doğu Akdeniz'de somut örneğini gördüğümüz üzere Türkiye'ye karşı haksız girişimlerde bulunanların kayıtsız şartsız desteklenmesinin gerekçesini söyleyebilecek kimse çıkamaz.
Dünyada zaten yaşanmakta olan genel ekonomik sıkıntılar Koronavirüs salgınıyla birlikte daha da ağırlaşırken Türkiye en az kayıpla süreci yönetmeyi başarmıştır. Buna rağmen ısrarla ekonomimizi kötüleyenlerin gayesinin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu anlamak için çok da derin teknik analizlere gerek yoktur."
IMF tepkisi
"Paranızı alısınız gelir bu noktada hesapları kontrol edersiniz ama bize siyasi, akıl veremezsiniz. Çünkü bu ülkenin başbakanı benim. Başbakan olduğum dönemde IMF ile yaptığım görüşmedir bu. Rabbim bunların eline düşürmesin. Türkiye'yi faiz kur enflasyon prangasıyla modern kapitülasyonlara mahkum etmek isteyenlere karşı şimdi de tarihi bir mücadele veriyoruz.
Büyümeyi özel sektör eliyle sürdürme kararlılığından vazgeçmeden paranın milliyeti ve sınırı olmadığı gerçeğini unutmadan tüm gücümüzle çalışıyoruz. Hiçbir vatandaşımızın işinin aşının alın terinin hakkının zahir olmasına bugüne kadar müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Bizim kalkınma politikalarımızın merkezinde daima istihdam yer almıştır. İşte bakın işsizlik azalmaya devam ediyor.
Ülkenin zenginliğini istihdamı güçlendirerek ve refahı yaygınlaştırarak halkına dağıtamayan devletin varlığını sağlıklı bir biçimde ve uzun süre sürdürmesi mümkün değildir. Bunun için ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomi arasına sokma hedefimizi 83 milyonun tamamına teşmil ederek planlıyoruz. İnşallah bugüne kadar pek çok alanda ülkemizi hedefimize ulaştırdığımız gibi ekonomide de dünyanın ilk 10'a girmeyi de başaracağız. Bunun Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e en büyük armağan olacağına inanıyorum."