Abone Ol

Erdoğan: Milli seferberlikten kastım eline silahı al çık değil!

DEİK Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan; 'Hükümetimiz iş dünyasına destek vermeye devam edecek. Tek beklentimiz piyasayı hareketlendirmeniz. İşte milli seferberlik budur. Milli seferberlikten kastım eline silahı al çık değil' dedi

Erdoğan: Eline silahı al sokağa çık demiyorum

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şişli Marriott Hotel'de yapılacak Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Genel Kurulu açılışına katılım sağladı.

DEİK Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan, 'Biri çıkmış parlamentoda bize ne dünyadan diyor. Gaziantep, Kilis'te vatandaşlarımız ölüyor. o güne kadar sabretmişiz. O gün dedik ki duramayız. Biz şimdi gireceğiz. Ve ilk adımı attık, girdik. Celabrus'tan başladık. Sonra güneye doğru gideceğiz, dedik. Akıl vermeye başladılar, ne işimiz var dediler. Bizim için tehdit buralar. Bu hallolmaz Gaziantep, Kilis, Urfa her zaman tehditte. Dertleri Kuzey Suriye'de yeni devlet kurmak, biz böyle bir devletin kurulmasına müsade etmeyeceğiz.' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından notlar;

30. Genel Kurul demek, 30 yıl demektir. Bugüne kadar DEİK çatısında hizmet veren, gayret gösteren herkese şükranlarımı sunuyorum. Yurtdışı seyahatlarimde birlikte olduğum DEİK'e çalışmalarında başarılar diliyorum. Daima yanınızda olmaya devam edeceğimi belirtmek isterim.

Türkiye'yi 1 trilyon dolar dış ticaret, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmeyi ancak çalışarak ulaşırız. 2023 hedeflerimize en sağlam sahip çıkanların başında işadamlarımız özellikle DEİK geliyor. Milletimiz ülkesine güvenen işadamlarımızı unutmayacaktır. Bugünler çok önemlidir. Türkiye ekonomisine yönelik saldırıların boşa çıkarılması konusunda devletle sizlere de önemli görevler düşüyor. Yatırım, proje erteleyen herkes ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır.

'MİLLİ SEFERBERLİK ELİNE SİLAHI AL ÇIK DEĞİL'

Hükümetimiz iş dünyasına, esnaflara çok destek verdi. Vermeye devam edecek. İş dünyasından tek beklentimiz piyasayı hareketlendirmesidir. Herkesin bekleme durumuna geçmesi en büyük sıkıntıdır. Bu yüzden milli seferberlik diyorum. Benim dediğim milli seferberlik eline silah al çık değil. Milli seferberlik budur.

'BU ADIMLARLA KUR BASKISINI ÜZERİMİZDEN ATACAĞIZ'

Döviz dahil bu hava besliyor destekliyor. Sınırlarımız içindeki ve dışındaki terörle nasıl çalışmadaysak, ekonomimizde de aynı çalışmayı yapmalıyız. Dövizinizi bozdurun dedim. Birileri döviz spekülasyonu ile ekonomimize yön vermeye çalışıyor. Hiçbir rasyonel sebep yok. Amaç siyasi operasyonlara zemin hazırlamaktır. Komşulara da yapılıyor. Rusya, Çin, Azerbaycan... Biz bu oyunu bozacağız. Yerli paraya geçerek bu adımları atıp kur baskısını atacağız üzerimizden.

* Küresel ekonomi etkisi ile bir kriz yaşadık. Gezi Olayları'nı hatırlayın. Ne diyorlardı; 'Tüketmeyin ekonomi dursun diyorlardı.' 17'25'in hedefinde işadamlarının da olduğunu biliyorum.

'CUMHURBAŞKANI SÖYLÜYOR DİYE BEYEFENDİLER RAHATSIZ OLUYOR'

* Son günlerde kurda yaşanan dalgalanmaya karşı 15 Temmuz'da milletimizin yaptığı, bizim aldığımız tedbirler gibi kararlı durmalıyız. Yatırım yapın. Üretin diyorum. O yüzden faizin düşürülmesinden bahsediyorum. Burada yine söylüyorum. Bize zerk edilmeye çalışan zehrin panzehiri bunlardır. Onun için diyorum faizin düşmesi lazım, kamu bankaları dahil. Sözleşme, sözleşmeyi okuyamıyorsun bile. Önüne ne konursa imzayı atıyorsun. Böyle tezgah olmaz. Bunu Cumhurbaşkanı söylüyor diye beyefendiler rahatsız oluyor, neden rahatsız oluyorsun. Ben dertliyim. Bu ülke en zor şartlarda yatırım yapılırsa ülke çökertilemez. Ama diğer türlü ülke durur.

'NEREDE ZENGİN BATI?'

Bir kardeşim biz 100 milyon doları TL yaptık dedi, mesele budur. Yatırımlarımızı biz TL ile yapacak olursak bu ülkenin belini kimse kıramaz. Zaten kıramayacaklar ben inanıyorum. Şu anda terörle mücadelemizde bakın bunca harcalamalarımız oluyor. Kolay değil, az para gitmiyor. Mültecilerle ilgili harcama sadece 20 milyar dolar. Basit rakam değil. Nerede Batı, hani zengin Batı nerede? Hani insan hakları. Lafa gelince bakıyorsunuz hemen şöyle bir tane hayvancık petrol yığınları arasına düşünce dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Akdeniz'de Ege'de ölen sayısı milyon oldu. Mülteciler konseyi açıklama yaptı. Açıklama yapsa ne olur. Botların içinde botlar şişleniyor o insanlar ölüyor. AB'nin Türkiye'ye verdiği söz var; 3 milyar euro vereceğiz. 677 milyon dolar. Bize vermiyor. Nerede, yok. Bizden fazla gayri safi milli hasılaları. Bunların insanlık, ezilen, mağdur diye dertleri yok. Bu dert bizde var.

'BİZ YENİ DEVLETİN KURULMASINA MÜSADE ETMEYECEĞİZ'

Biri çıkmış parlamentoda bize ne dünyadan diyor. Gaziantep, Kilis'te vatandaşlarımız ölüyor. o güne kadar sabretmişiz. O gün dedik ki duramayız. Biz şimdi gireceğiz. Ve ilk adımı attık, girdik. Celabrus'tan başladık. Sonra güneye doğru gideceğiz, dedik. Akıl vermeye başladılar, ne işimiz var dediler. Bizim için tehdit buralar. Bu hallolmaz Gaziantep, Kilis, Urfa her zaman tehditte. Dertleri Kuzey Suriye'de yeni devlet kurmak, biz böyle bir devletin kurulmasına müsade etmeyeceğiz. Şehitlerimiz canımızı yakıyor ama bir toprağın vatan olması için şehide gaziye ihtiyacı var.

'MÜSLÜMAN SOKULDUĞU DELİKTEN BİR DAHA SOKULMAYACAK'

* Cumhuriyet'in kuruluşundan önce 10 yılı ele alırsak 2 milyon kilometre kareden düştük. Bize Sevr'i dayattılar, Lozan'ı kabul ettik. Biz 17-18. asrın bir numarasıydık. Oradan bu noktaya kaldık. Şimdi de ne olacak, olsun biraz daha gidebilir. PKK denilen ahlaksız, alçakların istedikleri bu değil miydi? Bunlar Güney Doğu'da operasyon yaparken biz devlet kurma derdinde değil miydi? Şimdi bizim böyle bir derdimiz yok. Sizin gizli hikayelerinizi A'dan Z'ye biliyoruz. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmayacak.

'ÖNCELİKLE KENDİ COĞRAFYAMIZDA SÖZ SAHİBİ OLMALIYIZ'

Son 2 yıldır küresel ticaret hacmi ya daralıyor, ya da küçük bir artışla devam ediyor. Ekonomide son dönemde bir durgunluk olduğunu görüyoruz. Bir kısmı siyasi hesaplaşma ise bir diğer kısmı küresel ekonomideki sıkıntıların yansımasıdır. İhracatımız düştüğü için üzüntülüyüz. Küresel düzeyde yüzde 0,89'dan, bu yıl yüzde 0,95'e çıkmış durumdayız. Zeybekci biraz daha fazla koşturacaksın. Devlet olarak 163 merkezde faaliyet gösteren ticaret ofisleri ile her türlü desteği işadamlarımıza veriyoruz. TİM, 11 ülkede açacağı ticaret merkezi de ihracatçılarımız için daha kolay olacaktır. Ölçekler büyüdüğü için başarılar artık gözümüze küçük görünüyor. 2002'de müteahhitlerimizin projeleri 20 milyon dolardı, yurtdışında. Bugün bu rakam 100 milyon doların üzerinde. Aynı durum tüm ekonomik verilerimiz için geçerli. Aynı zamanda veriler hangi alanda zafiyet gösterdiğini işaret ediyor. Dış ticaret açığımızın 4'te 3'ü kimya, makina, geri dönüşüm sektörlerinde veriyoruz. Yatırım mallarındaki açığımız dış ticaret açığımızın 3'te 1'i. Bu verilerin mesajları açık. İnovasyon ve teknolojiye dayalı ürünlere ağırlık vermezsek hedeflerimize ulaşamayız. Devlet ve özel sektörü işbirliği ile dış ticaretimizin yapısını değiştireceğimize inanıyorum. Değişim ihtiyacımız var. Körfez, Balkanlar ve Kuzey Afrika'da bizim ürünlerimizle dolu değilse bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir. Buralara özellikle tabii bizim sosyal, kültürel, ticari bütünleşme alanlarımız olduğundan yüklenmemiz lazım. Öncelikle kendi coğrafyamızda söz sahibi olmalıyız. Başarının formülü çalışmak, daha çok çalışmak, gecemizi gündüzümüze katarak çalışmak. Ben sizlere güveniyorum.

'SİZ MÜSLÜMANSINIZ SİZİ ALMAYACAKLAR DİYORLAR'

Son olarak bir husus paylaşmak istiyorum. Temel ekonomik göstergelere ilişkin ulusal hespa sistemimiz Avrupa hesap sistemine göre yapılıyor. Geriye doğru düzeltilerek yayınlandı. 800 milyon dolara çıkan gayri safi milli hasılamız, 944 milyon dolara, 10 bin dolara çıkan kişi başı milli geliri 12 bin dolar olarak revize edildi. Yüzde 4,7 olan büyüme verileri yüzde 5,9 olarak düzenlenmiştir. Türkiye milli geliri 100 milyar doların üzerindeki ülkeler Katar ve Çin sonrası 2010-2015 yıllarında 3. sırada yer alıyor. Bu tabloların birbiri ile uyuşmadığını görüyorum. AB üyeleri arasında benzer durumlarla karşı karşıyayız. Bu rakamlardan mı alınmıyoruz. Bizim alınmayış sebebimiz belli. Burada söylemem doğru değil. Bunların ekonomik durumumuzla alakası yok, karar tamamen siyasi ve inancımızla alakalı. Türkiye onlara güç verir. Bazıları özel görüşmelerimizde diyorlar ki siz Müslümansınız sizi almayacaklar diyor. Bunu bana bir ülkenin dış işleri bakanı diyor. Sorduğunuzda inanç düşünce hürriyeti var. Nerede var ya? Etnik unsurlara sürgün yapamazsın. Fransa'da Romanları yaşattılar mı? Roman kardeşim İzmir'de diyor ki Binali Bey'in Roman danışmanıyım. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik ya, ayrım yapamayız. O siyah o beyaz biz de öyle bir şey yok. İnşallah güzel bir şeyler olacak. Yeni veriler gerçek durumumuzu gösteriyor. Kişisel gözlemlerimizle zaten farkında olduğumuz hususları tespit etmiş oluyoruz. Ölçemezsen yönetemezsin diye bir ilke var. İtirazları yersiz bulduğumu ifade etmek istiyorum.