Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından başlıklar şöyle:
"Şimdi salgının seyrinin önüne geçemezsek daha sonra çok daha can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalırız. Geliştirilen tüm aşıları yakında takip ediyoruz, ön siparişlerimizi verdik.
Kendi aşımızlarda önemli yerlere geldik. Yerli aşı nisan ayında uygulanabilir hale gelecek.
Suriye'den Libya'ya Irak'tan Filistin'e kadar farklı cephelerde yürüttüğümüz, hak, özgürlük, adalet mücadelesinin önemi ortaya çıkmıştır.
Ülkemizin hak ve adalet eksenli attığı adımlar dolayısıyla eleştiriye, itibar suikastlerine maruz kalması haksızlıktır. Türkiye olarak bölgemizdeki sorunlarla ilgilenirken asla yayılmacı bir anlayışla hareket etmiyoruz.
Doğu Akdeniz meselesinde daima soğukkanlı, sabırlı davrandık. Sivil gemimize saldırı oldu. Bunun uluslararası deniz hukukunda yeri yok, kaptanı Yunan. Sivil mürettabatı da taciz ettiler. Bunlar video kayıtlarıyla tespit edildi.
Dağlık Karabağ'da 30 yıllık bir adaletsizliğin son bulmasına katkı sunduk.Sayın Putin ile görüştüm. Türkiye, Azerbaycan ve Rusya olarak bölgede barışın güvencesi olacağız.
Karabağ'da Azerbaycan bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. Herkes adımlarına buna göre atmalı, sürece destek olmalı.
Milletimizin sağlığıyla birlikte, işinin, aşının, eğitiminin ve diğer tüm hizmetlerinin sorumluluğunun üzerimizde olduğu bilinciyle hareket ediyoruz.
Salgının yol açtığı ekonomik sıkıntıları çözmek için ihtiyaç duyulan her tedbiri alıyoruz. Gerek hükûmet olarak gerek Meclis grubu olarak üzerimize düşenleri yapmanın gayreti içindeyiz.
Bütçe görüşmelerinin ardından kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.
Ekonomide küresel gelişmeler ve salgın sebebiyle ihtiyaçlara uygun adımlar atılacak. Bu reform ve değişim çalışmalarının merkezinde milletimiz var. Milletimiz neyi bekliyorsa AK Parti onu yapmıştır, yapmaya devam etmektedir.
Türkiye'nin cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu cumhurbaşkanlığı hükümert sistemine geçiştir. Hâlâ parlamenter demokrasiden bahsedenler var. Türkiye yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Koalisyonlarla ülkemizin ne hale geldiğini bilmiyor muyuz?
Cumhur İttifakı, Türkiye'nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. Reform gündemini Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz. Bu ittifak gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Bu ittifakın tek amacı ülkemiz büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaştırmaktır.
Asırlık ihmalleri biz ortadan kaldırdık. En batıdan en doğuya biz hükûmet olarak girilmedik yer bıraktık mı? Eğitimde, sağlıkta, tarımda attık.
Şırnak’a, Muş’a üniversiteye biz götürmedik mi, ondan sonra diyorlar ki, ‘Kürt sorunu’, ne Kürt sorunu ya. 2005’te Diyarbakır’daki konuşmamda, ‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa da bunun sorumlusu benim ve biz çözeceğiz’ dedim. Bunları biz çözdük. Buradan tüm Doğu’ya, Güneydoğu’ya sesleniyorum.
Oraları çukur hale getiren, çukurlarla döşeyen kimlerdi? Camiileri yıkanlar onlar değil miydi? Niçin kayyum atanıyor diyenlere sesleniyorum: Devletten aldıkları imkanları dağa gönderenlerdi, çukurlar açtılar. Kayyumlarla beraber tepeden tırnağa düzenlemeleri yaptık. 15 yıl önce o bölgeye gidenler orayı tanımıyorlar. Bambaşka bir Diyarbakır, Siirt, Şırnak var…
Biz barış geldik. Teröre bulaşmamış olması şartıyla kimseyi dışlamadık. Terörden meşru siyasete geçiş yolunu açmak için her yolu denedik, her fedakârlığı yaptık.
Darbelere meydan okurken de asla demokrasi ve hukuk yolundan ayrılmadık. Birilerinin çıkıp da Türkiye’yi bambaşka bir fotoğrafın içinde göstermesinin arkasında art niyet ararız.
Yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kişilerin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş? Filancalar filancalar hâlâ hapisteymiş... Bunları ödüllendirecek halimiz yok.
Dağa kaçırılan o yavruların annelerinin, Diyarbakır'daki HDP binasının önünde yaz-kış demeden oturan annelerin hakkını kim teslim edecek?
Devlet niye var? Biz niye varız? Arkadaşlar biz bunun için varız. Biz bunu halledeceğiz. Hatta daha da ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun denilen kişi, binlerce askerimin kardeşimin kanı olan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucudur.
Birilerinin çıkıp sanki hiçbir şey yapılmamış eda ile konuşmaları kabul edilemez.
Ülke olarak yeni bir atılım döneminden geçiyoruz. Daha büyük hedeflere ulaşmak için çok yönlü bir mücadele içindeyiz.
Buradan yargıya sesleniyorum... Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa'nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı?
Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa, ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum.
Biz baş öğretmenin kurduğu partiyiz diyenler öğretmenlere saygısızlık yapıyor, öğretmenler başımızın tacıdır.
Milletimizden varlık barışından faydalanmaları çağrısını yapıyorum.