İşte Erdoğan'ın o açıklaması:
Sandığı hazmedemeyen bu faşist zihniyet hala vesayet, darbe, cunta özlemiyle yanıp tutuşuyor. CHP yöneticilerinin sadece son bir haftaki beyanlarını alt alta koyduğunuzda ortadaki tablo bize bunu söylüyor.
Demokratik yöntemlerle iktidara gelmek yerine darbeyle ülkenin yönetimini gasp etme hevesiyle hareket edenler 15 Temmuz'da milletten aldığı derse rağmen aynı yolda yürümekte ısrar ediyorlar.
Sürekli yalan söyleyerek siyaset yapılmaz. Sürekli yanlış söylemlerle insanlar haksız itham edilerek siyaset yapılmaz. Doğru olmadığını çok iyi bildikleri konuları pervasızca ve yol açtığı sonuçları umursamadan tartışmaya açanların yaptıkları işin adı siyaset değildir. Bunların kasetle göreve gelmiş genel başkanları da aynı yöntemi kullanıyor. Hal böyle olunca yardımcılarına, il başkanlarına diyecek söz bulamıyoruz.
Biz kadınları ve gençleri, siyasi karar alma mekanizmalarında daha etkin şekilde yer almaya devam ederken bu tür kötü örneklerin gayretimizi sekte vurmasına asla müsaade edemeyiz. CHP yöneticileriyle aynı zihniyetin medyadaki mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum. Beyhude yere uğraşmayın. Türk milleti sizi ne o sandıktan çıkartır ne de sırtınızı yaslamaya çalıştığınız darbecilere meydanı bırakır. Çünkü siz kesinlikle milli değilsiniz. Yerliliğiniz de tartışılır. Siz bu halkın inancına, tarihine, kültürüne saygılı değilsiniz.
Çünkü siz bu ülkede ne kadar bozguncu, ne kadar sapkın, ne kadar azgın varsa hep onlarla birlikte oldunuz. Asla milletin safında yer almadınız. Çünkü siz; mitolojideki sadece düşmanlıktan korkudan acıdan beslenen yaratıklar gibisiniz. Ne bu ülkeye ne bu millete dokunan en küçük faydanız olmadığı gibi verdiğiniz zararların haddi hesabı yok. Deprem olur; bina yıkıntılarının altında kalan sayısını çok göstermek için canhıraş şekilde uğraşırsınız. Ekonomimize saldırı olur; siz oradan siyasi rant peşinde koşarsınız.
Darbe girişimi olur; milletimiz tankların karşısına dikilirlen siz balkonlardan alkışlar televizyon başında kahvenizi yudumlarsınız. Sınırlarımıza yapılan tacizleri önlemek için harekatlar düzenleriz; siz eli kanlı diktatörlerin savunucusu olarak karşımızda yer alırsınız.
Salgın olur; siz hasta sayısının vefat sayısının gizlendiği, malzeme bulunamadığı yalanıyla ortaya gezersiniz.
Buna karşılık ülkemizin ve milletimizin hayrına olan hiçbir meselede ne işin ucundan tuttuğunuz ne de tek kelime ettiğiniz duyulmuştur.
Atatürk Havalimanı arazisinde 45 gün içinde kurmayı başardığımız hastaneyi dahi; 14 milyar lira uçtu diyerek karalamaya kalkan bu zihniyetin artık sonu gelmiştir. Kullanan herkesin hayranlığını dile getirdiği İstanbul Havalimanını hala hazmedemediklerini görüyoruz.
İstanbul'dan üç saatte İzmir'e ulaşırken kullandıkları otoyola attıkları çamurların izi hala kurumadı. Artık bu anlayışın miadı dolmuştur. İnsanlık nasıl kovid19 virüsünü yenecekse, inşallah Türkiye de bu bağnaz zihniyeti bir daha geri dönmemek üzere tarihe gömecektir.
Türkiye'nin yeni dönemlerindeki en büyük kazanımlarından birinin de siyasetteki bu değişim olacağını ümit ediyoruz. Türkiye olarak bir yandan salgınla mücadele ederken diğer yandan ülkemizin güvenliğiyle ilgili konuları da yakından takip ediyoruz. Terör örgütü, Türkiye'nin salgınla mücadeleyi yoğunlaşmasını hem sınırlarımız içinde hem de sınırlarımız ötesinde saldırlarını artırmak için fırsata çevirmeye çalışıyor.