Konuşmasının başında Birlik Vakfı'nın yaptığı hizmetlere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan şu sözleri kullandı:
"Rabbim sizlerden bu çatı altında fisebilullah faaliyet gösteren tüm kardeşlerimizden razı olsun. Biz müminler için Ramazan oruçla sabrı öğrendiğimiz, ibadetle kalplerimizi arındırdığımız, tefekkürle kul olmanın şuuruna vardığımız mubarek, kutlu bir aydır.
Her Ramazanda olduğu gibi bu mübarek günlerde İslam ve insanlık düşmanları Ramazan soframıza zehir katmak için ellerinden geleni yapıyor. İsrail yönetimi açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze'ye bomba yağdırıyor. Suriye rejimi varil bombaları ile vurmakta hiçbir beis görmüyor.
Libya'da sırf petrol kuyularının kontrolü için bir kiralık katilin azgınlıklarına göz yumuluyor. Maalesef bu Ramazan'da yine feryatlar, yine dumanlar yükseliyor"
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Birlik Vakfı son dönemde ülkemizde milli iradeyi ve demokrasiyi hedef alan tüm saldırılar karşısında gerçekten takdiri şayan bir duruş sergiliyor. Milletimizin hak ve adalet mücadelesine destek veren tüm kardeşlerimize buradan teşekkürü bir borç biliyorum. Her birinize mazlum ve mağdurların umudu olan bu ülkeye sahip çıktığınız için şükranlarımı sunuyorum.
Birliğimizi bozmaya çalışanlara inat kutlu davamızın etrafında saflarımızı sıklaştırarak mücadeleye devam edeceğiz. Ülke ve vakıf olarak hedeflerimize ulaşana kadar bize durmak, dinlenmek ve rahavet yasak.
FETÖ, PKK VE DEAŞ'A KAPTIRDIĞIMIZ GENÇLERİMİZİN VEBALİ
Gerek Gezi olayları gerekse 15 Temmuz'da yaşadığımız büyük ihanet Birlik Vakfı'nın omuzlarındaki yükün ne kadar ağır olduğunu bize göstermiştir. Evlatlarımızın kalplerini iyilikle, hasenatla, ezan, bayrak şuuruyla doldurmazsak terör örgütleri zehirli iğnelerini oraya zerk edeceklerdir.
FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi katil sürülerine kaptırdığımız her gencimizin vebali bizlerin ve gönüllü teşebbüslerimizin üzerinedir. Bu millet FETÖ'nün sapık ideolojisinin 40 yılda mankurtlaştırdığı gençlerinin dramını yaşıyor. Bu millet hala yüreğinde sağ-sol kavgasına kurban verdiği körpe fidanların sızını yaşıyor.
BU RAMAZAN'DA YİNE DUMANLAR FERYATLAR YÜKSELİYOR
Rabbim sizlerden bu çatı altında fisebilullah faaliyet gösteren tüm kardeşlerimizden razı olsun. Biz müminler için Ramazan oruçla sabrı öğrendiğimiz, ibadetle kalplerimizi arındırdığımız, tefekkürle kul olmanın şuuruna vardığımız mubarek, kutlu bir aydır.
Her Ramazanda olduğu gibi bu mübarek günlerde İslam ve insanlık düşmanları Ramazan soframıza zehir katmak için ellerinden geleni yapıyor. İsrail yönetimi açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze'ye bomba yağdırıyor. Suriye rejimi varil bombaları ile vurmakta hiçbir beis görmüyor. Libya'da sırf petrol kuyularının kontrolü için bir kiralık katilin azgınlıklarına göz yumuluyor. Maalesef bu Ramazan'da yine feryatlar, yine dumanlar yükseliyor.
1 HAFTA GEÇMESİNE RAĞMEN HALA ÜÇ MAYMUNU OYNUYORLAR
İsrail'in kirli yaptıklarının duyurulmaması gerekiyor. Duyuran kim varsa onlar için düşmandır. Gazze'de işlediği cinayet ve soykırım politikalarının kamuoyu tarafından bilinmesine engel olabileceklerini düşünüyorlar. Gazze halkını açlık ve yoklukla terbiye edebileceklerine inanıyorlar. İsrail'in sindirme politikalarına rağmen Anadolu Ajansımız şartlarını zorlayarak çalışmaya devam ediyor.
Biz bunları yaparken basın özgürlüğü konusunda ülkemizi eleştiri yağmuruna tutan kuruluşların tek bir tepki sesi yükselmiyor. Mesele Türkiye olunca ortalığı ayağa kaldıranlar Gazze'deki saldırıları ardından 1 haftayı geçmesine rağmen hala üç maymunu oynuyorlar. Bunun adı zulme ortak olmaktır.
CEMAL KAŞIKCI CİNAYETİNDEN YENİ ZELLANDA'YA KADAR
Terörden darbeye kadar ülkemizle ilgili her konuda benzer çifte standarta şahit oluyoruz. Dünyaya demokrasi dersi verenler 251 insanımızın şehit edildiği kanlı darbede darbecileri himaye edebiliyor. Suriye'de terör örgütü elebaşlarını kırmızı halılarla karşılayabiliyorlar.
Adalet ve özgürlüğü dillerine dolayanlar Mısır'da darbe mahkemelerinin kurduğu darağaçlarına seslerini çıkarmıyor, tam aksine AB mensubu ülkeler Sisi'nin davetine icabetle aynı masaya oturup onunla geleceğe dönük ne yapacaklarını konuşabiliyorlar. Cemal Kaşıkçı cinayetinden Yeni Zelanda'ya ya kadar bu ikircikli tavır kendini ifşa etmektedir.
YSK'YA MÜRACAT ETMEMİZ BİLE BATI'YI RAHATSIZ EDİYOR
Suudi Arabistan olarak bunlara yönelik en ufak eylemi olmuyor. Nerede adaletiniz? Yok. Batı ülkeleri tercihlerini ya dolara ya petrole yatırmıştır. Onlardan yana çıkmışlardır.
İstanbul seçimleriyle ilgili YSK kararından sonra yapılan açıklamaların da aynı bakış ürünü olduğunu görüyoruz. Avusturya'da Cumhurbaşkanlığı seçimi 2 yıl sonra iptal edilebiliyor.
Hiç ses duydunuz mu? Nasıl böyle bir şey olabilir diye herhangi bir serzeniş duydunuz mu? Bizde ise sadece müracat edişimiz bile batıyı rahatsız ediyor. Bu bizim milli iradenin hakkını arama mücadelesidir. Bize gönül verenlerin hakkını arama mücadelesidir. Biz de hakkımızı arama mücadelemizi verdik YSK onlar da sağolsun hakkımızı aramamızı tescil ettiler.
DARBECİ KATİLLERİ AĞIRLAYANLAR BİZE HUKUK DERSİ VEREMEZ
Samimi olan hakikati tahrif edemez. Önce onu anlamaya çalışır. Bunlar ülkemize baktıklarında gerçeği değil sadece önyargılarını görüyorlar. Zihinlerindeki eski Türkiye ile gerçek Türkiye arasındaki farkı kabul etmek istemiyorlar. Son 17 yılda yaşanılan büyük değişimi görmeye yanaşmıyorlar. Karşılarında hazırolda bekleyen Türkiye olmadığını bir türlü idrak edemiyorlar.
Kabullenseler de kabullenmeseler de Türkiye bağımsız, egemen, demokratik ve hukukun üstünlüğüne inanan bir ülkedir. Türkiye hiç kimsenin müstemlekesi, mandası değildir. Topraklarında darbeci katilleri ağırlayanlar bize hukuk dersi veremez. İsrail terörüne seslerini yükseltmeyenler seçim kanunumuz çerçevesinde yürüttüğümüz hak mücadelesine laf edemez. Venezuela'da darbecileri destekleyenler bize söz söyleyemez. 23 Haziran'da milletimiz özgür iradesiyle tercihini yapacaktır, buna inanıyorum.
FETÖ'NÜN AĞZIYLA KONUŞUYOR VE MESAJ VERİYORLAR
Türk demokrasisis 23 Haziran'dan da alnının akıyla çıkacaktır. Biz bugüne kadar tüm saldırıların üstesinden birbirimize kenetlenerek geldik. Fitneyi aramıza sokmadık, kardeşliğimize leke sürdürmedik.
Şu anda karşımızda olan zihniyet bakıyorsunuz FETÖ'nün ağzıyla konuşuyor, bir yerlere mesaj veriyorlar. Görüş farklılıklarımızın dava arkadaşlığımızın önüne geçmesine müsade etmemeliyiz. Hatasızlık, kusursuzluk yalnızca alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Bizim de hatamız, eksiklerimiz, noksanımız olmuştur ve olacaktır. Ancak adına Türkiye dediğimiz davamıza ihanetimiz vaki değildir.
BUNU KAYBETTİĞİMİZDE MİLLETİMİZE VERECEK HİÇBİR ŞEYİMİZ KALMAZ
Bizi İstanbul'da belediye başkanlığında 1994 seçimlerindeki ruh taşıdı. 2002 yılındaki iktidara milletimizle kurduğumuz gönül köprüsü götürdü. Bu ruh ve gönül bağını korudukça Allah'ın izniyle milletimiz bize güvenmeye, desteklemeye devam edecektir. Bunu kaybettiğimizde artık milletimize verecek hiçbir şeyimiz kalmamış demektir. Rabbim bizleri böyle bir şeyden korusun diyorum.