Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"20 yıl öncesine bir gidelim... 20 yıl öncesinde ne havaalanı, ne havaalanından buraya bir yol var mıydı? Üniversitemiz var mıydı? Ama şimdi maşallah yolumuz çift gidiş, çift geliş gayet güzel.
Bugün burada temellerinin atılma müjdesinin atılmasını paylaştığımız fabrikalar en kısa sürede tamamlanacak. Projenin tamamı bittiğinde yatırım bedeli 400 milyon doları bulacak. Tesis, üretim kapasitesini kısa bir sürede 90 bin tona çıkardığında ülkemizin çinko ihtiyacının yüzde 40'ını karşılayacak. Tesis, ilk etapta 500 kişi ile ilk etapta açılacak ileride 3 bin kişiye çıkacak sonra 7 bin 500 kişiye burada iş sağlanacak. Dışa bağımlı olduğumuz çinki ithalatı için yılda ödediğimiz 1 milyar doların önemli bir kısmı ülkemizde kalacak.
Cari dengeyi fazlaya dönüştürecek böylece kazandığımız parayı milletimizin refahını artırmak için kullanacağız diyoruz ya, hedefe böyle yatırımlarla ulaşacağız. Bu tesis tek başına ülkemizi; yatırım, üretim, istihdam, ihracat üzerine kurulu yeni ekonomi programımızın doğru olduğunun ispatıdır.
İnsanlar artık iş ve aş için buradan başka yerlere gitmeyecek, gidenler geri dönmeye başlayacak.
Bizim gündemimizde ülkemize daha fazla eser kazandırmak, milletimize daha çok hizmet etmek için yaptıklarımız ve yapacaklarımız var. Geçtiğimiz 19 yılda Türkiye'de demokrasiyi geliştirmek, özgürlükleri genişletmek için verdiğimiz mücadelenin en yakın şahidi sizsiniz. Bu ülke, insanların inançlarını yaşamasını engellemek için hoyratça üzerine gelindiği, halkının temel ihtiyaçlarının karşılayacak yatırımlardan mahrum bırakıldığı günlerden geçti. Türkiye'nin makus talihini yenmek için harekete geçen herkesin önü ya idam sehpalarıyla ya tuzaklarla kesildi. Milletimiz, AK Partiyi iktidara getirdiğinde bizden bu engelleri aşmamızı bekliyordu, adım adım bu engellerin üstesinden geldik.
Ana muhalefetin başında bir zat var. Bu zat, Merkez Bankası'ndan randevu istiyor, MB ona göre bağımsız değil ya, MB bu beyefendiye randevu veriyor. Gidiyorlar, MB'den brifing aldıktan sonra dışarı çıkıp aleyhinde konuşuyor. Hani bağımsız değildi, bak sana randevu verdiler...
Fakat bunlarda edep adab yok. Dün de TÜİK'e randevu almadan gitmek istedi. TÜİK de buna randevu vermedi. Gittiler, önünde gösteri yapıyor.
İnsan utanır! Bir insan davet edilmediği yere gidemez! Devletin bu kurumları senin şamar oğlanın değil. Buralar ciddi kurumlardır. Senin gibi ciddiyetsiz değil. Ne oldu? Randevu vermediler ve randevusuz olarak gidip kapıda gösteri yaptın.
Bak, Bay Kemal, bundan sonra da devletin kurumlarına böyle randevusuz gidilemeyeceğini öğren. Bunları bileceksin.
Sen terör örgütleri ile omuz omuza gidebilirsin, onlara randevusuz da gidebilirsin ama devletin kurumları ciddidir, buralara öyle rastgele gidemezsin ve gidemeyeceksin de. Devletin kurumları zaten yapmaları gereken açıklamaları sürekli yapıyorlar. Biz dimdik ayaktayız.
Gençler, ben sizleri çok seviyorum. Siz var ya siz, siz Tekno-Fest gençliğisiniz. Yapay zekayı siz oluşturacaksınız. Bay Kemal'in dediği gibi değil, siz AK Parti'nin yeni dizayn ettiği ve ileri sürdüğü Tekno-fest gençliği olarak geleceğe hazırlanıyorsunuz. Ben sizin gözlerinizden bunu okuyorum.
Bizim ilkemiz nedir, niyet hayr akıbet hayr. Çıktığımız bu yolda tek güvencemiz Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğidir. Elbette herkes destek vermek mecburiyetinde değildir. Ama köstek olunmaması da hakkımız. Birilerinin tek işi, tek gücü, tek mesaisi ülkemize kazandırdığımız her eser ve hizmeti engellemeye çalışmak.
TÜİK, dünyada ilk 20 içerisinde yer alan bir kuruluş. Geçmişleri milletimizin inancına, kültürüne, tarihine, değerlerine karşı uyguladıkları faşizan baskılarla uyguladıkları bir kesim var. Bunların ülkede 'bu da bizim hizmetimiz' diye gösterecekleri tek ağaçları, eserleri, adımları yok.
CHP'nin hem merkezi hem sembolü olduğu bu zihniyet arsızca ortada dolaşarak siyaset adı altında milleti ve devleti tahkir edecek işler yapıyor. CHP'nin başındaki zat da bize gücü yetmeyince, anayasa ve yasalar dışında hareket etme, kendisine mukabele imkanı olmayan devlet memurlarına saldırmaya başladı. Öğretmenlere saldırıyor. Kılıçdaroğlu'nun kendi partisindeki kliklere dişi geçmiyor ama memurlara çemkirmeyi iyi biliyor. Bunun adı siyaset değildir, siyaset yanına topladığın azgın güruhla MB, TÜİK gibi kamu kurumlarını basmak, ağzından köpükler saçarak memurlara hakaret etmek hiç değildir.
Siyaset er meydanında yürütülür. Bugün Mersin'deydi. Mersin'de bu kadar kalabalık toparlayamadı. Çünkü burası Siirt. Bize daha büyük alan verilseydi orayı doldururduk diyor. Resmi rakamlar elimizde. Bırak kamu kurumlarını basıp memurları tehdit etmeyi de, siyaset meydanında çık karşımıza. Tabii bu işler kaset kumpası ile genel başkanlık koltuğuna oturmaya benzemez. Gerçi bu zat sürekli yalan söyleyerek, iftira atarak siyaseti de kirletiyor. Hiç değilse orada biz kendisine hak ettiği cevabı verme imkanına sahibiz.