Gazeteci Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Karabağ'a girdiğimiz gibi İsrail'e de gireriz" sözlerinin Azerbaycan'da büyük tepki çektiğini, K*** isimli iktidara yakın şirketin Azerbaycan'dan ayrılmak zorunda kaldığını, Türk şirketlere iş verilmeme kararı alındığını yazdı..
Azerbaycan medyası Erdoğan’ın sözlerine ilişkin olarak “Halkımızın, ordumuzun, Kumandanımızın helal galibiyetini sahiplenmek, onu kendi adına kaydetmek girişimlerini bütün Azerbaycan görüyor ve utançla, teessüfle izliyor. Ermeni rezil yalanını kardeşlerimizden de işitmekle kalbimiz sınanıyor, inciniyoruz. Beklemediğimiz yerden gelen bu sözleri ağır bir manevi darbe olarak görüyoruz. Azerbaycan’ın zaferinin sonuçları elbette tüm Türk dünyasınındır ama o zaferin müellifi Azerbaycan halkıdır. Kardeş Türkiye’de verilen malum beyanatlar 44 günlük muharebenin gerçekliklerini açık şekilde tahrif eder. Daha önemlisi ise Ermenilerin değirmenine su taşır.” değerlendirmesinde bulundu.
İşte Fatih Altaylı'nın o yazısı:
Uluslararası alanda Türkiye’nin en yakın dostu olan ülke hangisidir diye sorulacak olsa, muhtemelen çoğunuzun ve çoğumuzun yanıtı Azerbaycan olacaktır.
“Tek millet iki Devlet” cümlesiyle yakınlığımızı vurguladığımız ülke ile olan yakınlığımıza, ne yazık ki, son günlerde hızlı bir biçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “gölgesi” düşmüş görünüyor.
Biliyorsunuz, bir süre önce Erdoğan her zaman olduğu gibi dış siyaseti iç siyaset amaçlı kullanmaya çalışır ve kendince İsrail’e gözdağı vermek için konuşurken “Karabağ’a, Libya’ya girdiğimiz gibi İsrail’e de gireriz” deyiverdi.
Bu ‘manasız” sözlerin Türkiye’de yeterince yankılanması İletişim Başkanlığı’nın baskısı sayesinde bir miktar engellendi engellenmesine ama İletişim Başkanı’nın gücü sınır ötesine pek yetmedi.
İçeriye söylediği sözlerin, dışarda nelere mal olacağını giderek daha az umursayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu cümlesinin Azerbaycan’daki etkisi ise ne yazık ki kırıcı oldu.
Azerbaycan medyasında gerek Erdoğan gerekse Türkiye aleyhine epey yazı çıktı.
Dikkatli bir tonda kaleme alınan yazılar Erdoğan’ın sözlerinin nelere mal olduğunu göstermesi açısından önemliydi ama bunların en kayda değeri, devlet kontrolünde ve Aliyev’in sözcüsü konumunda olan ve “Resmî Devlet Gazetesi” unvanını taşıyan AZERBAYCAN’da yayınlandı.
Önemliydi çünkü aslına Aliyev’in görüşünü yansıtıyor, bir anlamda devletten devlete açık mektup olarak algılanıyordu.
Azerbaycan gazetesindeki makale aynen şöyle diyordu:
“Halkımızın, ordumuzun, Kumandanımızın helal galibiyetini sahiplenmek, onu kendi adına kaydetmek girişimlerini bütün Azerbaycan görüyor ve utançla, teessüfle izliyor.
Ermeni rezil yalanını kardeşlerimizden de işitmekle kalbimiz sınanıyor, inciniyoruz. Beklemediğimiz yerden gelen bu sözleri ağır bir manevi darbe olarak görüyoruz.
Azerbaycan’ın zaferinin sonuçları elbette tüm Türk dünyasınındır ama o zaferin müellifi Azerbaycan halkıdır.
Kardeş Türkiye’de verilen malum beyanatlar 44 günlük muharebenin gerçekliklerini açık şekilde tahrif eder.
Daha önemlisi ise Ermenilerin değirmenine su taşır.
Atalarımız der ki, sağ elin verdiğini sol el bilmez. Kardeş kardeşe yardımı ile öğünmez. Hatta gerçek olmasa bile farz etsek ki, Türkiye vatan savaşında siyasi ve manevi destekten başka cephede de destek göstermiş olsun. Bunu açıkça beyan edip Ermenistan’ın ve dünya Ermenilerinin, o cümleye sarılacak olan ABD, Fransa ve diğer malum devletlerin manipülasyonlarına niye imkan tanınır.”
Uzun makale, Türkiye’ye sitem dolu cümleler ve bu açıklamaların sorumsuzluğuna ilişkin ithamlarla devam ediyor.
Sonuç olarak aslında doğru da olmayan bu “övünmelerin” sonuçsuz bir tehdit olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bunu en az bizim kadar bilen İletişim Başkanlığı bu sözlerin ülke içinde yayılmasını engelleyebiliyor.
Ama uluslararası alanda, en yakın dostlarımızla bile ilişkilerin bozulmasını kimse engelleyemiyor.
Hadi ünlü “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” Azerbaycan gazetesini de yalanlasın, itham etsin.
İç politikada konsolidasyon için yapılan sorumluluktan uzak bu açıklamalar, Türkiye’ye her geçen gün daha pahalıya mal oluyor.