İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Mecburen A Haber izleyeceğiz artık" derken, CHP'li Muharrem İnce, "Sosyal medyayı kamu bankasından verdirdiği krediyle kontrolüne aldığı medya kuruluşları gibi zannediyor" açıklamasında bulundu. CHP'li Özgür Özel ise "Ülkeyi Çin’e, Kuzey Kore’ye, Rusya’ya dönüştürecek birtakım düzenlemeler" diyerek tepki gösterdi.
AKŞENER: MECBUREN A HABER İZLEYECEĞİZ ARTIK
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sosyal medyaya düzenleme getirileceğine dair açıklamalarına tepki göstererek, "Mecburen A Haber izleyeceğiz artık" dedi.
Akşener, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
"İşte vizyon, işte akıl, işte strateji.
Mecburen A Haber izleyeceğiz artık...
#SosyalMedyamaDokunma"
ÖZEL: ÜLKEYİ ÇİN'E, KUZEY KORE'YE, RUSYA'YA DÖNÜŞTÜRECEK
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de Erdoğan'ın sözlerine tepki göstererek, "Böyle kişisel öfke ile kalkıp ülkeyi zarara uğratacak ülkeyi Çin’e, Kuzey Kore’ye, Rusya’ya dönüştürecek birtakım düzenlemeler yerine hep birlikte bütün partilerin, bütün sosyal tarafların görüşlerinin alındığı etik düzenlemeler yapılabilir" yorumunda bulundu.
Özel, Erdoğan'ın bu açıklamalarının Esra Albayrak'ın sosyal medyada saldırıya uğramasıyla ilişkisini ise "Bu yaklaşımın Esra Albayrak’a yapılan saldırıdan sonra gündeme getiriliyor oluşunu kendisi açısından sağlıklı bulmam. Kendi kızına, kendi torununa yöneldiğinde bunu yapmışçasına bir açıklama siyaseten tutarlı değil" sözleri ile değerlendirdi.
Özel konuya ilişkin şunları söyledi:
"Sayın Demirtaş’ın eşine yapılan ile Sayın Esra Albayrak’a yapılana eş zamanlı olarak CHP olarak aynı tepkiyi verdik, vermeye devam ederiz. Kabul edilemez, iğrenç bir saldırıdır. Bir bebeğe ve bir kadına yapılan böyle bir saldırıyı kınıyoruz. Bu konuda saldırganın kimliğine bakan hiç kimseyi kınamasın. Sayın Demirtaş’ın eşine yapılınca susup, Esra Albayrak’ta tepki vermek ya da tem tersini yapmak samimiyetsizliktir. Sayın Cumhurbaşkanının bugünkü yaklaşımına gelince bu yaklaşımın Esra Albayrak’a yapılan saldırıdan sonra gündeme getiriliyor oluşunu kendisi açısından sağlıklı bulmam. Kendi kızına, kendi torununa yöneldiğinde bunu yapmışçasına bir açıklama siyaseten tutarlı değil.
"ETİK DÜZENLEMELER YAPILABİLİR"
Ama kısıtlama ile ilgili heveslenmenin geçen hafta gençlerle yapılan ve en çok takipçisi olan kişinin en çok dislike’ı aldığı bir süreçten sonra geliyor olması siyaseten baktığınızda bir başka haklı çağrışımdır. Sosyal medya, muz cumhuriyetindeki gibi herkesin ağzına gelen küfrü ettiği bir yer olmamalı. Böyle kişisel öfke ile kalkıp ülkeyi zarara uğratacak ülkeyi Çin’e, Kuzey Kore’ye, Rusya’ya dönüştürecek birtakım düzenlemeler yerine hep birlikte bütün partilerin, bütün sosyal tarafların görüşlerinin alındığı etik düzenlemeler yapılabilir."
İNCE: BENİ DİSLİKE EDEBİLİRSİNİZ
CHP'li Muharrem İnce ise Erdoğan'ın sözlerine, Twitter üzerinden yaptığı açıklamalarla tepki gösterdi. İnce, şu ifadeleri kullandı:
"Sosyal medyada beni takip etmeyebilirsiniz, engelleyebilirsiniz, sessize alabilirsiniz, yazdıklarımı, görüşlerimi eleştirebilirsiniz, dislike edebilirsiniz, #oymoyyok diyebilirsiniz, kel diyebilirsiniz, “bıyıksız” diyebilirsiniz. Ama hakaret ve küfür etmeyin, bana da etmeyin, rakiplerimize de etmeyin, birbirinize de etmeyin. Küfür ve hakaretle, nefret dili ile siyaset yapılmaz, siyasal propaganda yapılmaz."
"SOSYAL MEDYADAN BAŞKA KENDİMİZİ İFADE EDECEĞİMİZ ALAN KALMADI"
Sosyal medyadan başka kendilerini ifade edecekleri bir yer kalmadığının altını çizen İnce, şöyle devam etti:
"Gazeteler, Televizyonlar Hükümetin kontrolüne geçti. Beni davet edip “stüdyoda bekle, biz AK Parti Genel Başkanına bağlanacağız” diyen, demek zorunda bırakılan televizyonlar var artık. Saygınlığını yitirmiş, reytingi ve tirajı düşmüş plaza medyası iktidarı kesmiyor, çünkü etki gücü zayıfladı, gençlere hitap etmiyor. Bu nedenle sosyal medya düzenlemesinden, sosyal medyayı zapturapt altına almaktan söz ediyor. Yapabilir mi? İstediği sonucu alamaz ama deneyecek.
Sosyal medyayı kamu bankasından verdirdiği krediyle kontrolüne aldığı medya kuruluşları gibi zannediyor. Öyle değil. Kamu bankasının verdiği krediyle el değiştiren medya organları iktidarın halkla ilişkiler faaliyetini yürüten iktidar aparatlarına dönüştüler. Hep söylediğim gibi bir ülkede basın özgür değilse kimse özgür değildir. Bir iktidar basın özgürlüğünü kısıtlıyorsa, bilin ki kendine güvenmiyordur, korkuları vardır. Basın Özgür değilse, reyting ve tiraj kaygısı yerini iktidarı kızdırmama kaygısına bırakmışsa, parasıyla verilen bir ilanı bile yayınlanmaktan kaçınıyorsa doğalgaz fiyatını, vergi artışlarını, yolsuzluğu, köprü ve otoyollara verilen yüksek garantileri sorgulayamazsın.
Reyting ve tiraj kaygısını bırakmış, parasıyla ilan yayınlamaktan bile kaçınan medya kuruluşlarının döviz cinsinden aldıkları kredileri geri ödeyip ödemediklerini, ödüyorlarsa nasıl, hangi parayla ödediklerini öğrenmek bu ülkede yaşayan herkesin hakkı. Çünkü basının varlık nedenini yok sayarak izledikleri yayın politikasını ne pahasına yaptıklarını öğrenmek, bilmek hepimizin hakkı. Basın özgürlüğü, şeffaflık bir ülkedeki sosyal ve ekonomik gelişme için en önemli parametredir. Şeffaflığı, haber yapma ve alma özgürlüğünü, hukuk devletini, demokrasiyi yok ederseniz ekonomiyi toparlayamazsınız, refahı artıramazsınız, geliri adaletli dağıtamazsınız. Yanlış yaptığınızda size yanlış yapıyorsunuz diyenlerin sesini kısmış olur, yanlışlara devam edersiniz.
"SOSYAL MEDYAMA DOKUNMA"
Ülkelere yatırım yapılabilirliği gösteren MSCI Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler endeksinden çıkarıp bir alt endekse (Frontier) düşürebileceğini gündeme getirdi. Türkiye ekonomisi için iyi olmayan bu noktaya nasıl geldik? MSCI’yı suçlamak, dış mihrak demek kolay da Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan yabancı kaynağı nasıl bulacağız? Şeffaflığı yok ederseniz, serbest piyasa kurallarını işletmezseniz, kontrollü ekonomi algısına sebep olacak kararlara imza atarsanız yatırımcıları ürkütür bu tür kuruluşların olumsuz değerlendirmelerine ve bunun mali piyasalarımızda yaratacağı olumsuz sonuçlara sebep olursunuz. Özet: #SosyalMedyamaDOKUNMA"