Abone Ol

Erdoğan'ın U Dönüşü: TL'de Bir Gecede Neler Yaşandı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni ekonomi açıklamaları 'örtülü faiz artırımı' olarak nitelendirilirken; TL'de bir gecede neler yaşandığını Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, Cumhuriyet'e anlattı.

Erdoğan'ın U Dönüşü: TL'de Bir Gecede Neler Yaşandı?

Cumhuriyet'ten Miray Özbilek'in haberine göre, faiz indirimi ısrarı ve TL'nin yüzde 55'i aşan değer kayıpları sonrası AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kurda yaşanan hızlı yükselişe ilişkin yeni bir sistemi devreye aldıklarını söyledi.

20 Aralık akşamı Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dövizin muhtemel getirisine TL varlıklarda kalarak ulaşılabilmesini sağlayacak yeni bir aracın devreye alınacağını açıkladı. Erdoğan, döviz kurundaki dalgalanma sebebiyle fiyat vermekte zorlanan ihracatçı firmalara da doğrudan Merkez Bankası aracılığıyla ileri vadeli kur rakamı verileceğini duyurdu.

Erdoğan şöyle konuştu:

"Üretimi ve istihdamı desteklemek için çeşitli başlıklar altında çok sayıda paketi harekete geçiriyoruz. Serbest piyasa ekonomisi kuralları çevresinde yeni tedbirleri alıyoruz. Kur getirisi mevduat kazancının altında kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek. Dövizdeki dalgalanma nedeniyle fiyat vermekte zorlanan ihracatçıya ileri vadeli kur rakamı verilecek."

Erdoğan'ın yeni düzenlemeleri açıklaması sonrasında, gün içinde yüzde 10'u aşkın değer kazanan döviz kuru 20 Aralık akşamı 22.40 itibarıyla yüzde 30'dan fazla değer kaybetti. Dolar 18.40 seviyelerinden 13 seviyesinin altına kadar düştü. 20,80 seviyesindeki euro ise 18'in altına indi.

Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, bir gecede döviz kurunda neler yaşandığını ve Erdoğan'ın açıkladığı yeni sistemi anlattı.

"FAİZ ARTIRIMINDAN DA FAZLASI"

"Olan, örtülü faiz artımından da daha fazlası" diyen Ulusoy, "Bu sadece örtülü faiz artışı değil, aynı zamanda enflasyonda serbest dalgalanmaya geçiş, baş edemediği için... Adına 'örtülü faiz', 'dolaylı faiz', ne derseniz deyin. Bu, aslında 'Biz faizi tutamıyoruz, faiz sonuçtur, neden değildir' kavramının içselleştirilmesi, kabul edilmesidir. Nas da yok, Çin modeli de yok artık, yeni bir 'deneye' geçtik" diye konuştu.

"BU 'ENFLASYONA DA, FAİZE DE RAZI OLDUK' DEMEKTİR"

"Genel olarak ekonomide döviz, faiz bir de enflasyon üçlemesinden sadece birini kontrol edebilecek mekanizma vardır. Diğerlerini serbest piyasaya bırakmak zorundadır" sözlerini kullanan Ulusoy, "Bugün başlaması planlanan 'deneyimizde', örtülü faiz ve enflasyon dalgalanmaya, döviz ise kontrollü bir yapıda denetime tabii tutulmaya başlandı ya da başlanacak. Bu; kulağımızı düz değil de tersten göstererek, 'enflasyona da faize de razı olduk, dengeyi getiremiyoruz' demektir. Bu kapsamda bir çaresizliğin olduğu, bu kapsamda makro dengelerin tamamen bozulduğu bir ekonomide 'haber eksikliği' ile insanların beklentilerini alarak yeni bir denge oluşturmaya çalışıyoruz ama nafile" dedi.

"NAS'I BİR KENARA BIRAKTIK"

Bu sistemi daha önce Yunanistan'ın ve Arjantin'in de çok defa denediğini aktaran Ulusoy, "Ama bunlar parasal yaklaşımlarla paranın fiyatını dengeye getirme idi. Biz galiba Çin modelini bir kenara bıraktık, biz galiba 'Nas'ı bir kenara bıraktık. Çünkü artık bu modelde ne üretim, ne verimlilik ne de istihdam var. Sadece parasal bandında dengeyi getirme çabası var. Ama bu işin sonu, geldiğimiz noktayı biraz geciktirmekle kalacak. Sonuçta yine yüksek enflasyon, yüksek faiz oranı ve yavaş yavaş artan bir döviz kuru olacak" diye konuştu.

"HAZİNE 'NİN PARA BASMASI, YÜKSEK ENFLASYONUN SEBEBİ OLACAK"

Kur farkındaki zararın nasıl ödeneceğine değinen Ulusoy sözlerine şöyle son verdi:

"Bu fark, Hazine tarafından para basılarak ödenecek. Para arzını genişleterek bunu sağlamak zorunda. Ve bu da enflasyon demektir. Zaten enflasyonun yükselmesinin sebebi bu olacak. Şu anda inanılmaz derecede yüksek bir hayat pahalılığı var Türkiye'de, bu artık hayatımıza oturdu. Bundan sonra enflasyon belirli bir oranda sabit kalsa bilse bile, acı bir sonuç da olacaktır. Mutfağa yangın girmiştir, bunun gelirsizlikle eşleştiği bir ortamda, palyatif çözümlerle bir dengenin ortaya çıkması imkansızdır."