Hürriyet gazetesinin hafta sonu yayınlanan 'Karargah Rahatsız' manşetinin yankıları sürüyor. En son polemik ise Hürriyet'in yazarı Ertuğrul Özkök ile Sözcü gazetesi yazarı Can Ataklı arasında çıktı. Karargah Rahatsız haberini savunurken, "Komutan muhalefetin şom ağızlılarına cevap verdi" demesine Can Ataklı'dan yanıt geldi. Ataklı, "Neden şom ağızlı oluyoruz?" diye çıkıştı.
Ertuğrul Özkök'ün o yazısıyla "Güya Hürriyet'i savunan yazısında, iktidarın daha da gözüne girmek için muhalefete saldırdığını" savunan Can Ataklı, yazısında Özkök'e bir kaç kez "Neden şom ağızlı oluyoruz" diye sordu.
Can Ataklı'nın "şom ağızlı" sözünden bu kadar alınması dikkat çekerken, "Siyasi iradeye ima yollu bile tek laf edilmedi" iddiası için de Özkök'e "Sana ne oluyor be adam… Hadi başka kapıya git" diye çıkıştı.
İşte Can Ataklı'nın o yazısı:
NEDEN ŞOM AĞIZLI OLUYORUZ ERTUĞRUL BEY!
Hürriyet Gazetesi evlere şenlik “Karargâh rahatsız” haberinden sonra ortalık karıştı.
Zaten amaç da buydu. Ortalık karışsın, iktidarın evet için tek savunma dayanağı olan “Erdoğan tek adam olursa artık darbe olmaz” propagandası için malzeme oluşturulsun, böylelikle özellikle “kararsız AKP'lilerin” aklı başına gelsin ve referandumdan evet çıksın.
Gördüğüm kadarıyla Hürriyet'in bu oyunu tuttu dün de yazdığım gibi. Yandaş medya Hürriyet'e saldırıyor, böylelikle sessiz duran AKP tabanını harekete geçirmeye çalışıyor.
Buradaki tek arıza amacı anlayamayan bir savcının Hürriyet'e “cunta destekçisi” suçlamasıyla soruşturma açması. Kim bilir belki bu da oyunun bir parçasıdır.
Burada en can sıkıcı olan nokta ise Ertuğrul Özkök'ün güya Hürriyet'i savunan yazısında, iktidarın daha da gözüne girmek için muhalefete saldırması.
Yıllarca Hürriyet'in Genel Yayın Müdürlüğü'nü yapan Özkök benim gibi gazetecilik duygusunu henüz yitirmemiş olan ve mesleğin en önemli kuralı olan “soru sorma, sorgulama” mekanizmasını eleştirerek bizleri “şom ağızlılar” olarak niteliyor.
Aynen şöyle yazmış Ertuğrul Özkök;
Anlamıyor musun komutan siyasi iradeye değil muhalefetin şom ağızlılarına cevap veriyor.
Siyasi iradeye ima yollu bile tek laf etmemiş.
Sana ne oluyor be adam…
Hadi başka kapıya git.
Ne güzel değil mi? Kardak Adası karşısında hatıra fotoğrafı çektiren komutanlara “Yunanistan'ın siyasi bir tavrına niye askeri olarak cevap veriyorsunuz, Kardak'ta hatıra fotoğrafı çekileceğine Yunanistan'ın işgal ettiği adalara niye sessiz kalıyorsunuz” diye sormak şom ağızlılık demek.
Tam referanduma giderken AKP'ye büyük prim kazandıracak türban kararını şaşkınlıkla karşılamamız da şom ağızlılık oluyor.
“Akit gibi hergün Cumhuriyet, Atatürk devrim ve ilkeleri, laiklik kavramlarına ve özellikle orduya sürekli hakaretler yağdıran bir gazeteye niçin taziyede bulunuyorsunuz?” demek de şom ağızlılık.
Tam referandum sürecinde iktidarın gücüne güç katacak biçimde ve tarihte ilk kez bir Genelkurmay Başkanı'nın namazda saf tutan fotoğrafının özellikle servis edilmesini eleştirmek de yine şom ağızlılık olarak niteleniyor.
Türk askerinin başına çuval geçiren Amerikalı generalden madalya almak veya Amerikan Genelkurmay Başkanı'nın ayağına gitmeyi sorgulamak da şom ağızlılık.
Şom uğursuz anlamına geliyor.
Yani Ertuğrul Özkök'e göre bu soruları soran biz birkaç kişi uğursusuz öyle mi?
Peki bunları hiç sormayan, tam tersine “Bakın sayın cumhurbaşkanım, bakın sayın paşam, size bu münasebetsiz soruları soranlara nasıl ağzının payını verdim” tadında yazı yazmak için acaba nasıl bir tanım bulmamız gerekiyor.
Ayıptır, yapmayın, referanduma şunun şurasında 40 küsur gün kaldı. Tam da 28 Şubat arifesinde iktidarı güçlendirecek ve söyleyecek bir şey bulmasını rahatlatacak biçimde baş eğerek, biat ederek, asla sormayarak, sorgulamayarak, bir iktidara yaranmak uğruna herkesi çamura bulamak çare değil.
Bu iktidarın hele bir de evet çıkarsa neler yapacağını elbette biliyoruz. Bütün malımızı mülkümüzü alabilir bizleri açlığa bile mahkûm edebilirler, ama onurumuz bize kalsın.
Siz de parasız kalın ama onursuz kalmayın.