Eski İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, Adnan Oktar ve grubuna yapılan operasyona ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu. Tantan, AKP'nin yapılan operasyondan rahatsız olduğunu iddia etti.
Yeniçağ Ankara Temsilcisi Ahmet Takan'a konuşan Tantan, iktidarın operasyonu desteklemesi gerektiğini söyleyerek Oktar ve grubu için "İstihbarat yapısı olduğu kesin bundan hiç şüphen olmasın" dedi.
Tantan'ın Takan'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
-Bu örgütün çökertilmesi için ne yapılması gerekiyor?
Bunları içeri aldıktan sonra (kendi döneminden bahsediyor-aht-) yaptıkları ve kitaplaştırdıkları büyük bir çalışma var. Ve bunları yurt dışında diplomasiye falan her yere gönderdiler. Kendilerini masum göstermek adına orada yerli ve yabancı hukukçuların raporları var. Onları çok büyük paralarla alındı o zaman. Türkiye'den de çok tanınan isimler var. O çok önemli bir belge aslında.
İkincisi, ne yapmak lazım dediğinde mağdur olan aileler hepsi korkuyorlar. Neden korkuyor?.. Özellikle çocuklarını kaybetmesinden korkuyor. Zaten çocukları kaybedilmiş vaziyette de tehditten korkuyor. Ailelerin, mağdur olanların tacize uğrayanların şikayetçi olması lazım.
---Peki, ne yapılmalı bunun için?
Korkuyu yenmeleri gerekiyor. Onun için de bu ailelere destek verecek kamuoyu desteği gerekiyor. Bu olayı yürüten Cumhuriyet Savcılığına ve İstanbul Emniyetine halkın desteği gerekiyor. Niye?.. Çünkü aldığım bilgilere göre, AKP'de de rahatsızlık var bunlarla ilgili. Operasyondan dolayı.
---Bunların itirafçı olması sağlanabilir mi?
İtirafçı olması olabilir mi içlerinde onu bilmiyorum. O tamamen savcılığın takdirinde. İtirafçı olabilir tabii ama o sağlanabilir mi onu bilemiyorum. Ama geçmişteki kalan tecrübelerimiz dahilinde ailelerin yıllar içerisinde bana hep müracaatları oluyor ama müracaatları sadece yakarışta kaldı. Onu savcılık tarafına taşıttıramadık. Orada kilitleniyor. Diğer örgütler de aileleri korku ve panik ediyor.
---Onca yılın ardından niçin bugün bu operasyon yapıldı sizce?
Bu operasyon uzun bir projenin, çalışmanın eseri. Niye yapıldı?.. 1999 yılında operasyonu yaptığımızda bugünkü İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan da onu çok yakinen biliyor, çalışmanın içerisinde orada olan insanlardan birisi bunların ne olduğunu yakinen bilen bir insan. Şu anda iktidarın bunu desteklemesi gerekiyor.
---İktidardan hiç destekleyici bir cümle duymadık henüz...
Niye?.. Çünkü 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim arifesinde Tayyip Bey'in orada mankenler falan vardı, meşhur Gülay falan... Tayyip Bey'in yanında çalıştılar çarşafa falan girdiler. O günkü arşivlere bakarsan onları görebilirsin. Fazilet Partisi derken gerçekten o günkü şartlarda TBMM'de aklına kim geliyorsa kuyruğa girmiş gibi herkes bunları affet diye geliyordu. Tabii biz çok şey yapmadık çoğunu. Farklı bir yapı yani bu da. İstihbarat yapısı olduğu kesin bundan hiç şüphen olmasın.
---Bu işin İngiltere ayağından falan bahsediyor...
Kendisi bahsediyor. Sen şimdi düşünebiliyor musun bunun ortaya çıktığı zamanlarda daha yeni yeni palazlanırken benim de çok yakından tanıdığım bir aile bana 'çocuklarımızı kurtaramıyoruz, çocuklarımızı teslim aldı bundan nasıl kurtarırız' diye gelip gidiyorlardı. O zaman, ben ilgili, bu konuyla mücadele etmesi gereken yetkili arkadaşlara şifahi söylüyordum bunlar böyle böyle sıkıntı yaratıyor ailelerde falan diye. O zaman daha polis o günkü anlayış ve yetki çerçevesinde bunların, ailelerin şikayetlerine göre şey yapıyorlardı ama etkin değildi yani mücadele.
---Bu işin sonu nereye varır sizce?
Mücadele sadece ülke içerisinde olmaz. Eğer siz, Türkiye'yi içten ve dıştan kontrol altında tutmak isteyen ve büyük güçlerin kontrolündeki bu örgütlerle mücadele etmek istiyorsanız ona göre nitelikli savcı, hâkim, uzman kolluk güçleri yetiştirmeniz gerekiyor, yurt içinde ve yurt dışında o mücadelenin hukuk zemininde yürütülmesi açısından. PKK ile de aynı. Diğer örgütlerle de aynı. Esas bu yuvalar hep dışarıdan besleniyor diye ifade ediliyor ve söyleniyor ama sizin dışarıda bu mücadeleyi verebilecek o kültürde yetişmiş etkin mücadele edecek insanlarınız yok. İstihbaratçılarınızı o şekilde yetiştirmeniz gerekiyor. En büyük zafiyet bu. Kendi kendimizi aldatıyoruz aslında. Burada söylemek istediğim konu şu, eğer siz Almanya'da Fethullah Gülen'le veya Adnan hocayla veya herhangi örgütlerle onların bizim yaşamlarımızın o servisler tarafından kullanmasını engellemek istiyorsanız, o hukuk zemininde mücadele edebilecek hukukçu, hâkim, savcı uzman polis, istihbaratçı ve jandarma yetiştirmeniz gerek. Orada mücadele verecek oradaki büroları kapatacak mal varlıklarına el koyacak. Bu Fethullah Gülen hareketi için de böyle, PKK için de böyle, Adnan hoca için de böyle... Böyle bir çalışmayı gördün mü duydun mu?
---Nereye varır bu işin sonu?..
Üzerinde bunun için ısrarla durman gerekiyor. Yoksa Adnan hoca, kediciği şunu yapmış bunu yapmış falan filan... Böyle şeylerle vakit kaybetmenin hiçbir anlamı yok. Önemli olan bu mücadeleyi edebilecek, çünkü mücadelenin hukuk zemininde olması lazım. Adalet zemininde olması lazım. Hiçbir ülke buna itiraz edemez. O zaman PKK'ya YPG'ye silah veremez, Amerika veya diğer ülkeler eğitim desteği veremezler...