ESRA OFLAZ GÜVENKAYA KİMDİR?
Esra Oflaz Güvenkaya, İstanbul Üniversitesi İktisat bölümünden mezun oldu.
Daha sonra New York Üniversitesi'nde Uluslararası İş ve Finans Eğitimi aldı.
Kariyerine aile şirketleri olan Medyavizyon şirketinde başlayalan Esra Oflaz Güvenkaya, 5 yıl boyunca Medyavizyon'un çeşitli programların lisans haklarının alımından sorumlu oldu.
1998 yılında abisi Fatih Oflaz ile birlikte MCD adlı şirketi kurarak yabancı kanalların Türkiye temsilciliklerini aldı. Türkiyeye getirdikleri kanalların arasında MTV, National Geographic, Eurosport, RTL gibi pek çok uluslararası kanal bulunuyor.
Daha sonra kendi kanallarının yanı sıra yabancı kanallardan bazılarının da lisans haklarını satın alarak Türkiye versiyonlarını hayata geçirdi.
Şirkete ait 16 adet tematik kanal bulunuyor. Bunların arasında aralarında Sinema TV, Sinema Aile gibi kanalların bulunduğu 10 adet sinema kanalı, bir adet bilim teknoloji kanalı olan SciTech Tv , spor kanalları (Eurosport Türkiye , Eurosport 2 Türkiye ve HD ) BBC HD ve yeni nesil cocuk kanalı "Kidz” ve “Türkiyenin il Anime kanalı Animez” bulunuyor.
Esra Oflaz Güvenkaya, 2016 yılında ise dünyanın en çok izlenen kadın kanalı Lifetime'ın Türkiye versiyonunun yayın hayatına başlamasını sağladı.
MCD Medya Başkanı ve Lifetime Türkiye Başkanı Esra Oflaz Güvenkaya, Hürriyet gazetesinde Elif Ergu Demiral'ın sorularını yanıtlarken, ailesinin bilinmeyen yönlerini, iş hayatındaki mücadelesini anlatmıştı.
İşte Esra Oflaz Güvenkaya'nın anlattıkları...
- Sizi iş yaşamınızla, sosyal hayatınızla tanıyoruz. Biraz geçmişe dönersek, sizin hikayeniz nerede başlıyor?
- Orta halli bir ailenin kızıyım. Babam ticaretle ilgilenirdi. İlkokul terkti, fakat keskin zekası sayesinde kendine orta ölçekli bir iş kurmayı başarmıştı. Ancak çok gel gitleri, paranoyaları olan ve maalesef şiddet eğilimli bir insandı ve bu yüzden çok parlak fikirlerinin uygulamasında hep sorunlar yaşar, iş hayatı da bu yüzden bir aşağı bir yukarı sert dalgalanmalar gösterirdi. Ailemizde ise kavga, gürültü, dayak, ağlama eksik olmazdı.
- Maalesef bunlar çok konuşulmasa da kadına yönelik şiddet hepimizin çevresinde çok yaygın… Zor bir çocukluk ve gençlik olmuş sizinki…
- Aynen. Evdeki şiddet ortamı ve babamın beni dışlaması neticesinde çok yalnız bir çocukluk geçirdim. Kitaplar benim en iyi dostum oldu. Okumayı kaçış olarak görmemle, öğrenciliğim boyunca okulun en parlak öğrencilerinden biri olmuştum. Aldığım takdir belgelerini de her dönem babama gösterir ve bu şekilde beni seveceğini ümit ederdim. Babam hiçbir zaman başarımı takdir etmedi, üniversite okumamı ise istemedi.
- Bazen hayatta olumsuzluklar yaşamak itici güç de oluyor…
- Ergenlik ve genç kızlık dönemlerimde hep başarılı bir iş kadını olmayı istedim, dediğim gibi özgür ve kendim olmak en büyük isteğimdi. Bu yüzden de üniversite sınavlarında sadece İstanbul’daki İktisat ve İşletme Fakültelerini yazdım. İkinci tercihim olan İstanbul İktisat Fakültesi’nde, Gülten Kazgan, Erol Manisalı, Toktamış Ateş gibi çok değerli hocalarla eğitim alma fırsatım oldu. Okurken de fuarlarda çalışır, kendi paramı kazanırdım.
ÖLÜMDEN DÖNDÜM
- 18 yaşında bir kaza geçirmişsiniz, bu kaza hayatınızı nasıl etkiledi?
- Evet Bağdat Caddesi Konak Durağı’nda hızla gelen bir araç- tamirci çırağı ehliyetsiz bir müşterinin arabasıyla hız yapıyormuş - bana ve arkadaşıma kaldırımda dururken çarptı. İlk bana çarptığı için tüm vücudum hem çarpmanın hem de hızla betona düşmenin etkisi ile patlamış. İlk anda nabız bulamadıkları için öldü diye kaldırımda bırakmışlar.
O nabzımın durduğu anda ölüme yakın deneyim (Near Death Experience) yaşadım. Bu yaşadığım deneyim, uzun süren iyileşme sürecim benim hayatıma derin bir anlayış getirdi. Ölüm kavramına farklı bakmaya, Allah ile bağımın muazzam kuvvetlenmesine, sezgilerimin gelişmesine sebep oldu.
Şifacılığa ilgim de böyle başladı. Böyle bir deneyim yaşadığım için her zaman Allah’a minnet duydum ve O “sonsuz anı” hiç unutmadım. Kazadan sonra hep an da yaşadım ve netice odaklı değil neticeye giden biri oldum.
- İş hayatına nasıl başladınız?
- İstanbul Üniversitesi biter bitmez Amerika’ya gittim. New York Üniversitesi’nde International Business and Finance konusunda eğitim aldım. O dönemde New York’ta okurken, kariyerime New World International şirketinde stajyer olarak başladım. Şirket o dönemde çok popüler olan “Cesur ve Güzel” dizisinin global distribütörüydü. Bana orada verilen ilk görev hayran mektuplarını cevaplamaktı, ben de büyük bir adanmışlıkla yaptım.
Türkiye’ye döndüğünde, aile şirketimiz olan Medyavizyon Ltd. şirketinde 5 sene Programlama ve Satın Alma Müdürü olarak maaşlı çalıştım. Bu dönemde yabancı TV kanallarının Türkiye’de tanıtımı ve yerelleştirmesi konusunda uzmanlaşmaya karar verdim ve kariyerimin ve iş hayatımın dönüm noktası da bu oldu. Sonrası malum Nickelodeon, MTV, Eurosport, BBC, Sci-Tech gibi kendi kategorisinin en iyisi olan (çocuk, müzik, spor, teknoloji) pek çok global kanalı yerelleştirdim ve Türk izleyicisiyle buluşturdum.