Siirtli büyük bir ailenin İstanbul'da isim yapmış, lideri olmuş bir üyesi olan Sancak, kısa bir sürede Hedef Alliance ileTürkiye'nin ilaç dağıtımında en büyük şirketlerinden birini yaratmış, TÜSİAD gibi ekonomiye yön veren bir dernekte yönetim kademesine gelmişti. Sancak'la sonraki her karşılaşmamızda büyük heyecanla anlattığı tarım, hayvancılık ve süt ile ilgili büyük projeleriydi. O zamanlar henüz medya ile ilgilenmiyordu... Sancak'ın bir anda geniş kitleler tarafından tanınmasına Başbakan Erdoğan'a olan yakınlığı sebep oldu diyebiliriz. Hiçbir yerde bu yakınlığını gizlemedi, hatta idol kelimesini kullanmadığını üstüne basa basa bugün söylese de büyük sempatisi olduğunu dile getirdi. 'Ölümden döndüm' dediği kalp macerasını geçen yıl yaşayan Ethem Sancak, ardından müthiş kilo verdi, biraz geri plana çekildi ama yatırımları son sürat devam etti. Hem Star gazetesini ve Kanal 24'ü alarak medya patronu oldu, hem sağlık işini yurtdışına taşıdı, hem de Türkiye'de tam 13 tane hastane açtı.
Sancak'la uzun süren sessizliğinin ardından konuşan Sabah gazetesi oldu.
Siz iki konuya odaklanıp yürüdünüz. Sağlık ve tarım. İkisi de Türkiye'nin kangren olmuş sorunlarının olduğu alanlar. Bu bir tesadüf mi yoksa bilinçli bir seçim mi?
Bizim bir iş etiğimiz vardı. İnsan sağlığına değer katan işler yapmak istiyorduk. Zaman zaman başka işlere heves ettik ama girmedik.
Araya gireyim hemen öyleyse. Medya bu heves ettiğiniz işlerden biri mi oldu?
Medyanın ayrı bir özelliği var. Medya benim ailem içinde de özel bir hobi ve benim hobim. Diğer işlerde ailemin diğer bireyleri de ortak ama bu medya benim hobim. Geçmişimden biliyorsunuz, Aydınlık'la başlayan bir serüvenim var. Çoğu insanın gazeteci olmasına vesile olan bir konumdaydım.
Sahip olduğunuz medya kuruluşlarına bakınca medyanın sizin için bir hobi olduğunu düşünmem zor...
Sonra tabii Türkiye'nin bu dönüşüm sürecinde birey olarak nasıl bir katkıda bulunabilirim diye düşündüm. Ben hiçbir zaman şöyle bir işadamı olmadım. Ben para kazanayım da kendi işime bakayım. Benim her zaman fikirlerim, ideallerim önde gelir. Ben param olsun, yatım, katım olsun diyenlerden değilim. Hani klasik iş adamları derler ya, ben siyasetin dışındayım, taraf değilim. Bu bir yalan! Toplumda herkes birbirini kandırıyor ya...İşadamlarının fikri olmaz derler. Olur mu öyle şey! ABD'ye bakın, bütün işadamlarını alt alta koyun. Kimin hangi partiye oy verdiğini, para yardımında bulunduğunu görürsünüz. Açık açık kampanyalara para bağışında bulunurlar. Bu ayıp da bir şey değil. Çünkü siyaset en kutsal iş. Halk adına yönetmek. Ben taraf değilim demek toplumu kandırmaktır. Yoksa işte para kazanır, rantiye olur, paraya taparsınız. Girişimcinin parası olmaz girişimi olmaz. Ben her zaman kendini tarif eden, bir yere koyan biriyim. Son gelişmelere de bakınca ne yapabilirim dedim ve medyanın gelecekte çok iyi bir sektör olacağına inandım. Ama şu anda oda konum olarak haberin halka doğru ulaştırılması ve düzgün aydınlatılması konusunda bir şeyler yapabilirim diye düşündüm ve o zaman ki ortaklarımla bu işe heves ettim ve girdim. İyi de oldu.
Emine Hanım için benim gizli ortağım bile dediler
"Halk gibi yaşadığı için Başbakan Erdoğan'a olan sevgim devam edecek. Çamur atıyorlar. Emine Hanım benim gizli ortağımmış bile dediler. Kader birliği ettiğim için de onların uğradığı haksızlıkların belki yüzde 1'ine de ben uğruyorum. Acıtıyor mu canımı hayır. Onur duyuyorum."
Medyadaki ortağınız Hasan Doğan'ın ani vefatının da sizi çok etkilediğini duyuyorum...
Hasan Doğan benim gibi biriydi. İdealleri var. Kendime benzetirdim. Farklı noktalardan gelip aynı noktada buluştuk. O da her zaman bir şeyin tarafıydı. Bu tarafsızlık kelimesine hakikaten çok kızıyorum.
İnsanlar korkularından olsa gerek oldukları tarafı dile getirmeye çekiniyor...
İnsan bir taraf olur! Kendinle benzeşlerinin yanında durursun. Bir ideal uğruna kendine benzeyenlerle örgütlenirsin. İnsanı insan yapan da budur.
Siz bu medya işine sosyal sorumluluk gibi mi bakıyorsunuz. Sürekli para kaybetmenize rağmen bırakmadığınıza göre.?
Benim için basın öyle.
Nedir bu medyanın cazibesi? Her işadamının gönlünde bir medya patronu olmak yatıyor sanki...
Albenisi olan bir iş bu. Milletvekili olmuş gibisin. Şimdi işte Genelkurmay resepsiyon yapıyor mesela, seni de çağırıyor. Herhangi bir işadamını çağırmıyor.
Ne demek ben taraf değilim!
İnsan taraf olur! Kendine benzeşenlerin yanında durur. Bir ideal uğruna örgütlenirsin. İnsanı insan yapan da budur. Bu tarafsızlık kelimesine hakikaten çok kızıyorum. Ne demek ben taraf değilim!
Medya işiniz zarar ettiğiniz için mi Fettah Tamince ile ortak oldunuz?
Medya işimde Hasan Doğan ile ortaktım. Onun vefatından sonra bütün hisselerimi üstüme aldım. İlk başlarda daha fazla zarar ediyordu. Ben toparlayıp, ortak arayışına girecektim. Bulmuştum da aslında ama kriz engelledi. İşte o arayışın sonunda Fettah Tamimce çıktı. Tanışıyorduk zaten.
Medya yatırımı olmayan, bu sektörü bilmeyen bir ortak buldunuz...
Onun da bana benzer özellikleri var. O da safını belli etmeyen, saman altından su yürüten girişimci tipi değil. Herkes biliyor onu işte. Zamanında kalkıp ben şucuyum, bucuyum dedi. Ben Atatürkçüyüm, Fethullahçıyım, Kürdüm diyor. Kimliğini anlatmak manasında cesaretle ortaya çıkıyor. Yani ortak özelliklerimiz var. İşte bu tanışıklıklar esnasında ben onu ikna ettim. Gel bu yükü benimle paylaş. Bu bir memleket meselesidir.
Peki Tamince hemen işin içine girdi mi?
Tamince bu işi sevdi. Tamamını alacağım bile diyor, ben durduruyorum. Bekle bakalım diyorum.
Alevi açılımı için ne düşünüyorsunuz?
Alevilik meşru bir mezhep olarak tanınıyor şimdi ve Aleviliği tanıtan 40-50 sayfalık bir kitap yapılıyor. Toplumun yüzde 65'ini oluşturan Sünniler Aleviliğin ne olduğunu bilmiyor. Kafalarında bir sürü hurafe var. Onu aydınlatacak bir kitap ilkokullarına dağıtılacak. Bu iki olay bile bütün Alevilerin toplanıp Erdoğan'a oy vermesi için yeterli, çünkü bugüne kadar kimse bunu yapmadı. Benim hanım Alevi ve Erdoğan'ı seviyor. Bu bir kürt açılımı değil, demokrasi açılımı. Kimsenin ayrıcalığı olmayacak. Önce Kürt yok deniyordu. Sonra Kürt realitesi var ama desinler ki ne mutlu Türküm diyene. Ya niye desinler! Ben Türk değilim, ben Arabım. Türk vatandaşıyım ve onur duyuyorum ama ben aslen Arabım. Ben Türk olmaktan mutluluk duymam, üzülürüm. Aslımı niye inkar edeyim ki? Aslını inkar eden haramzadedir. Köyün ismini değiştirdiler. Benim köyün ismi Sini. Gelmiş bakmış, çakıllar var. Çakılı yapmışlar. Köyde kimse Çakılı demiyor. Sen buranın yüzyıllık ismini niye değiştiriyorsun? Perişan etmişsin sen bu adamları.
Sabah