Fatih Terim çok net konuştu: "Kıymet verdiğim konularda ben hiç geri adım atmadım. Bu böyle olmaya devam edecek. Bunun bedeli neyse ben ödemeye hazırım. Hayatım boyunca da böyle oldu. Ben bu geminin kaptanıyım. Ben geminin kaptanı olarak hiçbir mürettebatımı, tayfamı, çalışanımı seyir esnasında fırtına çıkmasına rağmen denize atmadım. Çünkü iki seçeneğim vardı. Ya denize atacaktım ya da bu şartlar altında bu gemiyi sağ salim limana yanaştıracaktım. En az hasarla gemiyi limana yaklaştırdığıma inanıyorum.
İSTİFA ETTİM AMA KABUL EDİLMEDİ
Ben bireysel olarak gerekeni yaptım. Bağlı olduğum kurumun en üst yetkilisiyle, 2016'nın muhasebesini yaptım, düşüncelerimi açıkladım ve sorumluluğumu yerine getirdim. Sayın Başkan'a gereken neyse yaz ayı içinde söyledim, gereğini yaptım. Ancak sayın Başkanımızla yaptığımız görüşme sonrasında tekrar sorumluluklara devam etmeye karar verdik. Yeniden planlama yapmaya başladık. Ona karar verdik. Ben bana yakışanı yapmakta tereddüt etmedim.
KİMSEYLE KİŞİSEL BİR SORUNUM YOK
Burada benim kişisel bir problemim kimseyle yok. Zaten hata da bana yapılmadı. Benim üzerimden, benim nezdimden Türk halkına yapılmıştır. Olay budur. Özür makamı ben değilim. Birileri özür dileyecekse... Dolayısıyla bu makam ben değilim. Ama şunu rahatlıkla söylemeliyim ki, Milli Takım'ın kapısı, kendini bu formayı taşıma şerefine hazır ve istekli olan, saha içinde ve saha dışında Milli Takım oyuncusuna yakışır şekilde davranan her oyuncuya açıktır."
DEVLETTEN PARA ALMADIK
"Bu ülke kimsenin primini, parasını almıyor. Katıldığı zaman UEFA'dan aldığı 8.5 milyon euro prim zaten kendisinin. Biz devletten para almadık. Her taraftan oyunculara vurmanın da bir anlamı yok. Bu başarıyı küçümsemeyin. Gruptan çıkarbilir miydik? Evet. Ama inanın bana sorun başarı ya da başarısızlık değil. Sorun gereği gibi dirençli mücadele göstermemektir. Benim alındığım, darıldığım, kızdığım da budur."