Siyasette bir günde her şey değişir mi?
ABD’de değişti: Yeni seçilen başkan Donald Trump’ı sevenler ile ondan nefret edenler Suriye’ye gönderilen füzelerden sonra yer değiştirdi.
- Reklam -
“Önce Amerika” diyor ve dünyanın bir yerlerinde meydana gelmekte olan gelişmelere kulak vermek niyetinde olmadığını en açık ifadelerle beyan ediyordu Trump…
İdlib’te kimyasal silâh kullandığı için.. Ruslar ile yerinde kalsın diye mutabakat sağladığı Beşşar Esad’a ceza vermek amacıyla.. 59 Tomahawk füzesini.. Suriye’ye gönderebildi.
Bill Clinton’a.. George W. Bush’a.. Barack Obama’ya.. savaş-yanlısı oldukları için karşı çıkan ‘antiwar’ sitesi ve yönetmeni Justin Raimondo.. benim gibileri hayal kırıklığına uğratma pahasına.. en baştan itibaren.. ‘Trump’çı’ bir çizgi izlerken…
Dün bir baktım, “Trump Trumpçılığa ihanet etti” başlıklı bir yazıyla okur karşısına çıktı…
Trump’ın yeminli muhaliflerinden bazısı ise, bu kararı için, kendisini tebrik yarışına girmiş bulunuyor.
Şaşırdım mı?
Ne bu âni dönüşler şaşırttı beni.. ne de başkanlığa gözünü diktiği ilk günden beri “Önce Amerika” deyip duran Trump’ın.. daha başkanlıkta 100 gününü doldurmadan.. ‘savaşkan başkan’ haline dönüşmesi…
Beni şaşırtan.. köklü devlet geleneğine sahip bazı ülkelerin.. bu âni değişikliklere bakıp tavır belirlemekte acul davranmalarıdır.
ABD başkanları ‘savaşkan’ olur; siyaseti ‘savaş lobisi’ belirler çünkü
Her ABD yönetiminde değişebilir unsurlar ile pek değişmeyecek özellikleri görmek gerekir…
Trump’ın ‘savaştan yana’ değişmesi normaldir.. ancak Trump ve çevresi İslâm ve İslâmi olan her şeye karşıdır ve bunun değişmesi imkânsız derecesinde zordur.
Ne dediğimi biraz açayım:
Amerikan siyaseti ‘savaş lobisi’ ile iç içedir. Türkiye’de eskiden beri siyasetin müteahhitlerin etkisinde olduğu bilimsel araştırmalara konu olmuştur ya.. ABD’de siyaseti doğrudan etkileyen ‘savaş lobisi’dir.
Onlar ‘savunma sanayii’ demeyi tercih ediyorlar… ‘Savunma sanayii’ hem istihdama hem de milli gelire katkılarıyla ihmal edilmeyecek bir güçtür ABD’de…
Barack Obama başkanlığa göz kırpan taze bir senatör iken, George W. Bush’un Irak macerasına karşı çıkışlarda bulunmuş, Kongre’deki oylamalarda hep olumsuz oylar kullanmıştı.
Nobel ödüllerini dağıtan heyet de, daha seçilir seçilmez (2008), Obama’ya, ‘barış ödülü’ vermekte tereddüt etmemişti.
Aynı yılın Mart ayında Obama’nın yaptığı, “Başkomutan olduğumda.. daha ilk günümde.. yeni bir hedef ilân edeceğim: Bu savaşı sona erdirme hedefi…” açıklaması arşivde duruyor.
Türkiye’ye geldi, Mısır’a gitti ve her konuştuğu zeminde ‘barıştan yana’ mesajlar verdi Obama.
Sonunu biliyoruz: Amerika’nın en savaşçı dönemidir Obama dönemi…
Obama iktidara geldiğinde (2009) ABD’nin asker bulundurduğu yerler..
Obama ayrılırken (2016).. ABD’nin asker bulundurduğu yerler..
Donald Trump’ın farklı olması için bir sebep var mı?
“Var” diyenler şu haberi gözden kaçırmış olmalı. Okuyalım:
“Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte ABD bütçesinde kalemlerden çoğu tırpanlanıyor. / Tırpanlanma yerine artış görülen tek kalem, savunma alanı. /
Hazırlanan 2018 bütçesi aynen geçtiği taktirde 54 milyar dolarlık ek kaynak aktarılmış olacak savunma bütçesine. Bu da ABD tarihinde bir yılda en fazla artış sağlanması anlamına gelecek; bir rekor.”
Yeni dönem bizlere, bu bölgenin insanlarına, Obama’yı mumla aratırsa şaşırmamanız için bunları yazıyorum.
‘Popülist’ denilen liderlerin.. sözlerine ve söylemlerine değil.. yaptıklarına ve eylemlerine bakmak gerekiyor.
Pula dönmüş para üzerine ‘Açım’ yazmış bir Venezuelalı
Venezüela: Nereden nereye ve şimdi ne tarafa…
Benim yakından izlediğim ülkelerden biridir Venezüela.
Hakkında zaman zaman kalem de oynatırım.
Venezüela çok eski olmayan bir tarihte ‘dünyanın öndegelen ekonomileri’ sıralamasında önlerde yer alan bir ülkeydi; bugün ise insanlarının temel gıda maddeleri ve ilâç bulamadığı bir ülke…
IMF bu yıl için enflasyon oranını yüzde 1666 olarak açıkladı; gelecek yıl için enflasyon tahmini ise yüzde 2880…
Halk sokaklarda ve “Açız” diye bağırıyor.
Okumuş-yazmış Venezüelalılar çareyi komşu ülkelere göçte buluyorlar.
Son haberi CNN verdi: Venezüela’nın başkenti Karakas’ta halk tam bir haftadır sokaklardaymış. Göstericiler “Özgürlük.. özgürlük” diye bağırıyormuş…
Halk Venezüela’da sık sık sokaklara dökülüyor da, bu defa ne olmuş?
Anayasa Mahkemesi, 29 Mart günü, parlamentonun bütün yetkilerinin kendisine devredilmesi yolunda bir karar almış…
Parlamento olacak, ama hiçbir yetkisi bulunmayacak; buna karşılık yasama ve denetleme yetkisini Anayasa Mahkemesi üstlenecek…
Hugo Chavez’den (1999) bu yana Venezüela’da ‘sosyalist’ bir iktidar var ve yüksek yargı üyelerini Chavez atardı, şimdi de halefi Nicolas Maduro atıyor; hepsi ‘sosyalist’…
Muhalefet partileriyle baş edemeyen Maduro, çareyi, ‘yandaş’ Anayasa Mahkemesi eliyle parlamentoyu devreden çıkarmada bulmuş…
Protestolar sonucu, mahkeme, kararından vazgeçmiş; ancak sertleşen iktidar muhalif lider Henrique Capriles’i 15 yıl ‘siyasi haklardan mahrum’ edivermiş…
Halk sokaklarda “Diktatörlüğe son” diye gösteri yapıyor…
İktidar sağcıyı da bozuyor, solcuyu da; olan halka oluyor…