Gazeteci Fehmi Koru'nun "Akşener “Ben yokum” demeye başladı. Ben ise “Ben demiştim” diyorum da başka bir şey demiyorum…" başlıklı yazısı şöyle:
İYİ Parti’nin genel başkanı Meral Akşener‘in ciddi ciddi istifayı düşündüğünü herhalde işittiniz. Partisinin ‘sorunları’ görüşmek üzere düzenlenmiş kampında kendisine yönelik eleştirilere sinirlenmiş Akşener, hatta bir ara doktor müdahalesi gerekecek kadar sinirleri bozulmuş; ardından da, kampı terk etmiş…
Parti tüzüğünün kendisine tanıdığı yetkiyi kullanarak olağanüstü kurultay davetinde bulunduğu gibi, kendisinin aday olmayacağı kurultayda başkanlığa adaylık koyacaklara başarılar dileyen bir de mesaj yayınlamış…
Şaşırdınız mı?
Haberlere bakılırsa İYİ Parti camiası şaşırmışa benziyor.
Seçim başarısızlığı yüzünden mi?
24 Haziran seçiminde yüzde 10’un altında bir oy (9.96) alabildi İYİ Parti, cumhurbaşkanı adayı olarak Meral Akşener‘in oyu (7.29) partisinin hayli gerisinde kaldı. ‘İttifak’ ile etkisi yok edilmiş olmasa veya HDP gibi kendi başına seçime girmek zorunda bırakılsaydı, İYİ Parti Meclis’te temsil edilemeyecekti.
Meral Akşener ise, kampanya boyunca, kendinin ikinci tura kalmasının muhakkak, ikinci turdan cumhurbaşkanı olarak çıkmasının ise muhtemel olduğuna dair güçlü çıkışlar yapıp durdu. Bu gerekçeyle, ‘ittifak’ içerisinde birlikte yer aldığı partilerden (CHP ve Saadet Partisi’nden) gelen ‘çatı aday’ tekliflerini boşa çıkardığı gibi, HDP’nin baraj tehdidi altına düşmesine de sebep oldu Akşener…
Bu yönüyle, seçim sonucuna bakılırsa, İYİ Parti ve Meral Akşener, ‘başarısız’ sayılabilir.
Nitekim, seçim öncesinde parti saflarına katılmış kamuoyu tarafından tanınan bazı isimlerin, kısa süre önce İYİ Parti’den istifa edip köşelerine çekildiklerini biliyoruz.
Oysa madalyonun bir yüzü daha var.
Kurulması üzerinden fazla zaman geçmeden baskın bir seçim oldu-bittisiyle karşılaşmış bir partinin yüzde 10 civarında bir oy alması hiç küçümsenmemeli. Sağlam ve köklü bir geleneği temsil eden Saadet Partisi’nin oyunun bütün beklentilerin gerisinde kaldığı (1.34) bir ortamda yüzde 10’a yakın oy İYİ Parti için ‘başarı’ sayılmalıdır.
Ayrıca, seçim öncesinde para mukabili anket hizmeti sunmuş bir şirket dışında görüşlerine başvurduğu güvenilir araştırma kurumları, Meral Akşener‘e, 24 Haziran’da çıkan tabloyu en güçlü ihtimal olarak takdim etmişlerdi.
Sandık sonucu başkaları için sürpriz olsa bile, Meral Akşener, 24 Haziran akşamı nasıl bir tabloyla karşılaşacağından haberdardı.
Neden kitlesini ve daha geniş kamuoyunu farklı bir beklenti içerisine soktu o halde?
Cevabı verilmesi gereken temel soru budur. Bu soruya bulunacak makul cevap/lar Meral Akşener‘in şimdilerde neden istifa kararı aldığını da aydınlatacaktır.
Denemeye değer.
Seçimin kaderini Akşener belirledi
İYİ Parti’nin varlığının kim/ler/in işine yaradığını irdelemek gerekiyor, ama önce kimin işine yaramadığına bakalım…
Bu seçime iddialı giren parti CHP’ydi. Kemal Kılıçdaroğlu daha önce sekiz kez yaşadığı seçim yenilgisini bu defa ‘başarı’ olarak gösterebileceği bir sonuçla değiştirmek için farklı bir strateji uyguladı. AK Parti-MHP ittifakının karşısına geniş bir ittifakla çıktığı gibi, AK Parti tabanından da oy alabilecek bir ‘çatı aday’ çıkarmak için de çaba sarf etti.
İYİ Parti’ye milletvekili ödünç vermekten, tabanını başka partilerin cumhurbaşkanı adayları için imza toplamaya teşvike kadar bir dizi girişimde de bulundu Kılıçdaroğlu. ‘Çatı aday’formulü Akşener tarafından boşa çıkarıldığında, başarılı olduğu takdirde karşısına rakip çıkacağını bile bile Muharrem İnce‘yi aday da yaptı. Baraj altında kaldığında AK Parti’ye 50 kadar ek milletvekili kazandıracağını bildiği için, aleyhinde bulunmayarak, HDP’nin Meclis’e girmesinin yolunu da açtı.
Fakat istediğini elde edemedi CHP lideri.
Oyları ve milletvekili sayıları azaldığı halde bu seçimin ‘başarılı’ iki partisi AK Parti ve MHP…
İlki (AK Parti) iktidarını sürdürüyor, ikincisi (MHP) de Meclis’teki varlığını koruyor.
Hatta, İYİ Parti bir türbülansa uğrar ve milletvekilleri kendilerine güvenilir liman arayışına girerlerse, gözlerini dikecekleri parti MHP -ve biraz da AK Parti- olacaktır.
MHP, İYİ Parti’nin bulunmadığı bir ortamda, 24 Haziran’da daha yüksek bir oy alamazdı; halbuki ‘MHP-2’ görüntüsündeki İYİ Parti ile birlikte düşünüldüğünde, ‘milliyetçi’ diye adlandırılabilecek kesim, tarihinde ilk kez, oyunu yüzde 20’nin üzerine çıkarma başarısını gösterdi.
Kılıçdaroğlu‘nın stratejisi tutsa ve ‘çatı aday’ ile HDP’li ittifak gerçekleşebilseydi 24 Haziran’da sandıktan nasıl bir sonuç çıkabileceğini hiç hesaba katmasak bile, Meral Akşener‘in, seçimin kaderini belirleyen en önemli siyasi aktör olduğunu söyleyebiliyoruz.
Şimdi de “Ben yokum” diyor Meral Akşener…
Yukarıda bir yerde “Şaşırdınız mı?” diye sormuştum. Yazılarımı okuma zahmetine katlanan okurların, 24 Haziran’a gidilen günlerde yazdıklarımı hatırladıklarını ve şimdi yaşanan gelişmeye şaşırmadıklarını sanıyorum.
İddialıyım.
Bu yazı ilk kez fehmikoru.com'da sitede yayımlanmıştır