Şemdinli iddianamesine Yaşar Büyükanıt’ın adının İlhan Kaya’nın talimatıyla eklediğini anlatan Sarıkaya, ihraç olduktan sonra cemaatin kendisine düzenli maaş ödediğini kaydetti.
Sarıkaya, Şemdinli iddianamesini, 28 Şubat’ta mahkemeye sunmayı planladığını belirterek, “Davayı şekil olsun diye tam 28 Şubat günü açmak istedim” dedi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında meslekten ihraç edilen ve tutuklanan yüksek yargı üyelerinin yargılanmasına Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde devam edildi. Van Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevini yürütürken başlatılan Şemdinli soruşturmasında, iddianameyi hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya’ya “Yaşar Büyükanıt’ı da işin içine kat” talimatı verdiği ve iddianamenin bir paragrafını yazdığı iddia edilen eski Yargıtay Üyesiİlhan Kaya , ikinci kez hâkim karşısına çıktı. Duruşmada, sanık hakkında ifade veren itirafçı savcı Ferhat Sarıkaya , tanık olarak dinlendi.
Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005’te Umut Kitapevi’ne bomba atılmasıyla ilgili iddianameyi hazırlayan eski savcı Ferhat Sarıkaya , iddianame taslağını hazırladıktan sonra o dönem mahkeme başkanı olan Kaya’nın taslağı görmek istediğini, iddianameyi alarak Kaya’nın evine gittiğini söyledi.
Kaya’nın kendi bilgisayarından bazı bölümleri iddianameye eklediğini belirten Sarıkaya, “Yazdığı paragraflardaki iddialar çok ağırdı. Bunların içerisinde bulunmamasını istedim ancak meslek büyüğüm olduğu için ses çıkarmadım, ‘tamam’ dedim ve iddianameyi o şekilde verdim. İlhan Kaya , bu iddianamenin kendi mahkemesine düşmesini istiyordu. Bunu da sağladı. İddianameyi kabul etti” dedi.
İddianameyi hazırlamasının ardından meslekten ihraç edildiğinde, İlhan Kaya’nın kendisine, “Savcı bey, merak etme, bütün ihtiyaçların cemaat tarafından karşılanacak” dediğini de aktaran Sarıkaya, yurtdışına çıkmak için kendisine ve ailesine pasaport ayarlandığını, uçak biletlerinin alındığını anlattı.
Arınç iş teklif etti
İhraç olduğu dönemde birçok yerden iş teklifi aldığını, dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın da kendisine iş teklif ettiğini ileri süren Sarıkaya, “Ama İlhan Kaya , iş tekliflerini kabul etmemi istemedi, ‘Hocaefendi, böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir dediğini’ söyledi. Tehditler alıyordum, korku vardı, psikolojim bozulmuştu, kabul ettim” diye konuştu.
Burhan Yaz ile yaptıkları görüşmeler sonrasında Güney Afrika’ya ailesiyle gitmesine karar verildiğini, cemaatin oradaki diyalog merkezinde 15 gün kaldıktan sonra, ev kiralandığını, çocuklarının FETÖ’nün okullarına yerleştirildiğini söyleyen Sarıkaya, şunları anlattı:
“4-5 ay sonra dayanamadım. Türkiye’ye gideceğimi söyledim. Buradaki sorumlu ‘Gitme, öldürülürsün’ dedi. Benim Türkiye’ye gelmemi istemiyorlardı. Çünkü gelsem konuşacaktım. Beni yine İstanbul’da havalanında Burhan Yaz karşıladı. O zaman Gazi Üniversitesi Genel Sekreteri olan Mehmet Saltan’a teslim etti. Maaşımı da artık onun vereceği söylendi.
Ama o dönemde Ergenekon soruşturmaları başlamıştı. Saltan, ‘Yine huzursuzluk var, ortalarda gözükme, hedef olabilirsin’ dedi, kafamı karıştırdı. Bu kez de Bosna’ya gitmeme karar verildi. Bir buçuk yıl Bosna’da kaldık. Maaşımı düzenli yine verdiler. 2009 yılında Bosna’dan döndüm. Çünkü referandum olacaktı, göreve geri dönmemin yolu açılacaktı. 2010’daki referandumdan ‘evet’ çıkınca başvurdum, tekrar göreve başladım.”
Ferhat Sarıkaya, açıklamalarının sonunda, “Beni bu cenderenin içine atan Kaya’dır. Namusu, şerefi varsa söylesin. Allah rızası için, biraz Allah korkun, vicdanın varsa söyle. Bu cemaatle ilgim yoktu. Ben bunları yaşamasaydım, belki hâlâ hâkim savcıydım” dedi.
(Cumhuriyet)