Financial Times, kapsamlı bir analiz yazarak Berat Albayrak’ın istifasının ardından yaşananları yayınladı. David Gardner imzalı makalede, Berat Albayrak’ın istifasının bir şok etkisi yarattığı belirtilirken, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olan Albayrak, düşman ettiği yetkililer ve iş insanları tarafından itiraz edilemeyen biri olarak görülüyordu” yorumu yapıldı.
Albayrak’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra hükümetteki en güçlü isim olduğu belirtilirken istifaya neyin sebep olduğunun bilinmediği aktarıldı. Garner makalesinde, “Bazıları Naci Ağbal’ın daha geleneksel ve eleştirel yaklaşımının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomiyi tehlikeye atan yanlış yönlendirilmiş politikasını değiştirmeye ikna ettiğini düşünüyor.
Sadece Albayrak, Cumhurbaşkanı’nı eleştirilerden ve rakiplerden izole etmedi. Erdoğan bir süredir Ankara’daki neo-Osmanlı sarayında kendisini izole etti ve bilgi akışını isteyerek kesti” ifadesini kullandı.
Fakat Gardner durumun her zaman böyle olmadığını makalesinde detaylandırdı. Gardner, “Bu durum her zaman böyle değildi. Ekim 2002’de seçimi kazanmadan önce AKP, 22 ay içerisinde 42.000 seçmen ile görüştü. Bunu yaparak Erdoğan ve arkadaşları çok sağlam ve içten bir kitle hareketi yarattı. Fakat sadece 10 yıl içerisinde dalkavuklar bilgi ve fikir akışını kesmeyi başardı” yorumunu yaptı.
Gardner makalesinde, “2003 yılında başbakan olduğunda Türklerin umutları ve hayallerini biliyordu. Fakat 2013’ün ortasına gelindiğinde onun ne yiyip içmekten ve kaç çocuk yapılmasına kadar sözlerine tepkiler büyüdü. Albayrak egemenliği sonrasında geldi. Erdoğan, hükümetinin ilk zamanlarındaki liberal ve laik kesimle bağını kopardı. AKP’nin bütün kurucuları Abdullah Gül, Hüseyin Çelik, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Yalçın Akdoğan’la bağını kesti. Cumhurbaşkanlığına geçti ve yasama, yürütme, yargıyı eline aldı” ifadesini kullandı.
Gardner makalesini, “Modern zamanların en başarılı siyasi partisinin içi boşaltıldı ve Türkiye’nin ekonomisini yöneten ekibin acilen değişmesi de bunu durduracak gibi görünmüyor” sözleriyle bitirdi.