Türk Lirası'ndaki değer kaybının tarihi yüksek seviyeye ulaşmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'döviz garantili mevduat planı' dış basında da gündem oldu. İngiliz Financial Times gazetesi hazırladığı analizde, "Erdoğan, düşük faiz oranlarının ülkesi için 'yeni bir ekonomik model' oluşturacağına dair alışılmışın dışında teorisini yineledi" ifadelerini kullandı.
FT, "Cumhurbaşkanı, oranların düşürülmesinin enflasyonu düşüreceğini, yatırım, istihdamı, ihracatı artıracağını ve Türkiye'nin diğer ülkelerden bağımsızlığını artıracağını söyledi. Türkiye'nin ekonomik deneyimi, daha esnek finans arzı sayesinde olması gerekenden çok daha uzun sürdü. Bunun sonucunda ekonomik maliyetler daha büyük olacak" yorumunu yaptı.
"DERİNDEN KUSURLU OLDUĞUNU GÖSTERİYOR"
"Bu durum, Erdoğan'ın düşüncelerinin derinden kusurlu olduğunu gösteriyor" denilen şunlar kaydedildi:
"Standart ekonomik teoride olduğu gibi, sermaye çıkışlarını caydırarak bir para birimini korumak için daha yüksek faiz oranlarına ihtiyaç olduğuna işaret ediyor. Erdoğan'ın, para biriminin daha fazla değer kaybetmesi durumunda bankalardaki lira sahiplerine tazmin edilecek önlemleri açıklamasının ardından bir toparlanma yaşandı. Buna rağmen Türkiye'de enflasyon, liranın bu sonbaharda dolar karşısında değerinin yarısından fazlasını kaybetmesinin ardından yüzde 30'a doğru gidiyor."
"Ülke cari hesabında sürekli açık verdi" denilen analizde, "Son 5 yılın neredeyse tamamında yıllık oran yüzde 10'u aştı. Bu, sistemde yerleşik olanı ortadan kaldırmak için çok az şey yapıldığı temel bir fiyat artışı sorununu ortaya koyuyor" ifadelerine yer verdi.
"SERMAYE AKIŞI DALGASINA MARUZ KALDI"
Harvard Üniversitesi'nden Dani Rodrik demecinde, "Erdoğan'ın yıllardır biraz daha yüksek faiz marjlarıyla Türkiye'ye çekilen bir sermaye akışı dalgasına maruz kaldığını" söyledi. Rodrik ifadelerini şu şekilde sürdürdü:
"Finansal küreselleşmenin mitlerinden biri, makroekonomik disiplini zorlamasıdır. Türkiye'de tam tersi oldu. Türkiye'nin ekonomik deneyimi, daha esnek finans arzı sayesinde olması gerekenden çok daha uzun sürdü. Bunun sonucunda ekonomik maliyetler daha büyük olacaktır.”
"TERSİNİ YAPTI"
Analizde, "Bunun yerine Erdoğan, özenle seçilmiş bir Merkez Bankası Başkanı'nın yardımıyla tersini yaptı. Türkiye, eylül ayında yüzde 19 olan kısa vadeli politika faizini bir dizi genişlemeci hamleyle 16 Aralık'ta yüzde 14'e indirdi" denildi.
FT, "Türk iş dünyası, Erdoğan'ın ekonomik "laboratuvarındaki" lira serpintilerinden sarsılıyor; Cari açık ağustos ayından bu yana fazla vermesine rağmen, Ankara'nın ekonomi politikasının güvenilirliğine ve Türkiye nüfusunun geçim kaynaklarına büyük bir maliyet getirdi" ifadelerini kullandı.
Ekonomist Tim Ash FT'ye demecinde şunları söyledi:
“Eğer [Erdoğan] dolar 10 lira iken [çizgiyi] tutmayı başarsaydı, belki bir şansları vardı. Ancak şimdi enflasyon ortaya çıktı ve rekabet avantajı elinden kayıp gidecek. Bir devalüasyon enflasyon sarmalındayız" dedi.