Gazeteci-Yazar Hicran Aygün yakalandığı kanser hastalığının ardından hayatını kaybetti.
Hicran Aygün için cenaze töreni, İstanbul, Hürriyet Mahallesi Cengiz Topel Camisi’nde bugün öğle namazının ardından düzenlenecek. Aygün’ün cenazesi Hasdal Mezarlığı’nda defnedilecek.
1990 yılında gazeteciliğe Boyut Yayınları’nda başlayan Hicran Aygün, daha sonra Aydınlık, Akşam, Radikal, Yeni Yüzyıl, Sabah, Takvim, Star gibi gazetelerin yazıişlerinde görev aldı.
2009 yılında tersane işçileriyle ilgili yaptığı yazı dizisi nedeniyle hem işçilerden hem de ÇYDD Tuzla Şubesi’nden "En İyi Kadın Gazeteci" ödülünü aldı.
2010 yılında ise ZEREV tarafından "Yılın En İyi Kadın Gazetecisi" ödülüne layık görüldü.
Hicran Aygün bir kadını cinayete iten nedenleri araştırmak için yola çıktı ve ses getiren "Kanlı Kontesler" kitabını yazdı.
“Hicran ismi bana uyuyor...”
"Kanlı Kontesler" kitabı çıktıktan sonra Hürriyet’ten Ayşe Arman’a röportaj veren Hicran Aygün “Hicran... Ne kadar hüzünlü bir isminiz var...” yorumuna karşılık şunları söylemişti:
“Ben Almanya’da doğdum. O sırada babam cezaevindeymiş. En yakın arkadaşının ismi Hicran’mış. Anneme “Kız da olsa, erkek de olsa bebeğin adını Hicran koyacağız” demiş. Bir de evin üçüncü çocuğuyum. Annem beni düşürmek için uğraşmış, sırtında birilerini hoplatmış, ama ben hayata sımsıkı tutunmuşum, düşmemişim. O yüzden de Hicran ismi bana uyuyor...”
“Kızım 6 aylıkken abim kanserden öldü”
Hicran Aygün aynı röportajda “Peki siz kızınıza niye öyle hüzünlü bir isim (Veda) koydunuz?” sorusuna ise şu yanıtı vermişti:
“Abimi çok severdim, onun da hayatta en sevdiği isim Veda’ydı. Ben hamile kalınca, ‘Kız olursa Veda koyar mısın?’ dedi. ‘Tabii’ dedim. İyi ki koymuşum, kızım 6 aylıkken abim kanserden öldü. Meğer gerçekten bize veda etmiş.”