Abone Ol

Gazeteci objektifinden İranlı kadınlar

'Kozmetik kraliçesi' Vista Bavar'dan çılgın ev partilerine, sahne dünyasından 'helal şampanya'ya kadar Hürriyet Fotoğraf Editörü Sebati Karakurt'un objektifinden, İran'ın 'öteki tarafı'...

Gazeteci objektifinden İranlı kadınlar

İRANLI KADINLAR FOTO GALERİ

Vista Bavar İranlı bir kadın... Ama sıradan bir kadın değil... Ailesiyle birlikte, Şah döneminin tüm ihtişamını yaşadı. Davetler, balolar, Hazar Denizi kıyısında tatiller... Çocukluğunda, İslam Devrimi'ne tanıklık etti. Ülkenin nasıl yavaş yavaş karanlığa gömüldüğünü günbegün izledi. Bir an geldi, daha fazla dayanamadı. Paris'e kaçtı. Uzun dönem New York'ta yaşadı. Ve yıllar sonra, filizlenen özgürlük hareketinin büyüsüne kapılıp yeniden anavatanına döndü. Ancak bir kez daha hüsrana uğradı. Yıllar sonra çiçek açan özgürlük tohumlarının yerini yine baskıya, yasaklara ve karanlığa bıraktığını gördü. Bu kez kaçmadı. Mücadele etmeye karar verdi. Ülkesinin ‘Kozmetik kraliçesi' haline geldi. Kozmetik Kraliçesi Vista Bavar'ın şu an yaşadığı hayat, bilinen İran'a ait izler taşımıyor. Havuzlu evinde, bize bikinisiyle poz verirken “Başınız derde girmesin” diye endişeleniyoruz.

İRANLI GÜZELLER ŞAŞIRTIYOR

Yanıtı net: Ne olacaksa olsun, umrumda değil...

Ofisinde de manzara aynı. Birbirinden çekici, bol makyajlı İranlı genç kızlar, gelişmiş bir Batı ülkesini aratmayan bir ortamda çalışıyor. Başlarından, saçlarını belli belirsiz örten, örtmekten çok şık bir aksesuar görevi üstlenen ipek şallar sarkıyor. Yüzler gülüyor. Vista, İranlı kadınların, açıkta kalan tek yerleri olan yüzlerine abartılı makyaj yaparak sisteme tepkilerini ve özgürlük çığlıklarını dışa vurduklarını söylüyor. Bu sessiz çığlık, Tahran'ın her köşesinde yüzümüze çarpıyor. Kozmetik ürünlerine yılda 2.1 milyar dolar harcıyorlar. Vista Bavar, Caprice adında bir kozmetik markasının yaratıcısı. Üretim İtalya ve Fransa’da yapılıyor, İran pazarında satılıyor. Konsepti son derece Batılı. Markanın tanıtımında kullanılan renklerden tutun da, ambalajına kadar her şey... Satış ve pazarlamada yalnızca kadınlar çalışıyor. İran’da çok makyaj yapan kadınlar, ahlak polisi tarafından uyarılabilir, polisin böyle bir yetkisi var. Ne de olsa, sistemin amacı dikkat çekmeyen ve mütevazı kadınlar yaratmak. Buna rağmen Tahran’da makyajsız kadına rastlamak neredeyse imkânsız. TBMA adlı özel bir araştırma şirketinin ortaya koyduğu rakamlara göre, İranlı kadınlar kozmetik ürünleri tüketiminde dünya 7’ncisi. Ülkede kozmetik ürünlerine yılda harcanan para 2.1 milyar dolar. Tahminlere göre her yıl 730 milyon dolarlık kozmetik ürün de kaçak yollarla ülkeye giriyor. Bu rakamlar tek başına, İran otoriteleri için rahatsızlık nedeni. Belirginleştirilen dudaklar, sürmeli gözler, Humeynist devrimin idealize ettiği Şii kadından elbette çok uzak. Tam da bu nedenle, İran’da kozmetik ürün pazarlamak nerdeyse imkansız. Devlet, kozmetik ürünlerin İran’a girişine ve kullanılmasına izin veriyor, ama makyaj yapmayan kadın sayısını kontrol altında tutmaya çalışmaya da devam ediyor.

Ev partisinde torba torba esrar

Uyuşturucu almak bu kadar kolay olunca, gençlerin kapalı kapılar ardında yasadışı olarak düzenledikleri ev partilerinin başlıca konuğu da çoğu zaman uyuşturucu ve uyarıcı maddeler oluyor. Bu ev partilerinden birindeyiz. Evin orta yerinde torba torba esrar duruyor. Sürekli çalan müzikler house ve trance tarzında. Esrar kullanımı bir tür ayin gibi, seremonyal bir hal almış. Orta boy yeşil bir elma seçiliyor. Tıpkı dolma yapar gibi içi oyuluyor. Elmanın alt kısmında küçük bir delik açılıyor. İçi tütün ve esrarla dolduruluyor. Elma böylece pipo gibi bir işlev görmeye başlıyor. Bu işlem için neden elmanın seçildiğini öğrenemiyorum, çünkü gençlerin hiçbiri anlamlı bir cümle kurabilecek durumda değil. Resmi rakamlara göre İran’da 4 milyon uyuşturucu bağımlısı var. 2 milyon kişi uyuşturucu alım satımıyla geçiniyor. Ülkenin bir komşusunun Afganistan olması, bu büyük rakamların ortaya çıkmasında etken, ama uzmanlara göre başka önemli etkenler de var. Doktorlara ve uyuşturucuyla mücadele eden derneklere göre, alkol tüketimi ve eğlence serbest bırakılsa uyuşturucu bu kadar korkunç boyutlara ulaşmaz.

Bu bir tür ‘helal şampanya’. Ananas ya da elma suyundan yapılıyor. Aynı şampanya gibi şişelenmiş olsa da, alkolsüz. Alkol yoksa neden şampanya formunda derseniz, aslında yanıtı basit: Ambiyans. Bazı eli yüzü düzgün restoranlarda, bu helal içecekler, şampanya gibi sunuluyor. Şişenin ağzı mantarla kapatıldığı için, garsonlar şampanya gibi patlatarak açabiliyor.

Gülmek isteyene ‘paralı özel kurs’

Bir araya toplanmış 15 kişi. Ortada fol yok yumurta yok, ama herkes çılgınca, dizlerini döve döve gülüyor. Bu insanlar nefes egzersizleri yoluyla gülebilmek için para ödüyor. Haftada bir toplanıyor. Kulağa İran’da garip gelmiyor. Çünkü bu ülkede gülmek aslında hiç de kolay değil. Majid Pezeşki, 5 yıl önce gülme yogası dediği yöntemi İran’a getirmiş. Yoganın her türlüsü gibi gülme yogası da, psikolojik ve fiziksel bir disipline dayanıyor. Geçen yıldan bu yana Pezeşki’nin kursuna katılanların sayısı iki katına çıkmış. Her cuma yapılan seanslara 15 ila 20 kişi katılıyor. Majid Pezeşki, gülmenin ruh sağlığı kadar iç organlara da son derece iyi geldiğinin altını çiziyor. Kursiyerlerin farklı farklı hikayeleri var. Kimisi bu kurs sayesinde sigarayı bırakmış, kimisi kilo vermiş, kimisi de sırt ve bel ağrılarını yenmiş. Gülmek bile siyasi. Kursiyerlerden Mitrah Saberi, çevirmen. “Hayatımız İran’da çok kısıtlı, bu durumda nasıl eğlenip güleceksiniz ki” diye soruyor. Ayda 400 dolar civarında kazandığını söylüyor, yani nefes almak için arada bir Dubai ya da Türkiye’ye gelme şansı yok. Gülebilmek için bu kursa ihtiyacı var.

Tez konusu oldu

Kursa araştırma amacıyla katılanlar da var. İsmini vermek istemeyenlerden biri, İranlı Amerikalılardan. Üniversitede sosyoloji doktorası yapıyor. Tez konusu, İran’da gülme kültürü. şu ana kadar yaptığı bilimsel gözlemle geldiği nokta, kursiyerlerin anlattıklarını doğrular nitelikte. “Devrimden bu yana gülme eyleminin git gide azaldığı yönünde gözlemim. Önce bir sistem değişimi, ardından 8 yıl süren İran-Irak savaşı, daha sonra Humeyni’nin ölümü. Tüm bu değişimler, toplum için travmalar silsilesi yaratmış ve gülme kültürünü ortadan kaldırmış. Hele ki devrimden bu yana kadınların gülmesi bir tabu.”

İran’da dans etmek, kadınların şarkı söylemesi kesinlikle yasak. Şarkı sözlerinde aşka, sevgiye dair sözler yer alamaz. Ama Omid Hajili bu yola baş koymuş, tüm kısıtlama ve yasaklara rağmen Tahran’da Latin müzik konseri verecek. İşte Şer’i sistemin göbeğinde verilen bir müzik mücadelesi.  Omid Hajili ve grubu için heyecan dorukta. Tahran’ın merkezindeki bir fast food restoranın bodrum katı. Onların her gün çalıştıkları stüdyo. Burada konserden bir gün önce son kez bir araya geliyorlar. Hip-hop’tan caza, İran’da değişik müzik türlerini icra eden pek çok grup var ama Omid’i farklı kılan, tamamıyla yasal yollardan mücadele vermesi. Diğer grupların ve müzisyenlerin aksine, yer altına inmeyi reddedip sisteme kendisini kabul ettirmeye çalışması. Albüm ve konser için talep edilen izinleri almak elbette hiç de kolay olmamış. Ama yine de o çalacak, Tahran dinleyecek.

İlk Latin pop albümü

“Şarkıcı değil, müzisyenim. Akademik olarak müzikle uğraşıyorum. Uzun yıllar klasik müzik üzerine çalıştım ama Latin müziği kalbimi çaldı. Hem vokalim hem trompet çalıyorum. Latin pop, İran için çok yeni. İki yıl önce ilk Latin pop albümüm çıktı. ‘Boom Boom’ adıyla. Aslına bakarsanız albümüm 10 yıl önce hazırdı ama yasal olarak çıkarabilmek için 6-7 yıl izin bekledim. Latin müzik çok hareketli bir tür ve dans bu müziğin ayrılmaz parçası. Fakat dans etmek İran’da yasak. İzin almak için çok direndim, belki benden sonra bu müziğin İran’da önü açılır.”

Seksi çağrıştırmamalı

Omid’in bu kadar uğraşması şaşırtıcı değil çünkü şarkı sözlerinden ezgilere kadar her şey son derece sıkı bir denetime tabi. Denetimleri yapan ise Erşad diye bilinen İslami Kültürün Korunması Bakanlığı: “En çok sözler kontrol ediliyor. Siyasi kavramlar kullanmak tamamen yasak. Seks, aşk ya da bu kavramları çağrıştıran kelimeleri kullanmak da yasak. Bu denetim sadece albüm çıkarırken değil, konserlerden önce de geçerli. İki yıl önce çıkardığım albümün konserini veriyorum, tüm şarkılarım yeniden kontrolden geçiyor. İnceleyen tek bir komite de yok üstüne üstlük. Bir komite sözleri, bir komite besteleri inceliyor. Bir kelime denetimcilerden birisine aşkı çağrıştırdı diye kesilebilir.”

Kendini tumalısın

Konserde en çok korkulan şey, gençlerin kendilerini tutamayıp dans etmeye başlaması. Bu bir felakete yol açabilir. İran otoritelerinin gözünde gençler çığırlarından çıkarsa, bu Latin müziğin ülkedeki sonu anlamına gelebilir: “Konser verirken dans etmeyi çok isterdim. Aslında konsere gelenlerin durumu daha da kötü. Latin melodilerine karşı koymak zor. Sadece müziğe eşlik etmek için alkış tutmak ve ellerini sallamak serbest.”