Abone Ol

Zıplamak Erdoğan'a Hakaret Sayıldı! Kadınlar Yargılanıyor

Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 8 Mart'ta düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü’nde zıplayan kadınlar Cumhurbaşkanı’na hakaretten hakim karşısına çıktı

Zıplamak Erdoğan'a Hakaret Sayıldı! Kadınlar Yargılanıyor

Cumhurbaşkanı’na hakaretten haklarında soruşturma açılan ve hâkim karşısına çıkarılan on binlerce kişinin arasına 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde zıplayan kadınlar da katıldı.

Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberine göre, Son yıllarda özellikle sosyal medya paylaşımları nedeniyle gündeme gelen “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlaması artık hayatın her alanında karşımıza çıkıyor.

Televizyon ekranlarında görüşlerini dile getiren sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, çay bahçesinde sohbet ederken yan masada oturanlar tarafından ihbar edilenler, kavga ettiği eşi tarafından şikâyet edilenler Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturma geçirip hâkim karşısına çıktılar. Bu suçlamaya en son maruz kalanlar 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde zıplayan kadınlar oldu.

Eylemde gözaltına alınan Çiçek Yaman, hukukçular Köksal Bayraktar ve Celal Ülgen, Cumhurbaşkanına hakaret suçunu değerlendi.

‘ERDOĞAN OLMAK İSTEMEMEK BİLE SUÇ

- ÇİÇEK YAMAN:Cumhurbaşkanına hakaret suçu aslında Türkiye’de siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen insanları bir biçimiyle devlet şiddetine maruz bırakmak için kullanılan bir kılıfa dönüştü.

Bu dosyada da suçlama tam olarak şöyle geçiyor: “8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde kitlenin, ‘Zıpla zıpla, zıplamayan Tayyip’tir!’ sloganı eşliğinde ritmik bir biçimde zıplaması.” Düşünün ki şu an bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan olmak istememek bile suç.

Hadi böyle bir şey yaptınız, ritme uygun zıplamak nasıl suç gerekçesi olabilir? Ortada bir suç falan da yok, bu durumun tamamı kadınlara gözdağı verme çabası. ‘Siz mücadelenizde ısrarcı olmaya devam ederseniz evlerinize kadar girer size rahat vermeyiz’ demeye çalışıyorlar.

‘CUMHURBAŞKANI’NA HAKARET’ SUÇU YOK

- KÖKSAL BAYRAKTAR:Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor, TBMM’de güvenoyu alamıyor, dilediği konuda kararname çıkarıyor. Eski anayasada var olan ‘Cumhurbaşkanı’nın partisi ile ilişiği kesilir’ şeklindeki cümle çıkarılmıştır. Cumhurbaşkanımız parti başkanıdır şu anda. Karşısına muhalefet organlarını alıyor. Siyasi hak yönünden irdelememiz lazım.

Bu nedenle “cumhurbaşkanına hakaret” basit bir vatandaşa hakaret gibi mütalaa edilmelidir. 11 ülkenin ceza kanununda doğrudan doğruya “cumhurbaşkanına hakaret” suçu yok. Türkiye’de neden insan hakları bu kadar yargının önüne düşürülüyor? AİHM’nin bu konudaki kararları daha da ilginçtir. AİHM, 14 Mart 2013 tarihinde verdiği Hervé Eon Fransa kararında, Sarkozy’ye karşı sövgü niteliğindeki sözleri düşünce özgürlüğü içinde mütalaa etmiş ve suç bulmamıştır.

Karara konu olayda, Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Laval’e yaptığı bir ziyarette gösteri yapan kalabalık içindeki bir kişinin havaya kaldırarak tuttuğu afişte yazılı “Defol git zavallı aptal”, “Defol salak herif” anlamlarına gelen cümlelerden ötürü Fransa’da verilen mahkûmiyet kararını, AİHM hak ihlali olarak nitelemiştir.

YARGIYI KOMİK DURUMA DÜŞÜRÜYORLAR

- CELAL ÜLGEN: Zıplayan kadınların “cumhurbaşkanına hakaret” ettikleri gerekçesi ile gözaltına alınmaları trajikomik bir olaydır. Buna gülüp geçiyoruz ama kimse yargıyı bu kadar komik duruma düşürme hakkına sahip değildir. Cumhurbaşkanı için mizah yoluyla yapılmış hafif sayılacak bir eleştirinin hakaret kapsamında soruşturmaya, gözaltına ve hatta tutuklamaya kadar götürülmesi nasıl bir hukuk reformu öngörüldüğünün açıkça anlatılmasıdır.

Siyasetçilere yapılan eleştirileri hakaret nedeniyle baskı altına almaya kalkmak, demokratik bir toplum üzerinde “düşünmeye ve düşünmeyi açıklama özgürlüğüne caydırıcı” bir etki yapar, ifade özgürlüğünün kullanılmasına karşı “soğutma efekti” yaratmasına neden olur. Yani eleştiriye, hatta siyasetçiye hakarete karşı yaptırım uygulanması ifade özgürlüğünün önünde otosansürü tetikleyen bir işlev görür ki bu demokrasiyi yok eder.