Yargıtay Hukuk Daireleri verdikleri çelişkili kararlarla konuyu daha da çıkmazlara sürüklerken, farklı zaman dilimleri içerisinde verilen farklı kararlar bu sorunun cevabını vermeyi daha zor bir hale getiriyor.
Türkiye’deki bu uygulamalar için gurbetçi vatandaşlarımızın kafasında da bir takım soru işaretleri oluşuyor. Nitekim yurtdışından Türkiye’deki tanıma tenfiz avukatı ve boşanma avukatlarını arayıp “Burdaki dava ile ilgili boşanma nedenlerini falan da oraya getirmeli miyim ?” gibi sorular avukatlara çok soruluyor. Aslında burada hiçbir şeye gerek yok. Avukatınızın sizden talep ettiği evrakları göndermeniz yeterli oluyor.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ise 2012/23195 E. 2013/698 K. Sayılı ve 21.01.2013 tarihli kararında bu konuya Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 189. Maddesinin 2. Ek’ini (“Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.”) neden göstererek gizli kamera kayıtlarının hukuksuz olarak elde edildiğini ve boşanma davalarında bu yüzden kullanılamayacağını söylüyor.
Fakat bu konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/2-703 E. 20112/70 K. Sayılı ve 15.02.2012 tarihli kararında ise, aile konutu içerisinde bireylerin eşlerinde bağımsız bir özel hayatı olmayacağı varsayılarak yalnızca aile konutu içerisinde gizli kamera ile elde edilen kamera kayıtlarının mahkemede delil olarak kullanılabileceği kabul ediliyor.
Aslında bu konu tam anlamıyla bir cevabın karşılığı olarak görünmüyor. Fakat Aile Mahkemelerinde görülen boşanma davalarında sadakatsizlik nedeniyle aile konutu içerisinde eşini ev içinde gizli kamera ile görüntüleyen eş mahkemede haklı olarak görülebiliyor. Boşanma davalarında boşanma nedeni olarak görülen sadakatsizlik konusu ciddi bir ispat yükümlülüğü gerektirdiğinden gizli kamera kayıtlarının mahkeme nezdinde karşılığı evet olabiliyor.
Neticeye gelecek olursak, Yargıtay ev içerisinde çekilen gizli kamera kayıtlarını her zaman olmasa da çoğu zaman boşanma davalarında delil olarak kabul edebiliyor. Bunun için aranan şart ise elde edilen görüntülerin ailenin birlikte yaşadığı ev ve elde edilen görüntülerin kurgu olup olmadığı. Buna göre elde edilen kamera kayıtları delil olarak sayılabiliyor ya da reddediliyor.