Gözde Hanım, ‘Gönül Güçlü’ karakteri bir ekran fenomeni haline geldi. Diziyi izleyen herkes tarafından çok seviliyor Gönül. Neler söylemek istersiniz rolünüzle ilgili?
Gönül, “Sadakatsiz”de olayların akışında kilit karakterlerden biri. Çoğunlukla kızılan, eleştirilen bir motif olsa da izleyiciye gerçek göründüğünü düşünüyorum. Daha önce canlandırdığım karakterlerden de oldukça farklı. Bu nedenle hem onu oynamaktan hem de izleyicinin onunla kurduğu ilişkiden çok keyif alıyorum.
Gönül hem anaç bir kadın hem de baskın, dominant bir karakter. Siz gerçek hayatta nasılsınız? Benziyor musunuz Gönül’e?
Gönül görünüşte çok baskın bir karakter, doğru. Ben bunu onun yaşamla mücadele etme biçimi olarak yorumluyorum. Hayatının merkezine ailesini koymuş ve onların iyiliğini, mutluluğunu görev edinmiş. Sürekli aslında kontrol edemeyeceği durumları kontrol etme baskısıyla yaşıyor. Yani aslında baskın ve güçlü durmak, öyle görünmek zorunda olduğuna inanıyor. Ancak bir yönüyle de anaç, kırılgan, kimsenin gerçek anlamda kötülüğünü istemeyecek, muzip ve eğlenceli bir karakter.
İzleyici ilk bölümlerde onun bu özelliklerini çok hissedemedi ama zamanla kendini ele verdiği, kırılganlığının ve aslında bir bakıma yalnızlığının su yüzüne çıktığı anlar oldu. Baskınlık da değil aslında, gayet toksik bir durum Gönül’ün hali. Kendi kendini zehirliyor. Gözde’nin durumu daha net.
Baskın olmam gerektiği durumlarda baskınım. Ancak bu kontrolsüzce, uzlaşmaya kapalı bir dominant olma hali değil. Kendimi, duygularımı ifade etmekten çekinmem. Bu konuda da iyiyimdir. Etrafımda olan biten her şeyi kontrol etmeye çalışmam ama insanlar hangi konuda ne düşündüğümü ve neye nasıl tepki vereceğimi bilir.
Sadakatsiz de neler bekliyor izleyiciyi
- Hikâyenin ritmi çok yüksek. Bu tempoda devam edecek. Heyecanlanmaya, şaşırmaya devam edeceğimizi net şekilde söyleyebilirim.
Set ortamı nasıl?
- Çok yoğun bir tempoda çalışıyoruz ama ilk günden beri herkes için çok keyifli ve sıcak bir çalışma ortamı var. İşini çok iyi yapan, iyi niyetli, yetenekli insanlarla çalışıyoruz. Bunu kendi açımdan büyük bir nimet olarak görüyorum.
Oyuncu arkadaşlarınız hakkında yorum yapmanızı istesem, neler söylersiniz?
Kamera önünde ve arkasında gerçekten çok iyi bir kadromuz var. Sadece mesleki yetkinlik yönünden değil, insani özellikler açısından da bundan daha iyisi olamazdı diye düşünüyorum ve bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Oyuncuların hepsi için söyleyebileceğim pek çok güzel şey var, ancak birini anlatsam diğerine haksızlık etmiş gibi olurum. Çok yetenekli ve tatlı insanlar. Hepsini çok seviyorum ve onlarla çalıştığım için mutluyum
Birçok dizide rol aldınız. Senaryosunu yazdığınız bir kısa film projeniz de var. Gündeminizde hayata geçirmek istediğiniz bir proje ya da yazdığınız yeni bir senaryo var mı?
- “Sadakatsiz” çok yoğun tempoda çalıştığımız bir proje. Şu an zamanımın ve enerjimin önemli bir kısmını diziye veriyorum doğal olarak. Ancak yazmak da en az oyunculuk kadar keyif aldığım bir uğraş. Çok uzun zamandır hikâyeler ve senaryolar yazıyorum. Yazdıklarımıinsanlara sunma hedefim de var, ancak bunun için yeterli zaman ve enerjiyi ayırmak istiyorum. Kolay beğenen bir insan değilim. Kendi ürettiğim işler söz konusu olunca daha da müşkülpesent oluyorum. İçime sinmesi gerekiyor. Diğer taraftan yazar arkadaşlarım beni cesaretlendiriyor. Önümüzdeki yıl üzerinde çalıştığım bazı projeleri beğeniye sunabilirim. Ben de heyecanla bekliyorum.
Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü mezunusunuz. Tiyatrodan uzaklaştınız mı, yoksa bir çalışmanız olacak mı?
- Tiyatroyu hep çok severek ve keyif alarak yaptım. Bu mesleğe yönelmemin temel nedeni, sahnede olma arzusuydu. Tiyatroyla gönül bağım hiç kopmadı, aksine uzak kaldıkça daha da güçlendi. Çok istememe rağmen uzun zamandır maalesef sahnede olamadım. Kavuşmayı gerçekten çok istiyorum. Şu anda mevcut bir proje yok ama ilk fırsatta tiyatro sahnesine döneceğim. Bu gerçekleşirse ilk provada mutluluktan ağlayabilirim bile. Bilen bilir, sahne tozunun duygusu bambaşkadır.