Bir dönemin Diyarbakır Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Avcı, itirafçıların yargılandığı mahkemeye verdiği ifadede JİTEM'in eylemlerini anlattı ve "Bunlar üstlerinin bilgisi ve denetimi dahilindeydi" dedi. Avcı, Vedat Aydın cinayetine ilişkin de önemli bilgiler verdi. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, önceki görev yeri olan Edirne'den ayrılmadan kısa bir süre önce Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden JİTEM davasında talimatla verdiği ifadede JİTEM ile ilgili çarpıcı bilgiler verdi. Avcı, Edirde 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 18 Haziran'da verdiği ifadede mahkeme heyeti ile müdahil avukatı Tahir Elçi'nin yazılı olarak gönderdiği soruları yanıtladı. 1984 ile 1992 arasında Diyarbakır Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığını belirten Avcı, OHAL Valisi tarafından itirafçıların hukuki, ailevi sorunlarıyla ilgilinmek üzere görevlendirildiğini ve bu yüzden sık sık cezaevine giderek itirafçılarla görüştüğünü söyledi. O dönem cezaevinde 40 civarında itirafçı olduğunu belirten Avcı, Binbaşı Cem Ersever ile itirafçılar İbrahim Babat, Adil Timurtaş, Recep Tiril ve 5-10 kişilik bir ekiple birlikte çalıştıkları bilgisini verdi. Avcı ifadesinde şunları söyledi:
Komutanlıklarda JiTEM tabelası vardı
"Bölgede JİTEM adına yasa dışı olarak öldürme, kaçırma gibi bir kısım faaliyetlerin, bu işleri yapan kişilerin üstlerinin denetimi ve bilgisi dahilinde olmadan işlenmesi söz konusu olamaz. Ancak doğrudan üstlerinin bilgi ve talimatı bulunduğuna dair de somut bir bilgim yoktur. Ancak bu kişiler eylemleri sonrası korunup kollandığına göre eylemlerden üstlerinin bilgisi olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür. Bölgede birçok güvenlik görevlisi tarafından söz konusu davranış tarzları, kabul gören bir davranış tarzıydı." JİTEM kurucusu ve üyeleri olan Arif Doğan, Cem Ersever, Aytekin Özer'le tanıştırıldığını anlatan Avcı, JİTEM kurulduktan sonra başlayan PKK karşıtı eylemlerin JİTEM tarafından yapıldığı kanaatine vardıklarını anlattı. Avcı, varlığı uzun süre devlet tarafından kabul edilmeyen JİTEM'in varlığını "Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanlığı içerisinde ve Diyarbakır Alay Komutanlığı içerisinde tahsis edilen yerlerde JİTEM levhaları bulunmaktaydı. Bu şahıslar ilde yapılan asayiş değerlendirmelerine JİTEM komutanlığı görevlileri sıfatıyla katılmaktaydılar" sözleriyle anlattı. Veli Küçük'ün Jandarma Genel Komutanlığı'nda karargahta olduğunu ve JİTEM'in ona bağlı olarak bölge ve Diyarbakır'da teşkilatlandırıldığını duyduğunu söyleyen Avcı, "Korgeneral Hikmet Köksal Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanıyken tüm birlikler ona bağlı olduğu gibi JİTEM de ona bağlıydı" dedi. Avcı, Ergenekon sanığı Arif Doğan'ın, Cem Ersever'in komutanı olmasına rağmen JİTEM'de Ersever'den daha geri bir konumda olduğunu da kaydetti.
Ekibi yoldan çekip Vedat Aydın'ı kaçırdılar
Avcı, bölgedeki ilk önemli faili meçhul cinayet olan HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın öldürülmesine ilişkin de çarpıcı bir detay aktardı. Avcı, soruşturmayı yapan Susurluk kazasında ölen dönemin Diyarbakır Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ'ın bu cinayetle ilgili polislerle yaptığı bir değerlendirmeye şahit olduğunu söyledi: "Ergani'de yol kontrolü yapan bir trafik ekibi olay öncesinde yoldan çekildi ve böylece Vedat Aydın'ın cesedini taşıyanlar Maden tarafına sorunsuz geçti." Avcı, JİTEM ortaya çıktıktan sonra öldürme ve kundaklama eylemlerinde artış görüldüğünü belirterek "Ersever ekibinin yapmış olabileceğini tahmin ettiğim Baro Başkanının arabasına bomba konulması, Yeni Ülke Gazetesi'nin yakılması ve Aydınlık ya da ona benzer bir derginin basılarak bir kişinin öldürülmesi ve Vedat Aydın'ın öldürülmesi olaylarıdır" dedi.
Bölgeyi sarsan cinayet
Avcı'nın önemli bilgiler verdiği Vedat Aydın cinayeti Güneydoğu'da işlenen ilk önemli faili meçhul cinayetti. Aynı zamanda avukat olan HEP il Başkanı Aydın'ı 5 Temmuz 1991'de kendilerini polis olarak tanıtan kişiler gece evinden alarak kaçırmışlar ve Aydın'ın cesedi 5 gün sonra Maden ilçesi yakınlarında bulunmuştu. Cinayet Diyarbakır'da büyük olaylara neden olmuş, cenazeye yaklaşık yüzbin kişi katılmıştı. Cenazede açılan ateş sonucu 3 kişi ölmüştü.
'HADEP'e bir şey yapacağım'
İtirafçı Abdulkadir Aygan'ı da Cem Ersever'in yanında gördüğünü anlatan Avcı, Ersever ve Aygan'ın birkaç kişi ile birlikte kendisine gelerek açlık grevi yapılan HADEP binası için 'bir şeyler düşündüklerini, polislere zarar gelmemisi için oradan çekmeleri gerektiğini'söylediğini anlattı. Avcı, "Ben de yaptıkları şeyin ve izledikleri yöntemin yanlış olduğunu bir saat kendisine anlattım. Cem Ersever bana 'Boğazına kadar bu işe battığını, yardım edeceksen söyle, etmeyeceksen karışma, benim bu saatten sonra geri duracak halim yok' dedi. HADEP binasına bir şey yapılmasına engel oldum" dedi.
Hapis yatan emniyet müdürü
Kamuoyu polis şefi Hanefi Avcı'nın adını Susurluk kazasının ardından yaptığı açıklamalarla duydu. Şubat 1997'de TBMM Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu'nda, terörle mücadele için MİT'te Mehmet Eymür'ün liderliğinde ülkücü mafya diye anılan kişilerden, Emniyet'te Mehmet Ağar, Korkut Eken ve İbrahim Şahin liderliğinde özel harekatçı Polisler ile Jandarma'da Ahmet Cem Ersever liderliğinde itirafçılardan oluşturulan organizasyonların daha sonra çete halini aldığını iddia etti. Siyaset Meydanı programında MİT'in telefonlarını deşifre ettiği gerekçesi ile yargılandı ve bir süre devletin gizli bilgilerini açıklamak suçundan hapis yattı. Danıştay kararıyla Emniyet'teki görevine geri dönen Avcı, 2003'te Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na getirildi. Son kararnameyle Eskişehir Emniyet Müdürü oldu.
1999'da açılan en önemli JİTEM davası
Avcı'nın ifade verdiği JİTEM davası kapatılan Diyarbakır DGM Başsavcılığı'nca 1999'da açıldı. İddianamede bölgedeki birçok cinayet, bombalama ve suikastın, dönemin rütbeli komutanlarının emri veya bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği öne sürüldü. JİTEM elamanları Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Abdulkadir Aygan, Hayrettin Toka, Fethi Çetin, Hacı Hasan (İbrahim Babat), Adil Timurtaş, Recip Tiril, Mehmet Zahir Karadeniz, Lokman Gündüz ve Faysal Şanlı hakkında "çete kurarak birden fazla kişiyi öldürmek ve patlayıcı madde atmak" suçlarından ömür boyu hapis istemiyle dava açılmıştı. Davayı ilk olarak inceleyen kapatılan Diyarbakır DGM, dosyada görevsizlik kararı vererek, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. 3. Ağır Ceza Mahkemesi 2006'da görevsizlik kararıyla dosyayı Diyarbakır 7. Kolordu Askeri Mahkemesi'ne göndermiş, bu mahkeme de görevsiz olduğunu belirtince Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla davaya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam kararı alınmıştı.
İtirafçı Babat'ı Arif Doğan koruyordu
Avcı, itirafçı İbrahim Babat'ı geçtiğimiz günlerde Ergenekon davasından sağlık nedenleriyle tahliye edilen emekli Albay Arif Doğan'ın koruduğunu da söyledi: "Babat çek senet tahsilatı işine girmiş. Kadıköy'de para anlaşmazlığı nedeniyle çıkan çatışmada iki kişi yaralanınca Babat firar etmiş. O tarihlerde Yalova Alay Komutanı olan JİTEM'ci Albay Arif Doğan ile irtibatını sürdürmüş. Sinan Yaşar isimli JİTEM Ege sorumlusu, subay ve astsubaylarla tahsilat işlerine girmişler. Arif Doğan, Babat'a hoşgörülü davranılması için yardım istedi. Bu işlerin peşinde olmamasını söyledim. Kadıköy Emniyeti'nde müdür seviyesinde birisiyle irtibata geçebileceğini kaydettim. Doğan, bu kişiyle irtibata geçtikten sonra Kaleşnikof tüfeğiyle birlikte Babat'ı teslim etti."