İşte Uçankuş.com'da yer alan haber;
“Gülbengate” skandalında 27. güne gelindi.
Haberin ilk haftasında bile “Hala mı Gülben?..” diyenler yanıldı!..
Çünkü konu o kadar geniş, çok mağduru olan ve o kadar çok kişiyi etkilediği ortaya çıktı ki, en az “100 gün”ü bulacak gibi bir hikayeye döndü.
ESAS KONU GÜLBEN ERGEN İLE EVLİ İŞ ADAMI TOLGA DUĞLES’Tİ AMA!..
Aslında konu en başta Gülben Ergen’in İzmirli evli iş adamı Tolga Duğles’le olan beraberliğiydi ama…
18 Eylül sonrasında yine UçanKuş TV’nin bulduğu, Gülben Ergen-Tolga Duğlesbirlikteliğinin çok daha eskiye dayandığını kanıtlayan “okul açılışı” videosu da ortaya çıkınca bütün gözler eski eşi Erhan Çelik’e döndü.
Çünkü görüntüler Erhan Çelik-Gülben Ergen boşanmasından (7 Aralık) 7 ay önceye aitti. (21 Nisan)
Sonrasında bir erkek için en zor olanı yaptı Erhan Çelik ve itiraf etti:
“Ben aldatıldım”…
Detay vermek istemedi, hiç konuşmadı ama hep boşanırken söylediği sözü hatırlattı:
“Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi güzel bir özelliği vardır”
Aralık 2016’da ettiği laf, 9 ay sonra adeta gerçekleri doğurmuştu!..
Bu gümbürtüde yine Tolga Duğles olayı ikinci plana düştü bir an ama unutulmadı tabi ki…
Gülben Ergen ise Tolga konusunu unutturmak, hiç konuşmamak istiyordu.
Bu arada yine UçanKuş TV kameraları, bir seyahat dönüşü havalimanında karşıladı Gülben Ergen’i ve direkt sordu Tolga Duğles’i…
Aslında inkar edebilir, konuyu da kapatabilirdi ama yapmadı… Yalanlamayarak, adeta arkasında durdu!..
Zaman geçti düne gelindi. Bir benzerini yaptı…
SEDA SAYAN BÜYÜK FIRSATI KAÇIRDI, GÜLBEN’SE KENDİ KALESİNE GOL ATTI!..
Dün Seda Sayan’ın programına bağlandı(çünkü konu artık magazin programlarından çıkıp kadın programlarına kadar gitmişti) ama yayında varsa-yoksa eski eşi Erhan Çelik’i konuştu. Tolga’dan “tık” yok!.. (Zaten Mesut Yar da bugünkü yazısında kibarca bunu vurgulamış, konunun aslında bu olmadığını ve iddia edilen otomobil olayının çok ufak kaldığını)
Bu arada Seda Sayan da gereksiz bir yara aldı…
Yılların yapımcısı Seda Sayan, belli ki program öncesi, 26 gündür manşet olduğu Tolga Duğles’i sormama, sadece resmi ilişkisi görünen Erhan Çelik’i sorma konusunda “söz” vermişti Gülben’e…
Ama daha da kötü oldu Gülben Ergen için…
Hatta Seda Sayan için de…
Artık sosyal medya var!..
Durumlar eskisi gibi değil…
Halk büyük tepki gösterdi bu duruma…
Gülben Ergen’i son derece samimiyetsiz buldu.
26 gündür manşet olduğu adam hiç “yaşamıyormuş” gibi davranılması, konunun kapanmasına değil daha da büyümesine neden oldu.
Seda Sayan da yayından sonra o kadar çok tepki aldı ki, her haberinin arkasında duran, soruları, yorumları Seda Sayan, bu kez çaresiz sosyal medya hesaplarını yorumlara kapamak zorunda kaldı!..
Ancak, olaya “günübirlik” bakarsak… Seda Sayan, dün Gülbengate olayını işleyerek izlenme payını AB’de 13.47’ye çıkardı(22.sırada) ve bu kadarla da kalmadı; aynı saat diliminde yayın yapan rakibi Esra Erol’u da geçmeyi başardı.(Esra Erol 27. Ve 10.64 share) Yani sonuç şuydu; gerçek hikaye, o tarz programlardaki zorlama sanal hikayelerden kesinlikle öndeydi. Ve az önce dikkat ederseniz “günü birlik” diye bir ifade kullandık!.. Çünkü… Ya Seda Sayan, (hadi ciddiyetle sıkıştırmayı da bir kenara bırakalım, kendi tarzıyla da olsa) “Yaa Gülben ne bu Tolga molga ya, niye senle uğraşıyorlar be!..” falan bile deseydi, diyebilseydi, o zaman herkes Seda Sayan’ı tebrik eder, “Müthiş gazetecilik yaptı, tam bu durumda Gülben’i çıkardı” der ve bugün aldığı rating “günübirlik”te de kalmazdı!.. Bu önemli bir gazetecilik başarısı kabul edilir ve sonrasında da bu ratingin devamı gelir, Esra Erol’un hep önünde olabilirdi. Ama bizce bu fırsatı kaçırdı!.. Show TV için de hoş olmadı tabi…
Ve görüldüğü gibi Gülben Ergen, Tolga Duğles’i konuşmak yerine, es geçip(inkar da etmeden) eski eşleri Erhan Çelik ve Mustafa Erdoğan’ı sürekli gündeme getirince, dikkatler Erhan Çelik’ten sonra bu kez Mustafa Erdoğan’a döndü.
ERHAN ÇELİK’İN YAŞADIĞINI(!) MUSTAFA ERDOĞAN DA MI YAŞADI?
Gülben Ergen, belli ki Tolga Duğles’in sonuna kadar arkasında duruyor.
Ne onunla ilgili sorulara yanıt veriyor, ne reddediyor, sadece “Konuşmayacağım”diyor ve katıldığı canlı bağlantılarda ise Tolga Duğles adeta “ölmüş” gibi davranıyor.
İşte bu ortamda…
Erhan Çelik’in yaşadıklarını bir önceki eşi Mustafa Erdoğan’ın da yaşadığı iddia edildi.
Aslında Mustafa Erdoğan’la evlilik döneminde gazetelere manşet olmuş bir haberdi.
Ama bir tane bile görüntü-video yoktu.
Belli belirsiz bir fotoğraf, adamın bile kim olduğu anlaşılamayan haber çıkmıştı. Gülben Ergen de o zaman sağlıklı bir fotoğraf ve video hiç olmadığı için “O zaten benim şoförüm” deyip geçiştirmişti!..
Şimdi bunu hatırlayan gazeteciler ve TV yorumcuları, Tolga Duğles’i adeta“gömmeye” ve eski eşlerini gündeme getirmeye çalışan Gülben Ergen için daha da kötü sonuçlar vermeye başladı.
O haberler hatırlatılıp, Gülben Ergen, Mustafa Erdoğan’ı spor hocası Serkan Sakallıoğlu’yla aldattığı ve hatta Beyaz TV’de ise Nihat Doğan Mustafa Erdoğan’ın, meşhur spor hocasını otoparkta dövdüğünü bile iddia etti. (Bıçaklanan otomobilin olduğu otopark!.. Otopark da meşhur oldu bu aradaJ)
Gülben Ergen, bu konuları “hiç” duymamış gibi yapıp “Mustafa Erdoğan’ın tümden yanında olduğunu anlattı Show TV’de…
Bu arada Star TV’de de olay her yönüyle işleniyor her sabah..
Yani UçanKuş TV’nin haberi artık her yerde…
YA SERKAN SAKALLIOĞLU’YLA GÖRÜNTÜLER ORTAYA ÇIKARSA!
Üstteki konuyu da hemen es geçmemek lazım Gülben Ergen gibi!..
Gülben Ergen, meşhur spor hocası Serkan konusunu ve haberleri hiç duymamış gibi yapıyor.
Çünkü tek bir görüntü yok.
Ama ya çıkarsa!..
Çünkü artık insanlar her yerde fotoğraf-video çekiyor ve ya sosyal medyasından paylaşıyor, ya da medyaya gönderiyor.
Ama bu konuda müthiş bir özgüveni var Gülben Ergen’in…
Mustafa Erdoğan da sessizliğini koruyor.
Şu ana kadar(hiçbir video olmadığı için) böyle bir spor hocası hiç yaşanmamış, varolmamış gibi davranıyorlar!..
BİR ERKEK İÇİN ALDATILDIĞINI İTİRAF ETMEK ÇOK ZOR!
Ve olaylara genel olarak bakarsak, aslında Erhan Çelik de boşandığı zaman “aldatıldığını” açıklamamıştı.
Kolay değil, hele de bir erkek için…
Ancak çıkan görüntülerin tarihleri de net belli olunca, mecbur kaldı ve “aldatıldığını” açıkladı.
Zaten o görüntülerden sonra yalanlayacak bir hali de yoktu ama yine de bir erkeğin, böyle dürüstçe, açıkça çıkıp bunu itiraf etmesi de gerçekten zor… Bunun da farkındayız.
Şimdi benzer bir kaderin beklediği söyleniyor, Mustafa Erdoğan için…
Mustafa Erdoğan’ın boşanması da “giz”lerle doluydu.
Hatta hep Mustafa Erdoğan’ın aldatma dedikoduları yayılmıştı. (Zaten son dönemlerde adı çıktığı kızlar da bu konuda Erdoğan’ın çapkın bir erkek olduğunu gösteriyor. Detaya girmeyeceğiz, çünkü şimdiki konumuz dışı)
Ama o dönemler, açılıp-kapanan, ispatlanamayan, görüntüsü olmayan bir spor hocası efsanesi yayılmıştı.
Hatta pek ne olduğu anlaşılamayan bir fotoğraf çıkmış, ama teşhis edilemeyecek bir fotoğraf olduğu için hiç kimse üstüne gidememişti. Video-görüntü ise hiç yoktu.
Ama yok demek, hiç olmayacak, ortaya çıkmayacak demek değil…
Ancak ya çıkarsa!..
Bu sefer de gündemin bir numarası’na(Tolga Duğles’in geçici olarak yerine) Mustafa Erdoğan oturur mu, artık bilemiyoruz!..
GÜLBEN ERGEN, HAYATINDA İLK DEFA BU KADAR YANLIŞ STRATEJİYLE BU KADAR KÖTÜ BİR DURUMA DÜŞTÜ!.
Gülben Ergen hakikaten kötü durumda…
“Bir insan ne yaparsa kendine yaparmış” misali!..
Ancak bazı kişiler diyor ki, “Ona eski malum(!) olayda bile bir şey olmadı!.. Haklı çıkarır kendini!..” (Zaten daha da bir şey olacağı yok, olan oldu zaten)
O durumla, şimdiki durumları karıştırmamak gerek…
O zaman mağdurdu, Türk halkı da her zaman mağdurun yanındadır.
Şimdi se tam tersi Gülben’in yarattığı mağdur ve mağdureler var.
Tolga Duğles’in eşi, hele hele 8 yaşındaki kızı, Erhan Çelik ve hatta bir ara eskiden Gülben tarafından benzer olayları yaşamak durumunda kaldıkların anlatan Seren Serengil, Yeşim salkım gibi…
Yani durum çok farklı…
Çok ama çok yanlış bir strateji yaptı Gülben Ergen…
Videolar çıkıyor, görüntüler çıkıyor, tarihler net belli oluyor ama o hala güya duymayıp, görmeyip(!) devamlı eski eşlerini konuşuyor!..
Ama bakın sosyal medyaya, herkes “Sen bize Tolga’yı anlat Gülben” diye yazıyor!..
GÜLBEN ERGEN ASLINDA BİR CÜMLEYLE KENDİNİ KURTARABİLİRDİ!..
Gülben Ergen çıkıp, “Evet ben bir hata yaptım, ama ne yapayım. Kendimi mi öldüreyim. Üç tane çocuğum var, onlar için ayakta kalmak zorundayım” deseydi, bu konu çoktan kapanırdı.
Ne sosyal medya, ne magazin medyası, ne de kadın programları bu konuyu bu kadar deşmezdi ve bu kadar olağanüstü ve şok edici gerçekler de ortaya çıkmazdı.
O başka, yanlış bir yolu seçti.
Medya’nın neredeyse tüm patronlarını arayıp, aratıp konuyu kapattırmaya çalıştı.
(Bizim patron Can Tanrıyar bile arandı ama aldığı cevap sadece “Size kamera da göndermiş arkadaşlar, keşke orada yok deyip kapatsaydınız konuyu, artık ben ne yapabilirim ki…” olmuş)
BU OLAY YAKINDA YA FİLM OLUR YA DA DİZİ!..
Gülbengate skandalını Türkiye’de, hatta Amerika’da dizi film yapmak isteyen, düşünen, planlayan yapımcılar duyduk.
Gerçekten olağanüstü bir fikir…(Aslında biz de eskiden yaptığımız Kördüğüm gibi bir dizi de yapabilriz!..)
Çok çok ilgili duyulacağı da kesin…
Haberleri bu kadar TV’de rating rekorları kırarken, (Açıkçası UçanKuş TV inanılmaz yüksek izlenme oranlarına ulaştı, internet sitesi de sürekli olarak milyonlarca kez tıklanmaya başladı), finalin de merakla beklendiği kesin…
Ve şu son parantez içinde yazdığımız not da bizimle ilgili bir gerçeği anlatıyor:
Evet, biz sadece haber üretmek için bu olayın peşindeyiz. Toplumsal bir vaka var ortada ve gerçekten de büyük bir ilgiyle izleniyor. Yani biz hiçbir şekilde taraf değiliz ama siz kendinizi bizim yerinize koyun. Halkın bu kadar izlemek istediği haberlere arkanızı dönebilir ya da başınızı kuma sokabilir miydiniz?.. Ayrıca birileri Türkiye’de bu tip ilişkileri normal gibi göstermeye çalışırken, tüm bunların yanlış olduğunu anlatmak da ayrı bir misyon bizim için… Bununla da gurur duyduğumuzu söyleyebiliriz.
SANSÜR İÇİN DELİ DİVANE UĞRAŞMAK NE KADAR DOĞRU!.. SANKİ ÇÖZÜMMÜŞ GİBİ!..
Bu arada maalesef Gülben Ergen’in seçtiği bir yanlış yol daha var.
Sürekli “sansür” için uğraşıyor.
Bu da baştan beri yazdığımız yanlış stratejinin sonucu…
Gerçek, kanıtlı, videolu ve fotoğraflarla haberler yapmasak, suçlanabiliriz ama hep delilli, belgeli…
Ancak buna rağmen birçok haberimize erişim yasağı aldırttı.(Çok uğraşıyor) Ama esas konuda, “haberler” konusunda tabi ki mahkemeler “sansür”e karşı çıktı ve başarılı olamadı. İşte tüm gelişmelerden o nedenle rahatça haberiniz olabiliyor, yazabiliyoruz çünkü…
Ama belli olmaz…
Diyelim, sansür konusunda, Anayasa’nın verdiği haklara rağmen başarılı oldu diyelim.
O zaman, haber yapmayacak mıyız?..
18 Eylül’den beri, Amerikan tarzı bir habercilikle (hikaye gibi ama reality şeklinde, belgeli ve devamını olağanüstü titiz takip ederek) gündemde tuttuğumuz bu konuda yakalayacağımız haberleri, biz de başka medya kuruluşlarına veririz. Diyelim bize bir sansür uygulayabilirse)
O da olmadı diyelim, unutuyor artık sosyal medya var.
Oraya veririz ama yine işimizi yapmaya devam ederiz.
Bu bizi üzmez, sadece hırs yaptırır ve gerçekleri su yüzüne çıkarmamız konusunda daha fazla hırslandırır bizi… Gazeteciliğimizi törpüler…
Kısacası gerçeklerin üstünü örtmeye çalışmak yerine, başka bir çıkış yolu bulmalı Gülben Ergen…
SÜREKLİ HER KONUDA ÇOCUKLARI KULLANMAK NE KADAR DOĞRU?..
Ve en kötüsü, en üzüldüğümüz konu ise; her ne olsa (Tolga’yla okul açılışı videosu çıksa, Tolga’yla kitap alırken görüntüleri ortaya dökülse, kaç kişi çıkıp şahit olsa, mağduriyetlerin anlatsa), buna karşılık sürekli çocuklarını kullanması çok ama çok sakıncalı… Üstüne yağmur damlasa “Benim üç çocuğum var” diyor neredeyse!.. Ama hava açtı “Çocuklarım var üstüme gelmeyin!.. Okul açılışına bile neden Tolga’yla gittin diye sor, yine çocuklar, çocuklar!.. Yok yok, annelik duygusu kadar yüce ve kutsal bir oluşum bu kadar ayaklar altına alınmamalı… Asla…
Çocuklar çok önemli çok…
Bu kadar dile pelesenk edilemez.
Her konuya sokulamaz!..
Bu yazının ortasında değimiz gibi, çocuk lafını bir kere kullanırsın, o da üstte yazdığımız gibi şöyle:
“Hata yaptım ama ne yapayım, kendimi mi öldüreyim. Üç tane çocuğum var, onlar için ayakta kalmalıyım. “ dersin, tüm sesleri kesersin… Ama insanları aptal yerine asla koyamazsın!..
ARTIK GÜLBEN SUSUYORSA, HERKES ÖĞRENDİ Kİ, “O OLAY” DOĞRU!..
Susmayı, kabul etme kavramına çeviren bir duruşu oldu artık…
Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendisiyle yapılan protokolü iptal etmesini bile görmezden geliyor, “Doğru mu?..” diye soranlara da aynı Tolga olayında yaptığı gibi cevap vermiyor!... Devlete ayıp olmasa onu bile inkar edecek!!! Yani yeni doğrulama şekli bu oldu!..
Ve herkesin güldüğü konuyla noktalayalım:
Konuyu, bir araba bıçaklanma olayına, araba cinayetine taşımaya çalışıyor. Yakında tarihe fail meçhul “araba cinayeti” diye geçecek, unutulmaz cinayetler serisinde yer bulacak neredeyse Bir “kanlı otopark” diye filmimiz çıkarsa yakında hiç şaşırmayacağız. Çünkü senaryolar o kadar sıkıştı ki, bu haberleri artık en çok senaristlerin okuduğu da kesin!..