Hülya Karabağlı- Medyafaresi.com Özel haber
TBMM Dilekçe Alt Komisyonu bünyesinde kurulan Obezite ile Mücadele Yöntemleri ve Cerrahi Uygulamalardaki Malpraktis İddialarının Araştırılması ve Alınabilecek Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyonu bugünkü toplantısında mide küçültme ameliyatı ile yakınları vefat eden ve komisyona dilekçe ile başvuran kişileri dinledi.
2018 yılında kız kardeşini bu ameliyatta kaybeden tesettür modacısı olarak bilinen Ümmügülsüm Elkhatroushi, komisyonda “Hiçbir şekilde gerçekten nefsi bir kızgınlıkla ya da bir doktordan öç almak gibi bir düşünceye hiç girmedim çünkü zaten olan olmuştu artık ve istediğim bundan sonraki kişilerin kurtulmasıydı, gerçekten tek gayem buydu” dedi.
Evlilik hazırlığı yapan kız kardeşinin iki yıl boyunca aynı doktorla 7 tane ameliyat geçirdiğini anlatan Ümmügülsüm, “Öyle bir şey vardı ki hangi doktora gitsek kimse artık dokunmak istemiyordu Hatice’ye çünkü bir enkaz var ortada, son yapan kişinin elinde kalırsa zaten suçlu olacak” diye konuştu.
Modacının komisyonda obeziteye karşı verdiği mücadelede hayatını kaybeden kardeşiyle ilgili anlattıkları şöyle:
DİLEKÇE SAHİBİ ÜMMÜGÜLSÜM ELKHATROUSHİ
Hiçbir şekilde gerçekten nefsî bir kızgınlıkla ya da bir doktordan öç almak gibi bir düşünceye hiç girmedim çünkü zaten olan olmuştu artık ve istediğim bundan son raki kişilerin kurtulmasıydı, gerçekten tek gayem buydu. Bu sebepten ben sadece İstanbul’da savcılığa bir suç duyurusunda bulundum ama tabii ki otopsi isteniyordu. Otopside, kardeşime tekrar bunları yapmayı gerçekten istemedim.
On beş, on altı gün çok zor bir yoğun bakım süreci geçirdi ve benim kardeşim 7 ameliyat geçirdi. İlk ameliyatta zaten delik deşikti bir daha otopsi ve böyle, hani avukatlar, işte o tarz şeylerle açıkçası baş edemedim psikolojik olarak ve size başvurdum, biliyorsunuz. O yüzden burası benim için çok önemli bir yer.
Kız kardeşim evlenmek üzereydi aslında; gelinliği hazırdı, evi hazırdı, her şeyi hazırdı, çok gençti yani yirmi altı yaşındaydı. Bir de, tabii bu anlamda da, onun gençliğiyle alakalı da çok yıprandık. Yirmi altı yaşındaydı, hep kilolu bir çocuktu yani Hatice hep kilolu bir çocuktu. 1.78 boyundaydı ve 120, 125 kilo civarındaydı. Daha sonrasında, karar verdiğinde ilk bana sordu.
Tabii ki bende -sizin gibi- çok tehlikeli olduğunu, çok zor bir süreç olduğunu söyledim. Ki Hatice’ye o zamana gelene kadar biz -annem de, babam dasürekli diyetisyenler, Türkiye’nin en iyi diyetisyenleri, en iyi kamplar, yurt dışı kampları hep bunları önerdik ama Hatice bir türlü başarılı olamıyordu.
“Yapamıyorum abla, izin vermezseniz de ben gizli olacağım.” dedi ve sonra biz onay verdik, tabii ki doktora güveniyorsunuz yani doktora güvenerek gidiyorsunuz ama ön tetkikleri bilmiyorsunuz.
Benim burada en önemli düşüncem ön tetkiklerin neler olduğu çünkü yurt dışında -bu ameliyatları araştırdığımda- iki ay, iki buçuk ay bazen altı ay ön tetkiklerin devam ederek; psikolojik olarak, uykusu olarak, uyku saatleri olarak, sigara kullanımı olarak beslenme uzmanlarıyla çok uzun zaman öncesinde araştırmalar yapılıyor ama burada, bugün karar verip yarın ameliyata alınıyor ve benim kız kardeşim üç yaşında yanlışlıkla bir kireç sökücü içmişti.
Kireç sökücü içtiğinde sanırım, burada, hasar kaldı ama biz bunu unuttuk açıkçısı çünkü bu, bize sorun çıkarmadı sadece biraz yemek yerken zorlanıyordu. Biz de tabii bunu doktora söylemeyi unuttuk açıkçası ama endoskopi yapmadı doktor. Ameliyat öncesi endoskopi yapmadığı için orada -boğaz, gırtlak kısmında- zaten bir daralma varmış, bunu da fark edemedik.
Hatice, ameliyat olduktan yedi ay sonra kaçak oldu. Evdeyken bembeyaz olup fenalaştı, ter bastı ve annemler -annemlerle yaşıyordu- onu ambulansla hastaneye kaldırdı. Orada, devlet hastanesinde diyorlar ki “Acilen ameliyata alınması lazım çünkü içerisi irin dolmuş, kaçak var.” ve bu kaçak aslında baya bir zamandır devam ediyormuş ama Hatice’nin bünyesi kuvvetli olduğu için bunu fark edememişiz. Hastaneye kaldırdık ve ilk o 7 ameliyatın 2’ncisinde Hatice o zaman Çorlu’daydı -hastane adı vermemizi istemediniz, pek aslında söylemek de istemiyorum- İstanbul’a sevk edildi.
DİLEKÇE SAHİBİ ÜMMÜGÜLSÜM ELKHATROUSHİ
Hemen arkasından 2’nci ameliyatını geçirdi. Biz hani, rahat bir nefes aldık zannettik ama bunun üzerine Hatice, iki yıl boyunca aynı doktoruyla 7 tane ameliyat geçirdi çünkü doktorla öyle bir ilişki kurmuştu ki: “Abla beni ondan başka kimse iyileştiremez.” diyordu.
Ben onu zorla, artık kolundan tutarak başka doktorlara götürdüm ama zaten o doktorlar da o doktoru tanıdığı için “Bunu o çözer, bunu Hasan çözer” dediler. Yani öyle bir şey vardı ki hangi doktora gitsek kimse artık dokunmak istemiyordu Hatice’ye çünkü bir enkaz var ortada, son yapan kişinin elinde kalırsa zaten suçlu olacak. Onlarda bir nevi haklı, hak veriyorum ama biz bir türlü bir şey bulamadık.
Yurt dışına götürmek istedik ama her geçen gün kötülüyordu. Stent takıp çıkarıyorlardı sürekli, deliğin kapanması için sürekli stent takılıp, stent çıkarılıyordu ve en sonuncu da sanırım ciğerine zarar verdiler, stenti çıkarıp takarken ve ameliyattan geldiğinde en son kan içinde geldi. Asistanlar vardı. Zaten doktorun telaşından anladım.
Yani gerçekten aklıselim olarak bakmaya başlamıştım artık hani, olacakları da biliyorduk, Hatice’de biliyordu “Abla ben artık ölüyorum, daha fazla olmayacak bunun da farkındayım ama yine de doktoruma bir şey yapma.” dedi bana.
Çok vicdanlı bir kızdı ve doktorla çok büyük bir bağ kurmuştu yani doktor onu evine götürüyordu, tabii olayları örtbas edebilmek için Hatice de sürekli engeldi bizim önümüzde yani annemle, babama “Hayır ellemeyeceksiniz, hiçbir şey yapmayacaksınız.” diyordu.
İki sene boyunca burasında, poşet taşımış bir kız kardeş var “Aman üzülmesin.” diye sürekli mücadele ediyorsunuz ve en sonda o ameliyattan çıkıp odaya getirildiğinde 2 gece odada kaldı.
Gece nişanlısı yanında kalıyordu sabah beni aradılar “Abla, Hatice yoğun bakıma kaldırıldı.” çünkü burasında bir damar yolu vardı, çocuk diyor ki: “Abla uykuluydum hani, damar yolu açıldığında mı bir sıkıntı, o damar yolunda mı bir sıkıntı oldu bilmiyoruz.” ve yatağa yığılıyor yoğun bakıma girdi on beş gün kaldı bir daha çıkamadı.
Tabii biz dışarıdan doktorlar getir dik yani profesörler getirdik, doktorlar getirdik, hastane bunu kabul etti çünkü başka bir çaresi de kalmadı ama kurtaramadık çünkü akciğerinde şişme oldu -dediğiniz gibi- balgam sorunları oldu, yoğun bakımda organlar artık dengesini kaybetmeye başladı yani şişti, o havayı çıkardılar falan artık bitmişti biliyorduk.
O süreçte sanki biz, hastaneye dava açacağız sanki biz bir şey yapacakmışız gibi bana ve aileme karşı -zaten babam gelemiyordu ağır şeker hastası olduğu için- hastanenin çok çirkinleştiği zamanlar oldu yani biz hiçbir hareket yapmamıştık o dönem aslında ama onlar o korkuyla bize karşı zor zamanlar yaşattılar ve sonrasında Hatice vefat etti.
Tabii ki çok zor bir süreç başladı. Evet, avukatlara gittim; evet, en iyi avukatları buldum ama çok zor bir süreçti ve ailem açıkçası daha fazla şey yapmak istemedi. Bir de bu otopsi olması bizi çok…
Hani, onun o kadar çok ameliyat geçirmesinden sonra zaten 1.78 boyunda 50 kilo kalmıştı o yüzden burası benim için çok önemli, sizlerin kararı ya da yapacağı önlemler gerçekten başkaları için çok önemli. Bir hevesle bu ameliyatı yapmak istiyorlar ama sizler belli kuralları koyarak engel olabilirsiniz yani tabii ki gerekiyorsa yapılmalı ama belli kurallar ve belli tetkikler çerçevesinde olmalı.