İşte, Gürses'in "İş eğlenceden çıktı... Tekrar bir saldırı ve tehdite dönüştü. Açıklamam aşağıda" sözleri ile paylaştığı açıklamanın tam metni:
Sevgili Twitter Camiası,
Dün gece yayında yaptığım bir hata, sabahtan beri sosyal medyada bir şakanın konusu olmuş durumda…
Doğrusu, ilk saatlerde ben de çok takılmadım, haklı eleştiri ve esprilerinize güldüm geçtim.
Aktardığım haberin bir mizah haber olduğunu anladığımda da zaten gereken müdahaleyi yaptım ve o bölüm hiçbir biçimde paylaşılmadı.
Ama anlıyorum ki mesele, ülkenin resmi kamu kurumlarını muhatap alacak kadar büyümüş vaziyette.
O kadar ki Sağlık Bakanlığı’na sorulmuş, açıklamalar manşet yapılmış!
Bizlerin ülkeyi yönetenlere ulaşma ve soru sorma şansımız olsa, doğrusu ben soru hakkımı başka konularda kullanmak isterdim.
Keşke, ülkedeki ekonomik sıkıntılar, kamu zararları, adalet krizleri ve kadın cinayetlerinden başlayarak siyasetçileri, gazetecileri, hatta hakkını savunan tek tek vatandaşlarımızı hedef alan şiddet iklimi ile ilgili yaptığımız haberler de en az bu kişisel hatam kadar ciddiye alınabilse…
Doğrudur. Ben bir hata yaptım.
Her gün düzenli olarak mobil sayfalardan okuduğum bir dijital gazetenin haberinin, bir mizah sayfası olduğunu fark etmedim.
Haklısınız, hastane ismine ve soyadına dahi “uyanamadım”.
Tam yayına girerken gördüm ve o anki refleksle bunu tek bir cümle olarak ifade ettim.
Bu hatam için tüm Halk TV izleyicilerinden, yayın konuğumdan, bu mizahı sayfasına taşıyan meslektaşlarımdan ve sizlerden özür dilerim.
Ama unutmayalım ki 5 saat süren o yayında ben yayın konuklarımla “duyulmasından hoşlanılmayan” sayısız “gerçek haberi” de konuştum, belgeleri ile ekrana getirdim.
Siz de biliyorsunuz ki benim bu hatam, ülkedeki gelir adaletsizliği, genç işsizliği, eğitim sorunları, siyasetin şiddeti sürekli körükleyen kutuplaştırıcı dili, ifade özgürlüğü sorunları ve suni gündemlerle karartılmış medya ortamı gerçeklerini değiştirmiyor…
O dev sorunlar olduğu yerde duruyor.
Bu ülke Kabataş Yalanı ile neredeyse bir iç çatışmanın eşiğinden döndü, her gün ele geçirilmiş ekranlarda sabahtan akşama algı operasyonları izliyoruz.
Hadi ben binlerce mesajınızda ifade ettiğiniz gibi “yalancıyım, trolüm, geri zekalıyım, salak bir gazeteciyim”.
Peki bu ülkede en sarsıcı gerçekleri haber yapan, araştırma dosyaları ile nasıl soyulduğumuzu anlatan, her biri belgelerle kanıtlanmış tuhaf ilişkileri kitaplaştıran gazeteciler, değerli meslektaşlarım neden yüzyıllarla yargılanıyor?
Neden hapse atılıyor, neden sürekli o “mizah olmayan saf gerçek” haberlere erişim engelleri getirilip, haber siteleri kapatılıyor, gazetelerine ilan şantajları yapılıyor, yayın lisansları engelleniyor, sürekli yersiz cezalar ödemek durumunda kalıyorlar ? Neden?
Ve birileri neden sosyal medyada o “gerçek haberleri” yaymayı değil de, bir mizah haberin hatalı paylaşımını yaymayı tercih ediyor ? Yoksa işlerine öylesi mi geliyor ?
Siyasetçiler ülkeyi ve toplumu bir araya getirip, sıkıntıları çözmek yerine, her gün yeni bir polemiğe sarılıyor.
Günde 2 kadının katledildiği, düşüncesini söyleyenlerin vatan hainliği ile suçlandığı ve aynı gün içinde 3 kişinin saldırıya uğradığı bir dönemde “bu şaka”yı gerçek sanmam çok da tuhaf değil.
Sosyal medyada, gazete sayfalarında, her gün bir kesime açıkça hakaret ediliyor, tehditler savruluyor.
Ve bir kişi de bu hakaretlerinden dolayı özür dilemiyor, karanlık ilişkilerin odağındaki isimlerin tehditlerine kimsenin sesi çıkmıyor !
Buradan ne ülkeye ne de kimseye bir çıkış olduğunu düşünmüyorum.
Ama ben, yine de umudumu koruyorum…
Eninde sonunda bu gerginlik bitecek, bu fırtına dinecek ve bugün yazılmayan, söylenmeyen tüm gerçekler ortaya çıkacaktır.
Özlem Gürses."