Başarılı sunucu kamera arkasında nasıl biri olduğunu anlattı.
Bu spor tutkunuz nereden geliyor?
Küçüklükten beri sporla hep iç içeyim. Karşıyaka Spor Kulübü‘nde basketbol oynuyordum. Genç yıldızlarda lisanslı oyuncuydum. Oradan bir spor bilinci oturdu. Aslında spora ilk yelkenle başladım diyebilirim. Daha sonra hayatımda hep tenis oldu. Hep dediğim bir şey vardır; eğer yarışmaya katılmasaydım profesyonel bir sporcu olmayı çok isterdim. Mesela bir atlet olmayı çok isterdim. Hala olimpiyatları izlerken hüngür hüngür ağlarım o kadar kalbime dokunur orada kazanılan başarılar. Sağlıklı yaşlanmaya yönelik bilinç artıkça ister istemez bu döngü içinde spor yapmak daha çok kolaylaştı. Belgrat Ormanı‘nda koşmayı seviyorum orası kurtarılmış bölge. Umarım öyle kalır. Spor yapma bilinci sonradan edindiğim bir şey olmadı. Bu benim gerçekten yaşam şeklimdi. Babamdan dolayı hep spor ortamında büyüdüm. Hiçbir şey yapamazsam paten kayardım.
Hala kayıyor musunuz?
Hala kayıyorum. Bundan biraz çekiniyorum ve utanıyorum ama yurt dışına çıktığımda en çok yaşlı insanların paten kaymasına çok imreniyorum. Çünkü burada biraz komik kaçıyor. Mesela hiç unutmam, Los Angeles’ta tenis eteği, tenis şapkası giymiş 70’lerinde bir hanım patenle geldi ATM’nin önünde bir duruş yaptı parasını çekti gitti. Emre onu gösterip “Bak senin yaşlılığın” dedi. Patenlerim hala vardır ama ne yazık ki Türkiye’de kayacak yer yok.
"İnsanlarla yeni tanıştıysam havadan sudan kolayca konuşamam. Bir konu başlığı altında bilgimi paylaşacağım şekilde konuşmaya girerim."
Temposu yüksek sporları severim
Beslenme programınız nasıl?
Çok uzun zamandır ekmek, makarna ve pilavdan sakınıyorum. Şeker hiç kullanmıyorum. Sebze ağırlıklı besleniyorum. Günün hafif öğününü akşam olarak belirledim. Protein çok aldığımda daha güzel zayıflıyorum. Suya mutlaka limon dilimleri koyuyorum.
Her gün spor yapıyor musunuz? Hangi sporlarla ilgileniyorsunuz?
Haftada beş günü amaçlıyorum. Ama bazen çok yoğun oluyorum beşi bulamıyorum. Ama eve daha yakın bir kulübe üye oldum. Sanırım İstanbul’daki bütün spor kulüplerine üyeyim. İstanbul’dak tümi kulüpleri ve hocaları tanırım. İster istemez zaman içinde böyle bir bilinç oluştu. Bu aralar dengeli spor yapıyorum. Eğer hocayla değilsem kardiyo yapıyorum. Koşu bana pek fazla hitap etmiyor. İyi bir koşucu değilim. Ama tempolu yürümeyi ve kick boksu seviyorum. Hareketli ve hemen kavrayabileceğim sporları yaparım. Mesela pilateste çok sıkılıyorum, yogayı hiç denemedim bile. Bana fazla huzurlu geliyor.
"Show Haber olarak, ekibizim sayesinde başarıya elimiz değidi. Çok değerli kişilerle çalışıyoruz. En iyi muhabirlere ve editörler sahibiz."
Yeni nesillere iyi örneğiz
Spor yaparak zamanı da geriye akıttıyorsunuz...
Yaşımın iyisi olmaya çalışıyorum. Zaman durmuyor daha bunun 50’si var. Ama önemli olan yaşını kabul edip böyle yaşaman. Biz insanlar birbirimize bakarak büyüyoruz. Çevremizdeki insanlara göre evriliyoruz. Bu yüzden bizde yeni nesillere güzel yaş alan kadınlar olarak iyi bir örnek sergileyebiliyorsak ne mutlu. Bunun için illa çok zayıflamaya veya şişmanlamaya gerek yok. Mesele zayıf olmak değil sağlıklı olmak ve kendini sevebilmek. Güzel olmak için değil sağlıklı olmak için spor yapılsın. Mutsuz başlayan bir günümü sporla mutlu bitiriyorum.
"Hala paten kayıyorum. Ama burada bundan biraz çekiniyor ve utanıyorum."
Şık olmaktan sıkıldım
Kamera arkasındaki moda anlayışınız nasıl?
Yıllarca tayyörün içine hapsolduğum için artık hayatımda tayyör istemiyorum. Tatilse illa eşofman giyer çıkarım. Beni ekran dışında görseniz, saçı fönsüz, makyajsız, eşofmanlı biriyim. İnsan bazen saçına tarak bile sürmek istemiyor. Ama ben kesintisiz 23 yıl bunu yapmışımdır. Bu yüzden bana fönden, makyajdan, giyinmekten, topuklu ayakkabı, bıkkınlık geldi. Bu yüzden Cem Yılmaz tarzı siyah pantolon ve tişört olayını çok takdir ediyorum. Yakın zamanda böyle gardırop anlayışına geçebilirim. Çünkü modanın kölesi olmaktan ve şık olma zorunluluğundan sıkıldım.
Vatan/ Melis Güvenç