Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün’ün '15 Temmuz Sırları' kitabında darbe girişimine ilişkin bazı iddialar ortaya atılıyor. Kitapta, Akıncı Üssü iddianamesinde 'darbenin askeri sorumlusu' olarak gösterilen eski Orgeneral Akın Öztürk'ün o gece Akıncı Üssü'ne Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar tarafından çağrıldığı iddia ediliyor.
Siyah Beyaz Yayınları'ndan bu hafta piyasaya çıkan kitapta, söz konusu iddiaya ilişkin şu ifadelere yer veriliyor:
"Beni Hulusi Akar’a sorun' diyen Akın Öztürk’ün Akıncı’da Akar’la görüşmesine ilişkin ilk ayrıntı, AKP’li Şaban Dişli’nin kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli’nin ifadesiyle geldi. Akar’ın serbest kalınca güya(!) 'Bu da hain' diye tutuklattığı(!) Dişli, Akın Öztürk’ü ve TSK’nın Akın Öztürk’ü aklayan ilk açıklamasını doğruluyordu: 'Akıncı Üssü’nde Hulusi Akar’la beraberken, odaya havacı komutan Kubilay Selçuk geldi. Komutan, hava kuvvetlerinde durumun ne olduğunu söyledi. O da 'Akın Paşa sizin ağzınıza bakıyor. Siz 'Evet' derseniz o da bu işe dahil olacak. Akın Paşa bu işte yok' dedi. 'Ama isterseniz çağırabilirim' dedi.' Ve çağrıldı! Akar’ın emriyle Dişli aradı, konuşturdu! Akar'ın Mehmet Dişli'ye Akın Öztürk'ü arattırması, ne Dişli'nin ifadesinde ne de Akar'ın ifadesinde yer almadı. Bir sır olarak kaldı. Oysa Öztürk'ü Akar yanına çağırttı ve görüştü."
Hulusi Akar'ın, Akın Öztürk'ü Akıncı Üssü'nde yanına kendisi çağırttığı için kalkışmadan sonraki TSK bildirisinde bizzat ismini vererek sahiplendiği iddia edilen kitaptaki ''Hulusi Akar'la Akın Öztürk'ün zımni anlaşması'' başlıklı bölüm aynen şöyle:
''Telefonla üsse çağrılan Akın Öztürk'ün sivil kıyafetle geldiğini dile getiren Dişli, 'Üçümüz birlikte televizyonlara baktık. Komutan sürekli tepki gösterdi, Böyle bir şey olur mu? dedi. Akın Paşa da aynı tepkiyi verdi. Komutan ve Akın Paşa ile buraya getiriliş sürecimizi konuştuk. Sonra 'Dışarı çık ne istiyorlar, gelsinler konuşalım' diye beni gönderdiler' diyordu. Görünen o ki; Akın Öztürk, Hulusi Akar darbenin başına geçse, darbeyi kesinlikle destekleyecekti. Gelişmelere göre, durumu hem kendi iç dünyasında, hem de Akar’la birlikte tartmıştı. Bu yüzden ifadesinde topu Hulusi Akar’a atıyordu. Akar da onu satmıyor, doğruluyordu. Çünkü aralarında 'zımni bir anlaşma' vardı. Yani, karşılıklı hissedilen adı konmamış bir anlaşma! Birlikte davrandıklarını düşünüyorlardı!''
Akın Öztürk'ün kendisini Akıncı'ya Akar'ın çağırttığına dair bir ifadesi bulunmazken, kitapta bu iddia şöyle devam ettiriliyor:
''Akar, Tümg. Dişli’ye Akın Öztürk’ü arattırdığı gibi, karısını da telefonla arattırmış, 'İyiyim, merak etmesin' demişti. Keza arattırdığı başka komutanlarla da telefonda konuşmuştu. Akın Öztürk, ifadesinde niye Hulusi Akar tarafından da telefonla Akıncı’ya çağrıldığını söylememişti? Akar da söylemiyor, Akın Öztürk de söylemiyor! Akar TSK adına yapılan açıklamada Öztürk’ü koruyor, Öztürk ifadesinde Akar’ı koruyor! 'Zımni anlaşma', 'ortak sırlar'ı gerektiriyor!''
''Akıncı’da Hulusi Akar'la ayrı yerde tutulan Genelkurmay 2. Bşk. Org. Yaşar Güler, ifadesinde, 'Yaşar Güler'i ben kurtardım' diyen Akın Öztürk ile ilgili şüpheleri olduğunu şöyle aktarıyor:
"Birden kapı açıldı ve Org. Akın Öztürk'ün sesini duydum. Yav Yaşar sen burada ne geziyordun, senin burada olduğundan hiç haberim yok dedi. İçeri girerek gözlerimi bağlayan bezi açtı ve maket bıçağıyla ellerimdeki ve ayaklarımdaki kelepçeleri kesti. Kendi astsubayı olduğunu söylediği bir astsubaya çay, su ve çerez getirtti. Eşime telefon edip, sağ ve iyi olduğumu söyledi. Akın Öztürk, 'Bu herifler manyak. Devlete karşı nasıl böyle bir şey yapabilirler' dedi. Dün gece 23:00'ten beri burada olduğunu ve herifleri bu hareketi bırakmak için ikna etmeye çalıştığını, bir kısmını ikna ettiğini söyledi. Sonra kapıda silahlı nöbetçi olduğunu söyleyerek çıkıp gitti."