Röportaj: Melis Güvenç / Vatan - Hazal Filiz Küçükköse karşımıza başrolünü üstlendiği Rüya ile çıkıyor. İsmini yurt dışında da duyurmak istediğini belirten oyuncu “Bu yolda sınırlarımı zorlayıp yapabileceklerimi görmek istiyorum” diyor.
Üniversitede kimya bölümünü bitirdiniz... Ardından oyunculuk geldi. Keskin bir geçiş değil mi bu?
Sıralamaya baktığınızda evet keskin bir geçiş gibi görünüyor ancak pek de öyle olmadı. Hayatımın her evresinde oyunculuk vardıbu büyük bir tutkuydu. En sevdiğim oyun, en mutlu olduğum anlardandı. Ancak bunu ekran önüne taşıma fikri o güne kadar hiç yoktu. Bir anda üniversitede final sınavıma girmek yerine audition’a girmeyi tercih ettim. Bu anlamda keskin bir geçiş oldu diyebilirim.
Dizide Elif’in yaşadığı gibi hayatınızı değiştiren bir kırılma anıydı diyebilir miyiz?
Herkesin hayatında bir kırılma noktası mutlaka oluyor. Birçok başarı öyküsü de bu noktalardan sonra başlıyor. Elif’in kırılma noktası aşkıyla oldu. Nasıl bir süreç bekliyor onu bilinmez ama benim hayatımda bu kariyerim konusunda oldu. Bir gün üniversitede final sınavındayken 500 yıllık bir mantarın detaylarının sorulmasıyla değişti tüm fikrim. Neden orda olduğumu sorguladım ve ilk fırsatta rotamı değiştirdim. Bazen kırılma noktaları dibe vurmayı ya da zirve yapmayı sağlıyor. O anları farketmek ve iyi değerlendirmek gerek yoksa belki de koca bir hayat kaçırmış olursunuz elinizden.
Elif’le empati kurabiliyorsunuz?
Elif doğru bildiği gerçekler için pes etmeden mücadele edebilecek güçlü biri. Bu konuda aynı fikirdeyiz. Çok ortak yönlerimiz var ancak çıkış noktalarımız farklı. Elif’in çok travmatik anları var, ne kadar empati yapmaya çalışsam da aynı doğrultuda olmayacaktır. Aynı duyguyu farklı açılardan ele alabilirim. Başrol sorumluluğu sizi ne şekilde etkiliyor? Başrol olma inadınız veya kaygınız var mı?
Evet bu büyük bir sorumluluk ama beni daha da güçlendiriyor. Motivasyon kaynaklarımdan biri oluyor. Aslında bu sorumluluğu ben oyuncu olmaya karar verdiğimde zaten almıştım. İşimi en güzel ve en gerçek şekilde yapacağıma dair. İzleyiciyle kurduğum o bağda duyguyu yaşadığım gibi hissettirmek çabasındayım, en büyük sorumluluğum da bu. Bunun için herhangi bir kaygım ve inadım yok. Hayat zaten ektiğinizi biçtiğiniz bir yer.
Oyunculuk kariyerimdeki son nokta diyor musunuz yoksa bir B planınız var mı?
Hayatın karşıma ne çıkaracağını bilemem ama ben bu yolda sınırlarımı zorlamayı ve yapabileceklerimi görmeyi merak ediyorum. Kesinlikle senelerce izlenecek kaliteli filmlerde oynamak ve bir Türk olarak yurt dışında da isminden söz ettiren biri olmak istiyorum.
Eşimin özgüveni beni etkiledi
Eşinizle dizi setinizde tanışıp evlenmiştiniz. İlişkiniz nasıl gidiyor?
Bizi çoğu insan dizide tanıştık sanıyor ama biz aslında diziden önce bir konserde tanıştık. İkimiz de arkadaş ısrarıyla gitmişiz. Doğru bir zamanlamayla çok kibar bir şekilde benden çok etkilendiğini ve kahve içmek istediğini söyledi, aynı zamanda telefonumu alıp kendini çaldırdı. Kendine olan güveni hoşuma gitti. İlk buluşmamızda 6-7 oturduk. Saati farketmemişiz bile. Sıra dışı bir başlangıçtan bu güne kadar 7 yıllık ilişkimizde yaşadığımız an bizi birbirimize sıkıca bağladı. İlgimiz, desteğimiz hiç azalmadı. Aşkın, sevginin ve saygının yanında büyük bir güven var birbirimize karşı. Gün boyu her fırsatta facetime yaparız.
Aşk, ezber bozan bir büyü...
Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Bence aşk tüm duyguları yeniden tanımlamak zorunda kaldığınız ezber bozan bir büyü. Vücudun kimyası değişiyor tüm hormonlar farklı düzeylerde salgılanıyor. Duygularımız da onlarla şekillendiği için hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Yani bana göre aşk hayatı yeniden tanımlamak.
En son hangi kitabı okudunuz, hangi dizi/filmi izlediniz, hangi albümü dinlediniz?
Son zamanlarda dinlediğim albüm Sevdaliza-human. Okuduğum kitap; Clarissa P. Estes -Kurtlarla koşan kadınlar. Film ise eski bir film, 1993 yapımı Bill Murray’nin başrolde olduğu Groundhog Day.
İş hayatından bunaldığınızda ne yaparsınız?
Bir spa merkezine giderim.Tek repo günümde orada 8 saat kaldığım oldu.