Geçtiğimiz hafta ‘darbe hazırlığı’ olduğunu öne süren Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, bu haftaki ‘Biz hazırız’ başlıklı yazısında ise Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı öve öve bitiremedi.
‘Darbe geliyor’ temalı yazısından sonra Kaplan’ın bir hafta içinde tam tersine TSK’ya ve Bakan Hulusi Akar’a övgüler düzen ifadelere yer vermesi kamuoyunun dikkatinden kaçmadı.
Hilal Kaplan’ın bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:
“15 Temmuz sonrası Batı medyası iştahla Türk ordusunun artık bittiğini, böylesi bir darbe girişiminin ertesinde on yıllarca yıl toparlanamayacağını yazıyordu. Oysaki ordumuz, FETÖ'cü cerahatı attıkça güçlendi. Darbeden sonra TSK, Suriye'de üç büyük harekât gerçekleştirdi ve hâlen terörden arınmış sınırlarımızı ve oraya sığınan sivilleri korumayı sürdürüyor. Ayrıca İdlib'de istikrarın sağlanmasındaki kilit aktör haline geldi.
Libya'da üstün başarı elde etti ve BAE, Mısır ve Fransa destekli gayrimeşru Hafter güçlerini püskürttü. Mavi Vatan'da Deniz Kuvvetlerimiz Türkiye'nin haklı mücadelesinden vazgeçmeyeceğini her gün dosta düşmana kanıtlamayı sürdürüyor. Kuzey Irak'ta altı yıldır artarak süren operasyonlarda terör örgütüne onulmaz yaralar açıldı.
Katar ve Somali'deki askerî üslerimizle binlerce yabancı askeri eğitiyor ve onları Türkiye'ye karşı olumlu bir bakışla ülke savunmasına kazandırıyor. Afganistan'daki güçlerimizin ağırlığının, Amerika Birleşik Devletleri'nin çekilmesiyle daha da pekişeceği savunuluyor. Balkan ülkelerinde de hizmet veren ordumuz, bu ülkelerdeki en sıcak bakılan askeri güç olmayı sürdürüyor.
Kara Kuvvetlerimizde eskiden 2 komando tugayımız vardı, şu anda 17 komando tugayımız var. 17'si de yurt içinde ve sınır ötesinde angaje durumda. Türk Silahlı Kuvvetleri ve bünyesindeki Kara Kuvvetleri tarafından 5 yıl içinde 13 büyük çaplı harekat başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Hava kuvvetlerinde ise FETÖ temizliğinin ardından beş pilotun işini bir pilot yapıyor, hedeflerini de tam isabetle vuruyorlar. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları ise 2011'e kadar 100 bin saatin altında yıllık seyir süresi yaparken, son birkaç senedir yılda 200 bin saat seyir yapmak suretiyle bütün zamanların rekorunu kırdılar.
Millî savunma sanayiimiz de askerî başarılarımıza paralel olarak aynı başarı ivmesinde ilerliyor. Geçmişte piyade tüfeğimizi dahi yurt dışından tedarik ederken artık millî piyade tüfeklerimizi, kendi savaş gemilerimizi, fırkateynlerimizi, Fırtına obüslerimizi, ÇNRA'larımızı, ATAK helikopterlerimizi, akıllı hassas mühimmatımızı tasarlayıp inşa, imal ve ihraç seviyesine gelmiş bulunuyoruz. Dünya genelindeki savunma sanayii şirketleri arasında yedi şirketimiz bulunuyor. Bu tabloya SİHA'ların özellikle Libya ve Karabağ'daki mücadelede küresel savaş anlayışını alt üst eden başarılarını da eklerseniz, bugün neden Ortadoğu, Balkanlar ve Güney Kafkasya bölgesindeki öncü aktörlerden biri haline geldiğimizi anlamak kolaylaşır.
Bu aşamaya gelinmesinde FETÖ cerahatinden kurtulmanın yanı sıra Hulusi Akar'ın "Asil milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri, akıl ve bilimin ışığında, Anayasa çerçevesinde, yasalar ve Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, görev ve sorumluluklarının bilincinde, milletimizin emrindedir" diyerek defaatle çizdiği çerçevenin takip edilmesinin de payı büyüktür. Asırlar sonra ve özellikle son beş yıl içerisindeki atılımlarla üç kıtada sadece diplomatik ve yumuşak güç olarak değil, askerî güç olarak da varız. Kastetmek istedikleri büyük resim budur ve onu canımız pahasına korumayı hem atalarımıza hem de torunlarımıza borçluyuz.”