Uluç, “Bitsin Arda.. Ölsün Arda.. Yardıma muhtaç birine tekme atmak bizi sosyal medyada popüler yapıyor.. Basalım tekmeyi o zaman.. O tabancasını beynine dayatalım ve kına yakalım.. Bu mudur?. İnsanlık bu mudur?" diye sordu.
Uluç’un yazısı şöyle:
Bu sosyal medya denen rezillik bizi bu hale getirdi. Daha doğrusu sosyal medya gibi, herkese fikrini açıklama fırsatı veren bir muhteşem ortamı "Rezillik" haline biz getirdik. Sosyal medyada adımızın en çok geçmesi, en azgın, en sınırsız, hadsiz yorumlara bağlı..
İnsanlar hırsla sarılıyor bu fırsata.. Eee.. Bizim medya da, kalemlerini sosyal medyaya göre kullananlarla dolu.. Hemen yardakçı konuşmalar ve yazılar ki, "Like" alsınlar.. Yahu şöhreti rezillikte arayanlar beni beğenirlerse kalemimi kırarım..
Ama bizde öyle değil.. "Vur abalıya" lafı, hangi milletin deyimi.. Arda'nın birbiri ardında yaptıklarının mazur görülecek yanı var mı?. Adam bir yaptığından ve sonucundan ibret almıyor, yenisini, daha beterini yapıyor..
O zaman vuranlar da daha beter vurmaya başlıyorlar. Ama hiçbiri düşünmüyor ki, "Bu genç adam bunca rezilliği arka arkaya niye yapıyor?." Demiyorlar ki, "Acaba ruhsal bir sorunu, profesyonel bir yardıma ihtiyacı mı var?.”
Ben Arda'yı daha genç takımdayken tanıdım. Onu seyretmeye Florya'ya, Beylerbeyi sahasına giderdim. Müthiş yeteneğinin yanında herkesin sevgilisi bir çocuktu.
Kampta akşam yemeklerinden sonra herkes etrafında toplanır, yaptığı şakalar, taklitlerle herkesi güldürürdü. Hele bir Fatih Terim taklidi yapardı, Fatih Hocam hayatında ona güldüğü kadar hiçbir şeye gülmemiştir.
Ama Fatih Hocam dahil hiç ama hiç kimse "Ne oluyor bu çocuğa" demedi. Hocalar demedi.. Kulüpte, Federasyonda yöneticileri demedi. Başakşehir Kulübü, başkanı, yönetimi, hocası bile sahiplenmedi Arda'ya.. "Cart" diye 2.5 milyon lira ceza.. Sonra da "Davanın sonunu bekleyeceğiz..”
Bekleyeceksen gerçekten, o 2.5 milyon ceza ne?. Mahkemeden evvel sen mahkum etmiş olmuyor musun, o zaman?. Ya da açıklasana.. "2.5 milyon lira sabahın dördünde, o adı bile karanlık mekanda olmanın cezasıdır.." Eee!. Burak da o saatte orda.. Trabzon ona niye 2.5 milyon kesmiyor?.
Yani palavra.. Başakşehir Arda'ya değil, adı bin türlü rezillikle anılan, evli kadınla Akmerkez'de haltlar karıştırıp yuva yıkan sabıkalı adama inanmış ve hükmünü kesmiş.. Bu, o demek!.
Kulüp Başkanı Gümüşdağ beni aradı. Konuştum seyahat öncesi.. "Arda'nın profesyonel yardıma, mentöre ihtiyacı var. Acar Baltaş hocamla buluştur mesela" dedim.. "Bizim kulüpte mentör var. Psikolog uzmanımız da var" falan gibi laflar etti. "Ceza" lafını duyar duymaz mesaj attım.
"Sayın Başkan, Arda'yı şu ana kadar bir ruh doktoru ile buluşturdunuz mu?. Evetse kim?. Telefonu lütfen. Saygılar!." Bu mesaj salı günü atıldı. Bu satırları yazdığım 24 saat sonra.. Tık yok!. Gümüşdağ, Arda'yı değil, 2.5 milyon ceza kesip kendini kurtarmayı düşünüyor olmalı.
Bitsin Arda.. Ölsün Arda.. Yardıma muhtaç birine tekme atmak bizi sosyal medyada popüler yapıyor.. Basalım tekmeyi o zaman.. O tabancasını beynine dayatalım ve kına yakalım.. Bu mudur?. İnsanlık bu mudur?.
Sonra patates tarlasına gidelim, toprağı kazalım.. Orda binlerce Arda var zaten.. Bunu kazanmaya niye uğraşıyoruz ki, yok edip "Like almak" varken..
Arda'ya hem de nasıl vuranlardan biri de sevgili Ayşem.. Özyılmazel.. Ayşecim, Ali Taran'la evlendiğin zaman seni nasıl linç etmişlerdi, hatırlasana.. Bu medya, o medya işte!.