Sabah yazarı Hıncal Uluç, haber kanallarının kırmızı son dakika bandını yanlış kullandığını savunarak, "Bir gece evvel 'Yuh olsun' dediğim altı saatlik haber, ertesi sabah hala aynı kırmızı yazı, aynı 'Son Dakika' uyarısı ile geçmiyor mu? Son Dakika'nız başınızda paralansın sizi ruhsuz, saygısız, tembel, gazeteciliğin 'G' sinden uzak adamlar? Kabahat sizde değil, sizi oraya koyanlarda. Yahu içinizde bir tane mesleğine aşık, bir tane 'Fark yaratmak' isteyen, bir tane gazetecilik yapmayı düşünen 'İnsan' yok mu?" dedi. Uluç, "Yuh olsun bu haber kanallarına" ifadesini kullandı.
Hıncal Uluç'un "Yuh olsun" başlığıyla yayımlanan (26 Ağustos 2016) yazısı şöyle:
Gece saat on bir civarında eve döndüm. Yatmaya hazırlanırken "Ne var, ne yok" diye haber kanallarına bakmaya karar verdim. Açtım.. Sabahtan beri "Kırmızı" yazı dönüyorlar ya, adetleri üzere.. İlk geçen haberi okudum.. Altı saat önce ben evden çıkarken bu haber "Son Dakika" diye geçiyordu. Hala "Son Dakika" diye geçiyor.. "Yuh size" dedim, yattım..
Öyle öfkeliyim ki, ertesi sabah açmadım bile hiç birini.. Ofise geldim. Odama girdim. Yasemin açmış, hazırlamış her günkü gibi haber ekranını.. İster istemez baktım..
Bir gece evvel "Yuh olsun" dediğim altı saatlik haber, ertesi sabah hala ayni kırmızı yazı, ayni "Son Dakika" uyarısı ile geçmiyor mu?.
Son Dakika'nız başınızda paralansın sizi ruhsuz, saygısız, tembel, gazeteciliğin "G" sinden uzak adamlar?.
Kabahat sizde değil, sizi oraya koyanlarda..
Yahu içinizde bir tane mesleğine aşık, bir tane "Fark yaratmak" isteyen, bir tane gazetecilik yapmayı düşünen "İnsan" yok mu?.
Diyelim yok?. Yahu o kanalın yöneticileri, patronları içinde bir, tek bir kişi kendi kanalına arada sırada göz atmaz mı?. On dakika baksa görecek rezilliği.. Ama kendi kanalını izleyen sahip, ilgili, yetkili yok.. Belli..
Ondan meydan boş zaten.. Ondan "Haberciliğin H'si" yok Haber Kanallarında.. Hem de yıllardan beri.. Anlayın ilgisizliği.. Anlayın gamsızlığı.. Anlayın izleyiciyi eşek yerine koymanın ölçüsünü..
***
Çarşamba sabaha karşı dörtte Türkiye, Suriye sınırları içine kara harekatına başladı.
İşte tam da "Son Dakika" ve "Kırmızı Yazı" olayı.. Döndüler kırmızı yazıya hepsi.. Sonra..
Sonrası rezillik.. O kırmızı yazı 24 saat sonra, hala devam ediyor.. Ediyor çünkü, o kanalın öteki servislerini çalışmaktan kurtarıyor. Artık spor haberine gerek yok. Ekonomi haberine gerek yok. Meteorolojiye hiç gerek yok. Hadi herkes sırt üstü yatsın.
Peki "Kırmızı Yazı" olayı adam gibi veriliyor mu, peki?.
Ne gezer?.
Tam bir utanç gazeteciliği..
Akşama kadar "Harekat'ın ne olduğunu" bile anlayamadım..
Yani nedir?. Kıbrıs gibi savaşarak mı girdik, Suriye'ye?. Ne oluyor?. Durum ne?. İlerliyor muyuz?. Siper kazmış düşmanla mı savaşıyoruz, yoksa göğüs göğüse muharebe mi var?. Hiçbiri yok da, bomboş yolda elimizi kolumuzu sallayarak ilerliyor muyuz?. Girenler bir bölük mü, tabur mu, tümen mi?. Hedefleri ne?.
Bunları öğrenemiyor, ya da öğreniyor da veremiyorsan, onu söyle.. Normal haberciliğine geç.. Mesela dünyayı sallayan, İtalya'da bir kasabayı haritadan silen depremin görüntülü haberlerine geç.. Sağımız sallanıyor, solumuz sallanıyor.. Bizde feci deprem bekleyen felaket tellalları var.. İstanbul'un durumu ne, onu konuş..
Hayır.. İlle de "Harekat" ama o da boş.. Ekran ikiye bölünmüş.. Bir yarısında bir spiker akşama kadar "Haber" değerinde tek şey söylemeden konuşuyor.Yanındaki kutuda tekrar tekrar dönen ayni asker görüntüleri.. Bir noktaya bomba atılıyor.. Bir kasabanın boş sokaklarında iki koldan askerler yürüyorlar. Bir kırsal yolda tanklar gidiyor..
Bre saygısızlar.. Bu görüntüler ne?. Canlı mı?. Sabah başlayan harekattan gelenler mi?. Yoksa yıllardır arşivinizde duran ve her PKK harekatında ekrana getirdiğiniz kokuşmuş filmler mi?. Ordu Suriye'de IŞİD peşinde iken, siz Türkiye'deki 40 yıllık PKK takibi görüntülerini kullanmak ve yutturmaya utanmıyor musunuz?.
RTÜK nerdesin?. "Arşiv" diye yazmaları kural değil mi, hadi bunlarda insanlık yok, insana saygı yok?. "Yuttur" Televizyonu bunlar..
Tabii ortada söyleyecek yeni haber olmayınca, akşama dek vakit nasıl dolacak?.
Her kanalın kerameti kendinden menkul uzmanları, kimsenin tanımadığı gazetecileri var. Ellerinde liste.. Olaya göre bir telefon, koşuyor o sözüm ona uzmanlar da.. Al sana bedava yayın.. Doldur saatleri..
Yahu olay büyük.. Olay önemli.. Tekrar ediyorum. Türk Ordusu Kıbrıs'tan bu yana ilk defa sınır dışı resmi harekat yapıyor..
İki emekli Karacı Komutan çağır.. O harekatın askeri yanını anlatsınlar, harita üzerinde.. Düşmanın durumunu, bölgenin coğrafyasını anlatsınlar.. Neler olabileceğini anlatsınlar. Bakayım, dinleyeyim..
Önemli Devletler Hukuku Profesörlerini, eski önemli diplomatları çağır. Amerika ve Rusya'nın çok yakından ilgili olduğu Orta Doğu'da Türkiye'nin, Suriye'deki bir kasabaya doğru yürümesinin diplomatik ve devletler hukuku açısından ne demek olduğunu tartışsınlar. İlişkilerimiz düzelme yolunda iken Rusya bu işe ne diyecek?. Başkan yardımcısı Biden'i Türkiye'ye tam da o gün yollayan ABD ne diyecek..
Harekat IŞİD'e karşı.. Rusya da, ABD de IŞİD'a karşı.. Tamam.. Tamam da.. Rusya Esad rejimi tarafında.. ABD ise bizim gibi Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO)..
Bölge'den IŞİD çıkarsa girecek iki gurup var. PYD ve ÖSO. PYD girerse, Suriye sınırımız boydan boya onların eline geçecek. Biz bunu istemiyoruz. ÖSO girerse, bize ve ABD'ye uygun, ama onu da Rusya istemiyor..
Kafamda bin soru var.. Bunlara cevap arıyorum..
Ekranda ne bileyim karamela şirketinin özel güvenlik uzmanı (!) var, onu konuşturuyorlar durmadan.. Dinlersen.. Yersen!..
Eğer Haber Kanalları, eğer bu yaptığınız gazetecilikse, ben gazeteci falan değilim. Hafta sonu gideyim Ulus Pazarında patates satayım!.
Ey yetkililer.. Size teklifim.. Seyredin..
Türkiye, Suriye'ye girmiş.. ABD Başkan Yardımcısı Biden Ankara'ya gelmiş.. İtalya'da bir kasabayı haritadan silen deprem olmuş..
Böyle bir günde yaptığınız rezilliği, utanç verici, tembel, sorumsuz, saygısız, laf ola, saatler dola yayınları banttan seyredin.. Bir saat tahammül edebilirseniz, bana haber verin..
Ya da bana deyin ki.. "Şu saatte iki dakika için gerçek televizyon haberciliği yaptık.."
İki dakikaya razıyım, 24 saatte..
Diyebilir misiniz?.
(Yazımı bitirdikten sonra, düzeltmek için yeniden okurken, üslubun fazla sert olduğunu farkettim. Ama inanın, her gün haber kanalları izlerken oluşan ve yıllardır biriken öfkemi gene de tam yansıtmıyor, bu üslup bile. Bu yüzden değiştirme gereği duymadım. Yazıma konu olan kanallar, yıllardır alışkanlık halinde izlediklerim.. NTV, CNNTurk ve HaberTurk.)