Söz konusu iddianın ilk kez Seda Sayan’ın gündüz programında ortaya atıldığına dikkat çeken Hıncal Uluç, “Onun programında ortaya atılmış bu ‘Masal!.’ Niye ‘Masal?..’ Çünkü evdeyken izledim. Her şey palavra… Her şey masal..” ifadelerini kullandı.
Hıncal Uluç, “Seda bitmez tükenmez masalcılarını ekrana getirirken ve onları dinlerken jest ve mimikleri ile Hale'yi hem de nasıl suçlamaya onu 'Öz evladını sokağa atan, yıllarca arayıp sormayan ve gerçek(!) ortaya çıkınca inkâra devam eden bir acımasız kadın olarak tanıtmaya inatla ve ısrarla devam ediyor.. Bu ülkede adalet yavaş işliyor.. RTÜK de uyuyor zaten.. O yüzden bu iğrenç kampanya, ölmekte olan bir program ve sunucusunu ayakta tutabilmek için sürdürülecek.” şeklinde yazdı.
Hıncal Uluç’un Sabah gazetesinde “Reyting uğruna, kadına hem de ne iğrenç şiddet!..” başlığıyla yayımlanan (12 Ekim Perşembe) yazısı şöyle:
“Ameliyat sonrası birkaç gün evde dinlendim ya.. Vakit bol.. Magazin sayfalarına yansımış bir haber var..
Hale Soygazi'nin bir çocuğu varmış, meğer.. 43 yaşında..
Onun da çocukları.. Yani bizim Hale, Babaanneymiş meğer..
"Bizim Hale" deyişim lafın gelişi değil..
Hale benim hayattaki en iyi dostlarımdan biriydi.
Ailecek tanırım. O da, annesi de pırlantaydılar..
Hale'yi bana yakın dostum, zamanının en ünlü kadın terzisi Nail Yurdakul tanıştırmıştı. Onun mankeniydi Hale..
Ankara'da her mevsim olay olan Nail Defileleri'nin baş mankeniydi.
Kültüre ve sanata fevkalade meraklıydı. Evi de bize komşuydu. Onunla ne tiyatrolara, ne konserlere, ne operalara gittik.
Sonra Nail "Bu kızı Ankara'da ziyan ederiz. Onun yeteneklerini göstereceği yer İstanbul'dur" dedi. Teşvik etti, destekledi... Saklambaç'ın "Sinema Güzeli" yarışmasına soktu. Hale kazandı ve İstanbul'a taşındı..
Araya mesafeler girdi. Bir daha görüşüp, buluşamadık. Hale sinema dünyasında hızla yükseldi. Birbiri ardına filmler çekmeye başladı.
Ahmet Özhan'la evlendi.. Dünyalarımız değişti.
Koptuk.. Ama o hâlâ, o "Pırlanta kız" olarak aklımda..
Erkekçe Dergisi yöneticiliğim sayesinde yakından tanıdığım Seda Sayan bir kanalda gündüz programı yapıyormuş. Onun programında ortaya atılmış bu "Masal!." Niye "Masal?.." Çünkü evdeyken izledim. Her şey palavra.. Her şey masal..
Seda "Ben söylemedim, falanca hanım söyledi" diyor.. Falanca hanım ekranda "Bana filanca hanım söyledi" diyor. O filanca hanım bağlanıyor "Bana komşum söylemişti" diyor. O bağlanıyor.. O da başka birinden duymuş..
Saatler süren yayında zincir uzuyor ama ortada "Ben biliyorum.. Ben söyledim" diyen tek kişi yok.. Hepsi birinden duymuş..
O zaman bu iğrenç karalama ve iftira programı nasıl sürüyor, sürdürülüyor?. Bu ülkede insanların onurları, haysiyetleri bu kadar ucuz mu?.
Ben şimdi bu köşede oturup "Ben falancadan duydum, o filancadan duymuş, o da fişmekancadan" diye bir zincir yazıp Seda Sayan'a saldırsam, Seda Hanım ne düşünür, ne der, ne yapardı acaba?. Ve onun çocukları.. Onun eski eşleri.. yakınları..
Hale olay ortaya atılır atılmaz, "Hakaret Davası" açmış. Tazminat!.
Bu dava ne demek?.
"Ben onun oğluyum" diyen adamla, Hale arasında DNA testi yapılacak. Durum bilimsel olarak açığa çıkacak.. Daha ne olsun?.
Ama Seda bitmez tükenmez masalcılarını ekrana getirirken ve onları dinlerken jest ve mimikleri ile Hale'yi hem de nasıl suçlamaya onu "Öz evladını sokağa atan, yıllarca arayıp sormayan ve gerçek(!) ortaya çıkınca inkâra devam eden bir acımasız kadın olarak tanıtmaya inatla ve ısrarla devam ediyor..
Bu ülkede adalet yavaş işliyor.. RTÜK de uyuyor zaten..
O yüzden bu iğrenç kampanya, ölmekte olan bir program ve sunucusunu ayakta tutabilmek için sürdürülecek.
Hale Soygazi'nin avukatı, konuya "Mahkeme sonuçlanıncaya kadar 'Yayın Yasağı' konması" için başvuru yapmalı bence..
"Kadına şiddet" diye kıyamet koparan kişi ve kurumlar, kadına hem de bir kadın tarafından böylesine iğrenç bir şiddet uygulamasına niçin ses çıkarmıyorlar, içlerinden biri de bana söylesin..
"Ben demedim, duydum" diyen üç beş, belki de yalancı şahitle, bu ülkenin en saygın isimlerinden biri hakkında böylesine bir namus, haysiyet ve onur saldırısı yapmak ve günlerce sürdürmek "Kadına şiddet" değilse, "Kadına şiddet" nedir, ey Kadın Dernekleri..
Üç bıçak darbesine kıyametler koparırken, haklısınız!.
Ama "Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez" lafının neresindesiniz?.
Yarın Hale DNA testi ile gerçeği ortaya koysa bu ülkede "O DNA testine inanmayın. Hale'nin güçlü dostları var" diyenler çıkmayacak mı?. Hale bu iğrenç dedikoduyu hayat boyu taşımayacak mı?.
Bir kadına bunu yapmaya kimin hakkı var, Adalet Bakanım!.
Yasalara öyle bir ceza maddesi koymalısınız k, bir daha hiç kimse, hem de televizyonlarda, günlerce bir kadının namusuna tecavüze cesaret etmesin!.”