İclal Aydın: Pucca'yı gördüm, taş gibi hatun!

Okurlarının yüzünü bilmediği Pucca'yı İclal Aydın anlattı: Bir kere çok güzel bir kadın..

Okuyan Us Yayıncılık ve Cem Mumcu, tematik kitaplarına Dizüstü Edebiyat adında yeni bir seri ekledi. Dizüstü Edebiyat serisi, başarılı blog yazarlarından bazılarının yazdığı / yazacağı kitaplardan oluşuyor. İşte o serinin ilk kitabı blog yazarı Pucca'nın "Küçük Aptalın Büyük Dünyası" Herkes Pucca'yı merak ediyor. Kimdir, nedir, nasıldır? İclal Aydın bugün Vatan'daki köşesinde Pucca'ya dair düşüncelerini yazdı..

DİZÜSTÜ EDEBİYAT SERİSİNİN İLK KİTABI
Son dönemlerde çok konuşulan bir kitap var. Küçük Aptalın Büyük Dünyası isimli... Çok komik, okurken her anlamda çok eğlendiğim bir kitap. Daha önce de yazmıştım. Kitabın yazarı, okurlarının yüzünü bilmediği bir internet blogger'ı aslında. İnternet günlüğü çok sevilen bu isim ve birkaç başarılı blogger daha OkuyanUs yayınlarının sahibi Cem Mumcu tarafından kitap yazmaya davet ediliyor. Cem Mumcu'nun "Dizüstü Edebiyat" dediği bu serinin ilk kitabı Pucca'nın. İkincisi ise Sami Hazinses takma isimli bir başka blog yazarından geldi... Sırada daha birkaç internet ünlüsünün kitabı var...

PUCCA'YI GÖRÜNCE DÜŞÜNCELERİM YERLE BİR OLDU
Neyse...
Mesele şu:
Ben Pucca'yı önce kitaptan tanıyıp sonra blogunu okumaya başlayanlardanım. Yüzünü hiç görmediğim ve gerçek hayatta kim olduğunu hiç bilmediğim biriyle ilgili kafamda canlandırdığım bir resim vardı elbette...

İlişkilerle, kendisiyle, beklentileri ve hayal kırıklıklarıyla bu kadar yukarıdan dalga geçebilen, hınzır mizah sahibinin kim ve nasıl biri olabileceğine dair tüm düşüncelerim dün Pucca'yı görünce yerle bir oldu...

PUCCA ÇOK GÜZEL KADIN
Bir kere çok güzel bir kadın. Gerçekten çok komik bir kadın. Güzel gülen bir kadın. Güzel konuşan bir kadın. İnsanın gözünün içine bakarak konuşan bir kadın... "Altı üstü bir kitap yazdım bu insanlar niye böyle öfke krizine girdi ki şimdi" diye şaşırabilecek kadar naif bir kadın...
Cem Mumcu'ya dedim ki "Hah! Doğru adrese getirmişsin kardeşimi."

ŞAŞIRMA!
Pucca'ya da dedim ki "Şaşırma! Çünkü adının bunca çabuk duyulması, kitabının başarısı karşısında yapabilecekleri başka KOLAY bir eylem yok. Öyle bir kitap yazmak, satabilmek, bu sayıda okura ulaşabilmek için önce yetenek gerek. Sonra çalışmak gerek. Oturup, dizini kırıp o kitabı yazabilmek gerek. Pislik atmak varken niye çabalasınlar? Antipatik ve yıkıcı olmak için harcadıkları enerjiyi iki satır fazla düşünmeye harcasalar sorun kalmayacak ama... Çok serinkanlı duruyorsun ki doğrusu da bu zaten."

KİTABIM SATMIYOR ÇÜNKÜ DENYOLARINKİ SATIYOR
Daha önce genç arkadaşlarım anlatmışlardı. Adamın biri on kitap yazmış. Hadi haksızlık etmeyeyim oturmuş azmetmiş, yazmış. Yazmamış değil yani! Ama satmamış kitapları. En şahane yoldur bu: "Kitabım satmıyor çünkü bu denyolarınki satıyor. Bunlar yüzünden okur gelişmiyor" dersin, iş biter.

Şimdi de bu adam kendine internet üzerindeki yeni nesil yazarları hedef almış. Pucca'nın resmini, gerçek adını açıklamak ve yayınlamak.. Yahu hangi ahlaka uygun bir davranıştır? Ne olur öyle yaparsan kardeşim? Pucca "öyle böyle" olur da sen daha "yazar" mı olursun?
İnternet üzerindeki sanal vahşiliğin gerçek hayata sıçrayan kan lekesinden ve kokusundan hiç hoşlanmıyorum.

KİTABI TEKRAR YAZDIM
Pucca dün ilk kitabıyla başarılı olmuş ve bu başarının tadını çıkarmak varken neden bu "başarı dayağını" yediğini anlamaya çalışan birinin haklı şaşkınlığı içindeydi.
"Oturdum bir kitabı tekrar yazdım. İnan blogdaki yazıları derlemedim" dedi bir ara...

"Niye böyle söylüyorsun ki... Blogundaki yazıları yazan, zaman içinde aynı satırları biriktiren sen değil misin? Blogdaki yazıları derlesen ne olur? Hepsi senin alın terin sonuçta" dedim ben de...

KİTABINDAKİ HER ŞEY DOĞRU
Kitabındaki her şey doğruymuş... O mavi gözler doğru... O neşe doğru... O samimiyet doğru... Onu bırakıp giden o adamlar doğru.. Dökülen gözyaşları ve atılan kahkahalar doğru...

"Takma" dedim. "Zaten takmıyorsun aslında ama... Bu biraz da kendime... On dört yıl olacak... Hâlâ şaşırıyorum bunlara..."

YÜRÜ PUCCA KİM TUTAR SİZİ
Kötülüğün antenli böcekleri birkaç cılız çocuktular önce ama hızla çoğaldılar... Karafatmalar gibi... Kaşlarını alanlar var içlerinde, "Taraf" maraf yazanlar... Fevkalade aciz bir zavallıkla internet üzerindeki hazin kuyularından sesleniyorlar... Ecik bücük kızcıklar var sonra: her mikrofona vık vık edip duruyorlar. İki yüzlü, satış temsilcisi tavuklar... Durduğu yerden, koca gövdesinin şiş karnından uydurduğu hikâyelere kendi inanıp durmaksızın zırvalayan kemiksizler var ki onlarlar ilgili planlarım büyük!

Vallahi uzun zamandır ne midemde ne zihnimde bu kadar bulanma hissediyordum...

Dedim ya; böcekle mücadele konusunda muhteşem fikirlerim var...

Yürü Pucca, yürü Sami Hazinses... Kim tutar sizi!