Öncelikle, Ortaylı Ayasofya'nın aslında bir ibadet mekanı olduğunu belirterek, "Namaz kılmak için gudubet bir bina." ifadesiyle, binanın asıl amacının ibadet olduğunu vurguladı. Bu açıklama, Ayasofya'nın özünde bir ibadet mekanı olduğu gerçeğini ön plana çıkarırken, ziyaretçi sayısının bu temel işlevin ötesine geçemeyeceğini işaret etti.
Prof. Ortaylı, "Burasının yıllık kapasitesi 20-30 bin kişidir." diyerek, Ayasofya'nın tarihi ve mimari özelliklerinden dolayı aynı anda alabileceği ziyaretçi sayısının sınırlı olduğunu belirtti. Bu yorum, binanın fiziksel kapasitesinin ziyaretçi sayısını belirleyen önemli bir faktör olduğunu gösteriyor.
Ünlü tarihçi, Ayasofya'nın yoğun ziyaretçi akınına uğrayacağına dair yapılan tahminlere de şüpheyle yaklaştı. "Buraya 3 milyon kişi girmez." diyerek, Ayasofya'nın ziyaretçi potansiyelinin abartıldığını düşündüğünü ifade etti. Bu yorum, Ayasofya'nın sadece bir yıl içinde milyonlarca ziyaretçi çekeceği beklentisinin gerçekçi olmadığına işaret ediyor.
Ortaylı'nın "Ayasofya'yı herkes bilecek diye bir şey var mı?" sözleri ise, binanın tarihi ve kültürel önemine rağmen, herkesin bu mekana gitmek istemeyebileceğini veya gitme imkanı bulamayabileceğini öne sürüyor. Bu sözler, Ayasofya'nın sadece ziyaretçi sayısıyla değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel kimliğiyle de önemli olduğunu vurguluyor.
İlber Ortaylı'nın Ayasofya hakkındaki yorumları, binanın statüsü ve ziyaretçi potansiyeli konusunda farklı bakış açılarını gözler önüne sererken, kamuoyunda tartışmayı da beraberinde getiriyor. Bu açıklamalar, Ayasofya'nın sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir sembol olduğunu ve bu nedenle üzerindeki tartışmaların devam edeceğini gösteriyor.
Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın Müjdat Gezen'in YouTube kanalındaki programında Ayasofya Camii ile ilgili yaptığı açıklamalar, geniş kapsamlı bir tartışma ve yorum furyasına neden oldu. Ortaylı'nın ifadeleri, hem kamuoyunda hem de sosyal medyada yoğun bir şekilde değerlendirildi.
Ayasofya'nın tarihi ve dini önemi, Türkiye'nin ve dünyanın birçok kesimi için uzun süredir önemli bir konu olmuştur. 532-537 yılları arasında inşa edilen ve birçok dini ve kültürel değişime sahne olan bu yapı, İstanbul'un sembolik ve tarihi dokusunun ayrılmaz bir parçasıdır.
Ortaylı'nın ifadeleri, özellikle Ayasofya'nın sadece bir turistik cazibe merkezi olarak görülmemesi gerektiği ve dini bir ibadet mekanı olarak değerlendirilmesi gerektiği yönündeydi. Ancak, Ayasofya'nın sadece bir turistik mekan olarak görülmemesi gerektiği fikri, uzun süredir tartışma konusu olmuştur. Birçok kişi, Ayasofya'nın sadece dini bir yapı olarak görülmesi gerektiğini savunurken, diğerleri ise onun aynı zamanda kültürel ve tarihi bir miras olduğunu ve turistler için açık olması gerektiğini savunmaktadır.
Ortaylı'nın "Buraya 3 milyon kişi girmez" şeklindeki ifadesi, Ayasofya'nın ziyaretçi sayısının sınırlı olduğunu ve bu nedenle dini ibadet için daha uygun bir mekan olduğunu ima etmektedir. Ancak, bu görüşe karşı çıkanlar, Ayasofya'nın aynı zamanda bir turistik mekan olarak önemli olduğunu ve herkesin ziyaretine açık olması gerektiğini düşünmektedir.
Ayasofya'nın yanında bulunan Sultanahmet Camii'nin (Blue Mosque) zikredilmesi, tartışmanın boyutunu genişletmiştir. Sultanahmet Camii, İstanbul'un en ünlü camilerinden biri olarak bilinir ve turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilir. Ancak, Ortaylı'nın ifadeleri, Ayasofya'nın ziyaretçi profiline daha fazla dikkat çekmektedir.
Ortaylı'nın açıklamaları, hem Ayasofya'nın dini önemini vurgulamakta hem de turistik ziyaretlerin sınırlı olması gerektiği fikrini öne sürmektedir. Ancak, bu görüşler, farklı bakış açılarına ve yorumlara neden olmuş ve kamuoyunda geniş bir tartışma başlatmıştır. Ayasofya'nın sadece bir dini ibadet mekanı mı yoksa aynı zamanda bir turistik cazibe merkezi mi olduğu konusu, uzun süre daha tartışılacak gibi görünmektedir.