Ceyla Pazarbaşıoğlu, Uluslararası Para Fonu’nda (IMF) Strateji, Politika ve Gözden Geçirme Bölümü'nün başına getirilmişti. Pazarbaşıoğlu, Dünya Bankası Grubu’na katılmadan önce 23 yıl boyunca IMF’de çalışmış ve fonun Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü'nün başkan yardımcılığına kadar yükselmişti.
Hürriyet’ten Elif Surgu’ya konuşan Pazarbaşıoğlu’na kariyerinin gelişimi ve dünya ekonomisinin koronavirüs salgınından nasıl etkilendiğine dair sorular sorulurken, zorlu bir dönemden geçen Türkiye ekonomisi ise pas geçildi. Söyleşide ekonominin durumuna dair soru sorulmadı.
Dream job'um Ankara'daki görevimdi
Söyleşide, Türkiye’de 2001 kirizinden sonra Dünya Bankası’ndan dönemin başbakanı Bülent Ecevit tarafından ekonominin başına getirilen Kemal Derviş’in ekibinde olduğunu hatırlatan Pazarbaşıoğlu, “2001 yılında kriz sonrası Kemal Derviş 5 kişilik bir kriz komitesi kurmuştu. İki gün içinde Türkiye’ye gelmiştim. Çocuklar ve eşim Londra’da kaldı o dönemde. Bankacılık sektörü çok zor durumdaydı.
BDDK’da çalıştım. Çok güzel bir şey insanın ülkesi için ülkesinde çalışması. Benim en çok tatmin olduğum işim oldu. “Dream job” diye bana sorulduğunda her zaman “Ankara’daki görevim” derim. Türkiye büyük zorluklara dayanabilen bir ülke. Çok reform yapıldı o dönemde. Ankara’da çalıştığım dönem benim için çok değerli oldu” dedi.
Kolay geçmeyecek
Koronavirüs salgınının ekonomik etkilerinden çıkışın kolay olmayacağını belirten Pazarbaşıoğlu, “Kolay geçmeyecek. Çok belirsizlik var. Aşı şu tarihte çıkarsa şu olur olmazsa bu olur gibi farklı senaryolar var.
Dünya Bankası düşük gelirli ülkelerle çalışıyor genelde, gelişmeye katkıda bulunmaya çalışıyor. IMF ise krizlerle nasıl başa çıkarıza odaklı. Yangın söndürücü, itfaiye gibi IMF.
Gelişmekte olan ülkelerden martta 100 milyar dolar çıktı.
Bu devam etseydi çok kötü oldu. Ama bir şekilde ekonomi dönmeye başladı. Bu krizde 3 ay sonrasını bilmek kolay değil. Şu an herkes zararı azaltmaya çalışıyor. Pandemi aynı zamanda yoksullukta keskin bir artışa yol açacak.
Tarih, politika yapıcıların pandeminin getirdiği benzeri görülmemiş zorlukları nasıl ele aldıklarını izliyor. Onların cevabı, bu felaketin tarihinin nasıl yazılacağını belirleyecek” diye konuştu.
'Birkaç kişinin elinde servetin yoğunlaşmasıyla bağlantılı'
Salgının dünyada var olan küresel borç birikimi dalgasını ‘tsunami’ye çevireceğini belirten Pazarbaşıoğlu, şunları söyledi: “Önceki hızlı ve geniş tabanlı borç birikimi dalgalarının tümü, birçok ekonomide önemli üretim kayıpları olan mali krizlerle sona erdi. Bu birikim şüphesiz büyük yatırım ihtiyaçlarını ve gelişmiş ekonomilerde çok tartışılan ‘tasarruf bolluğunu’ da yansıtıyordu.
Bu, birkaç kişinin elinde servetin yoğunlaşmasıyla bağlantılı. 2010’dan bu yana verimlilik artış hızındaki düşüş, rekor seviyedeki en uzun, en dik ve en kapsamlı oldu. Borç birikimleri verimlilik artışına iki şekilde zarar verir. Kısa vadede, düşük verimli sektörlerde sermayenin yanlış tahsisini teşvik ederek ve uzun vadede yatırımı ve teknolojik yeniliği baskılayarak.”