İşte İrem Çiçek'in o yazısı...
Hameed Khalid Darweesh Iraklı bir insan aynı Haider Sameer Abdulkhaleq Alshawi gibi. Her İkisinin ortak noktası müslüman olmaları ve daha önce olduğu gibi Amerika’ya gitmek istemeleri. Birbirlerini daha önce tanımayan bu iki isim, Newyork’da yer alan Kennedy Havaalanı’nda sıkışıp kaldıklarını öğrenince birlik olup Newyork’da görev yapan avukatların yardımıyla yürütmeyi durdurma istemli başvuru yaptılar.
Bu başvuru Trump’ın 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarına ABD’ye girişi yasakladığı kararnameye karşı yapıldı. Trump ayağının tozuyla imzaladığı kararname ile ‘alemin maskarası, insanın yüz karası’ olma yolunda en büyük adımını atmış oldu.
Davayı karara bağlayan kişi Ann Donnelly isimli Bölge Hakimiydi. Bağımsız yargıç nasıl olur sorusuna gösterilecek en güzel örneklerden biri oldu. Hem bu iki isim adına, hem de onlar ile aynı mağduriyeti yaşayan, yaşayabilecek olan milyonlarca kişi adına jet hızıyla karar verdi.
Donnelly’nin kararında yer alan davalılar ise, ABD Baskanı Donald Trump,
ABD İc Guvenlik Bakanlığı (DHS), ABD Gümrük ve Sınır Güvenliği (CBP)
John Kelly, (DHS Sekreteri), Kevin K Mcaleenan (CBP Komisyon Baskanı vekili) ve James T Madden (CBP New York Bölge Sorumlusu). Bu kurum ve isimlere rağmen Donnelly’nin kararı şu şekilde oldu,
Irak, Suriye, Iran, Sudan, Libya, Somali ve Yemen’li olup ABD’ye geçerli giriş belgesi olan kimseyi sınır dışı edemezsiniz.
Bu uygulama Anayasanın adil yargılama (“Due Process”) ve kanun önünde eşitlik (“Equal Protection”) ilkelerine aykırılık teşkil eder.
Trump tarafından onaylanan kararnamenin yürütülmesini durdurmazsam, adı geçen 7 ülke vatandaşları için somut ve geri dönülemez zararlara sebep olur.
Siz davalılar bu şekilde Anayasal hak ihlalleri yapmayınız.
New York Doğu Bölgesi Emniyeti’ne karar gönderilmiş olup, Emniyetin bu karara uyulması için derhal gereğini yapmasına karar vermiştir.
Kararı veren hakim aslında sadece işini doğru şekilde yapıyor. Yargıda ‘bağımsızlık ilkesinin’ sözde var olduğu Türkiye gibi ülkelerde, kararın konuşuluyor olması Başkana (bizdeki adı Reis) karşı benzer bir kararı verebilecek hakimlerin çok çok az olmasından.
Bu cümlelerle Türk Yargı Sistemine çamur atmıyorum. Haşa! Yolum bugüne kadar gerçekleri, delilleri ile ortaya koymak oldu. Bizdeki bağımlı yargıyı göstermek adına bir örnek vereyim. Trump kararnamesine benzer şekilde, bitmek bilemeyen OHAL süresince Reis tarafından çıkarılan ve cadı avı başlatan bir kararname örneği ve bu kararnameye karşı başvuru yollarını tıkayan mahkeme kararlarından bahsedeyim, kararı siz verin.
Trump’ın kararnameyi imzalama amacı terörle mücadeleymiş. Ancak, Amerikan Güvenlik Uzmanlarının görüşüne göre, yasaklı 7 ülkeden ABD’ye gelen ziyaretçi veya mültecilerden hiçbiri herhangi bir terör eylemine katılmamış.
Reis ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan 669 sayılı kararnamenin imzalama amacı da Terörle mücadele. Bu kararname ile bütün askeri okullar kapatıldı. Haklarında hiçbir iddia, soruşturma olmayan 14 ila 22 yaş arası öğrenciler topyekün darbe ile ilişkilendirildi. Adeta cezalandırıldılar. Uğradıkları mağduriyet hem maddi, hem manevi açıdan büyük. Aynı Amerika’da olduğu gibi avukatlar ilgili olabilecek bütün mahkemelere başvurdular. Ancak verilen karar ‘Bu kararnameye karşı yargı yolu kapalı’ şeklinde oldu. Reisin kararına karşı karar veremeyecek durumda olan mahkemeler, yüzlerce öğrenciyi topyekün şüpheli ilan ederek kaderlerine mahkum etmiş oldu.
Yüzlerce öğrenci Reisin OHAL’i sonlandırmasını beklemek sonra Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak zorunda bırakıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvurular ise başvuruların çokluğu da dikkate alındığında siz deyin 3, ben diyeyim 5 yıl sonra anca karara bağlanır. Tabi bu sürede Reis Avrupa Konseyinden çıkma kararı almazsa!
Aslında Donnelly’nin kararında yer alan gerekçelerin aynısı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında’da var ve bu öğrenciler ile ilgili aynı hak ihlalleri mevcut. Ve fakat kararı verecek kişilerin bağımsızlığı farklı. Ya da kararı vermeleri halinde sürülebilecekleri ihtimali büyük.
Keşke Amerika tipi başkanlık sistemini örnek alıp bugün Türkiye’yi referanduma götürecek olanlar, Amerika’daki bağımsız yargıyı da örnek alsa ne ‘hayırlı’ olur, değil mi? Amerika’da Trump’ı frenleyen ve baskı görmeyen bir sistem varken bizde o da yok, iyi mi!
İrem ÇİÇEK