Gülse Birsel büyük aşkların gençlikte yaşanıp tüketildiğini, 50'sinden sonraki ilişkilere rahatlık ve monotonluğun hakim olduğunu söylüyor.
"Ben hayatımın aşkını 50'sinden sonra buldum" diyen İrem Hattat'ın bir değil iki itirazı var.
İşte İrem Hattat'ın yazısı...
Gülse Birsel’in kitabı “Beni gözünüzde büyütmeyin” bayram tatilinde tam da “İletişim doktorasının tüm derslerini 1,5 dönemde vermişim artık yeterlilik sınavına çalışmam lazım” diye düşünürken ilaç gibi bir mola verme aracı oldu. Bazı bölümlerde çevrenin şaşkın bakışları altında kahkahamı tutamadım. Ama Gülse “ilişkileri, özellikle de erkekleri fena harcamış” diye düşünmekten de kendimi alamadım.
Bir değil iki itirazım var: Birincisi, 50’sinden sonra yaşanan ilişkilerin daha çok rahatlık ve monotonluk üzerine kurulu olmasına. İkincisi, büyük aşkların gençlikte yaşanıp tüketilmesinden sonra iniş çıkışı olmayan düz (biraz da sıkıcı) sevgilerin daha çok sakin bir arkadaşlık olarak ele alınması genellemelerine. Yahu yaş ilerlediyse ne olmuş, ben hayatımın aşkını 50’sinden sonra buldum. Demem o ki, bir bilim insanı hassasiyeti ile düşünüldüğünde Gülse’cim, bu genellemeleri yaparken çok dikkat etmen lazım. Çünkü ifadelerinin çoğu aşırı genelleme. Dar çevre gözlemleri yani bir araştırma sonucu filan değil. Biraz Woody Allen’ın filmlerinde küçük Yahudi toplumu üzerine yaptığı komik genellemelere benziyor.
Tabi ki yaş kaç olursa olsun ilişkilerde gerçek bir tükenmeyle karşı karşıyayız. Ama kanıtlar bize her yaşta sevgi ve arzunun yaşanabileceğini ve bunun doğal bir insan deneyimi olduğunu söylüyor. Eğer bir cinsel sağlık kliniğinde 90 yaşında bir erkek hasta kapıda taksinin içinde sevgilisini bekletip klinikte performans ilacını yaptırıp gidiyorsa (o yaşta elleri titrediğinden kendi yapamıyor) libidonun asla ölmediğini düşünebilirsin. Yani, yaşlılıkta aşk ve cinsel arzunun varoluşun ve yaşamın anlamlı bir parçası olduğunu savunan varoluşçu düşünce doğru. Herkes her yaşta kendi yaşamını anlamlandırma ve değer katma özgürlüğüne sahip.
Sartre ve Beauvoir gibi düşünürler bu süreçte aşkın ve cinsel arzunun önemini belirterek, yaşlılıkta da bu duyguların ve deneyimlerin yaşanabileceğini ve yaşanması gerektiğini savunurken haklılar. Sanırım Gülse Birsel başrollerini Meryl Streep, Alec Baldwin ve Steve Martin’in paylaştığı “It’s Complicated” isimli romantik komediyi de seyretmemiş. Lütfen seyretmediyseniz boşanmış bir çiftin yıllar sonra tekrar bir araya gelerek yaşadıkları aşk ve cinsel arzu hikayesini seyredin. İlerleyen yaşta da romantizmin ve tutkunun devam edebileceğini bu film de kanıtlamıyor derseniz, pes diyeceğim ve havlu atacağım. Tabii burada bir sosyal damga konusu var. 2023’te yapılan bir araştırmayaşlı bireylerin karşılaştıkları damgalanma nedeniyle cinsellikleri ile ilgili utanç ve suçluluk yaşayabileceklerini ortaya çıkardı. Katılımcılar dolu dolu yaşama ve cinsel ihtiyaçları olan insanlar olarak kabul görme arzularını dile getirdiler.
Gülse Birsel evine temizliğe gelen Karadenizli bir hanımın “60 yaşından sonra belden aşağın artık senden değil” dediğinde aşk meşk işleriyle hiç ilgisinin kalmadığı sonucunu çıkarmış. Hatta özellikle 65 sonrası andropozdaki erkeklere bu işleri bırakmalarını tavsiye ediyor. Ben Karadenizli ablanın söylediklerini tam tersi yorumladım. Aslında o Karadenizli abla bile bilinçaltında daha özgürleştiğini söylüyor. Bence Karadenizli abla en çılgın, en kural tanımaz dönemin 60’tan sonra başladığını anlatıyor.
Düşünün, artık ister bir emekliniz olsun, ister bir tekneniz, hayata daha huzurlu baktığınız, yaşamın her anının tadını çıkartmaya neredeyse and içtiğiniz bir zaman dilimi. Gençlikte yapmadığınız veya yapamadığınız bir sürü şeyin artık içinizde kalmamasına karar veriyorsunuz. Köyde bir ev mi, tamam; yeni bir heyecan mı, daha ne olsun. Araştırmalar online flört sırasında daha ileri yaştakilerin profillerinde duygusal bağlantının ve sağlığın önemini vurgulayarak (bence gençlerin cinsel çekicilik vurgularıyla bir rekabet bu) gayet olumlu arayışlar sergilediğini gösteriyor.
Bence bu dönemi ununu eleyip eleğini duvara asmış bir yaş grubu olarak düşünmek hiç gerçekçi değil. Hele bir de akıllı telefonunuz varsa alternatifleriniz hiç de sınırlı değil.. Gülse Birsel, internete baktım, 25 yıldır evli ve çocuksuz. Belli ki eşine aşık ve bu kadar ünlü olmaya rağmen özel hayatını gözlerden uzak yaşamayı beceriyor. Bu tabii kendinden daha popüler bir eşe sahip ve istese her gün magazin basınında boy gösterecek olan eşinin de gizli kalma iradesinin göstergesi. Büyük başarı! Gülse’nin yazdıklarından acaba artık “sadece arkadaşlar mı” diye düşünmeden ve bir uzman olarak öneri getirmeden edemedim: Bildiğim çok iyi bir romantik otel var, her şey üç günde değişebilir! Hepi topu üç gün Gülse, gözünde büyütme😄 (Umarım Gülse hanım bu şakayı kaldırır🤣)